29 Ocak tarihe yazıldı mı bilmiyoruz, ama belleklerimize kazındığı su götürmez. Başbakanımızın Peres’e dönerek, ‘Siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz’ içerikli, ‘One minute’ başlıklı fırçasına günlerce alkış tutuldu. Monşerler bile ırgalayamıyordu bu rüzgârı.
İster yandaşı olun, ister muhalifi, sağduyuyu da bir kenara oturtalım. Her şeyden bîhaber çocuklar, orta yer kan revan, ağlayan zavallı analar, çaresiz babalar… Gözümüzün önünde bu kareler varken çoğumuzun duygusallık seline kapılmaması, “Aferin be, sonunda biri bunu dünyaya haykırdı” diye içimizin yağının erimemesi mümkün mü? Hepimiz değilse bile genel kanı bu çerçevedeydi.
İsrail’i küçümsemek mümkün mü? Dünyanın gözbebeği! El bebek gül bebeği! Ve bütün o iki yanlı Arap milleti dut yemiş bülbül gibiyken bizden bir cesur yürek dünyanın gözünün önünde “siz katilsiniz” diyebiliyor.
Fatura elbette kesilecekti. Yine de elbette iyi oldu’yla başlayan, ama’yla süren cümleler uçuşuyordu o günlerde bile.
*
Peki şimdi ne oldu?
Benden sonra tufan anlayışındaki yanlış hesap Bağdat’tan döndü ya da dönmek üzere. Hadi Haliç’te olsak neyse, ama böyle kavgayla gürültüyle dayılanmayla uluslararası sularda yüzdürürler mi adamı?
Nitekim işler birden sarpa sarmaya başladı. İsrailliler de Kasımpaşalılaşmaya, ağza alınmayacak sözler sarf etmeye yeltendiler, iş Ankara’dan notaya kadar vardı nihayetinde.
“Monşerler” baştan beri karşıydı bu tür babalanmalara. Bir çuval incirin berbat edildiğini söylüyorlardı. Kimi de böyle siyaset erbabına alışkındı.
Tarih böyle olaylara sahneydi zaten; siyasetçiler bozacak, “monşerler” düzeltecekti.
Ama şimdi neredeydiler?
Alınmış olabilirler mi?
Haklı olabilirler mi?
Galiba Türk diplomasisi Başbakan’a yönelik kesin bir tavır içinde.
Baksanıza; aksi olsa ilişkileri rayına oturtmak görevi 84 yaşındaki işadamı Jak Kamhi’ye düşer miydi?
Jak Kamhi çok değerli bir işadamı. Yoksa ilişkilerinde kılı kırk yaran 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer Devlet Üstün Hizmet Ödülü’yle onurlandırır mıydı kendisini?
Bay Kamhi şimdi de İsrail Cumhurbaşkanı Peres, Başbakan Olmert ve Dışişleri Bakanı Livni ile görüşmeler turunda. Belli ki kavganın, şamatanın anlamsızlığını anlatıyor, ortamı yumuşatıyor. Kamhi’nin, bir de Cumhurbaşkanı Gül’ün ileri bir tarihte yapmayı planladığı İsrail gezisi için nabız yokladığı konuşuluyor.
Bir yandan “Bakın biz İsrail misrail takmayız” gazıyla oy avcılığı, bir yandan saygın bir işadamı aracılığıyla işi bağlama dümenleri…
Tabii yerseniz!