Washington'daki muhafazakar düşünce kuruluşu The Heritage Foundation'dan James Phillips'e göre müzakerelerde konu sadece Amerika'nın güvenliği değil. Ortadoğu uzmanı, İsrail ve Körfez ülkelerinin güvenliğinin de söz konusu olduğunu söylüyor. Bu ülkeler İran'ın nükleer programı nedeniyle Ortadoğu'da tehlikenin arttığını, karşılıklı silahlanma yarışının hız kazandığını dile getiriyor. Özellikle İsrail, İran'ın nükleer faaliyetlerini kendi varlığına bir tehdit olarak algılıyor.
İran ile E3+3 ülkeleri Fransa, İngiltere, Almanya, ABD, Rusya, Çin arasındaki müzakerelerde henüz bir uzlaşmaya varılmış değil. İran'a yönelik yaptırımların ne zaman kaldırılacağı, Tahran'ın uranyum zenginleştirme programında santrifüj sayısının kaç olacağı gibi sorular belirsizliğini koruyor. Zamansa sürekli daralıyor.
Müzakereler bitecek mi sürecek mi?
Bir uzlaşma sağlanamazsa iki seçenek var: Ya müzakereler tamamen bitirilecek ya da uzatılacak. Şimdiye kadar harcanan zamana bakıldığında, müzakerelerin uzaması muhtemel. Ama Amerikan Kongresi'nde müzakerelerin uzamasına karşı direniş de büyüyor. James Phillips şunları belirtiyor: “İran'ın yapılan geçici anlaşmayı ihlal etmesi ya da müzakere masasını terk etmesi halinde, sanıyorum Kongre'nin yaptırımların kaldırılmasını reddetme konusunda daha aktif olacağını göreceğiz. Ama hem Demokratlarda hem de Cumhuriyetçilerde yönetimin İran ile müzakerelerde fazla yumuşak olduğu duygusu var.”
Kongrede İran üzerindeki baskıyı artırmak için yeni yaptırımlar getirilmesini savunanlar da var. Yılın başında 15 Demokrat Senatör İran'a yeni yaptırımlar getirilmesini öngören bir tasarıya imza atmıştı. O dönem Senato'daki çoğunluk lideri olan Demokrat Harry Reid Senato'da bir oylamaya gidilmesini engellemeyi başardı. Ancak kasım ayı başındaki ara seçimlerde Senato'daki çoğunluk Cumhuriyetçilerin eline geçti. Reid'in Cumhuriyetçi halefi Mitch McConnell daha sert yaptırımlardan yana olduğunu ifade etmişti.
Senato Obama'ya destek verir mi?
Obama'nın Kongre'de çoğunluğu kendi tarafına çekip çekemeyeceği yönündeki soruya MIT Güvenlik Çalışmaları Programı'ndan Jim Walsh şu yanıtı veriyor: “Kongre ve Senato'daki çoğunluğun destekleyeceği bir anlaşma olduğunu sanmıyorum. Asıl soru Kongre'nin İran ile müzakereleri bitirmek istemesi halinde ve bir başkanlık vetosu geldiğinde buna destek verebilecek sayıda Demokrat ve birkaç Cumhuriyetçi bulunup bulunamayacağı. Şöyle anlatalım, Kongre muhakkak müzakerelere zarar veren ya da anlaşmaya engel olan bir yasa çıkarmak isteyecek. Bu noktada Başkan yasayı veto edebilir. Ancak ardından Amerikan sistemine göre Senato'da üçte ikilik çoğunlukla vetonun sürdürülebilirliğini sağlamak gerekiyor. Yani kilit soru Başkan'ın vetoyu sürdürmek ve Kongre'yi engellemek için yeterli sayıda Demokratı ikna edip edemeyeceği.”
Jim Walsh İran'ı müzakere masasında tutmanınsa daha önemli olduğuna dikkat çekiyor. Anlaşmanın sağlanamaması halinde İran'ın riayet etmek zorunda olacağı kuralların da olmayacağını ve nükleer programını genişletmeye devam edeceğini belirtiyor. Walsh “Buraya daha önce de gelmiştik, 2005'e dönersek o zaman müzakereler ABD'nin o dönem politikaları nedeniyle başarısız olmuşu. O zaman İran'ın 164 santrifüjü vardı. Müzakerelerin çökmesi sonrasında 20 bin yeni santrifüj inşa etti” diyor.
Yaptırımları geçici olarak kaldırabilir
Obama'nın önünde fazla seçenek bulunmuyor. Kongre'nin yeni yaptırımlar getirmek istemesini vetoyla engelleyebilir. Ama diğer yandan İran ile bir uzlaşmaya varmak için mevcut yaptırımları kaldırması da şart. Bunun için yine Senato'nun onayına ihtiyacı var. Senato'dan destek alamaması halinde Obama'nın başkanlık yetkilerini kullanacağı ve yaptırımları geçici olarak kaldıracağı tahmin ediliyor. Bu durumda konu bir sonraki Kongre'nin gündemine gelecek.
Ortadoğu Uzmanı James Phillips Obama'nın Tahran'ı Ortadoğu'daki güvenlik sorunlarının çözümünde bir partner olarak kazanmak istediğine dikkat çekiyor. Obama'nın IŞİD'e karşı mücadelede işbirliği talebiyle İran'ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney'e bir mektup gönderdiği sanılıyor.