Ergenekon davası sanıklarından Şahin, "MİT'in Ergenekon Kuruluşu" adlı 3 sayfalık şemayı, psikolojik rahatsızlığı sırasında kendisinin hazırladığını söyledi.
Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir'in çapraz sorgusu tamamlandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanık Mehmet Zekeriya Öztürk, Özdemir'in elektronik postalarında şahsıyla ilgili bazı ithamları olduğunu belirterek, sorular yöneltti.
Kendisine aile içinde "kontes" denildiğini, süs ve şatafata düşkün olduğu için bu ismin takıldığını ifade eden Özdemir, başka bir ismi olmadığını anlattı.
Valiliğe bağlı Dünya Türkleri ve Akraba Toplulukları Derneği'nde muhasebeci olarak çalıştığını, kişisel bilgi toplamadığını ifade eden Özdemir, Kemal Çapraz ile birlikte "Ufuk Ötesi" adlı aylık siyasi gazetede çalıştığını kaydetti.
Özdemir'in, "Çapraz yaşasaydı bu davada hakikaten tanığımdı" demesi üzerine Mehmet Zekeriya Öztürk, "Çapraz'ın özellikle Asya ülkelerinde MİT adına zaman zaman faaliyetlerde bulunduğunu" öne sürdü.
Ayşe Asuman Özdemir de "Hiç olmazsa ölüleri rahat bırakalım" dedi.
Mehmet Zekeriya Öztürk'ün, Özdemir'in bir e-postasında "Zekeriya Öztürk Atabeyleri Danıştay sorgusu sırasında sattı" şeklinde bir ifadesi olduğunu belirtmesi üzerine Özdemir, bunu hatırlamadığını kaydetti.
Özdemir, 17 yaşından beri epilepsi hastası olduğunu, ancak bunun işini engellemediğini ve psikolojik bir rahatsızlık geçirmediğini belirtti.
Öztürk’ün sorularına Perinçek tepkisi
Mehmet Zekeriya Öztürk, asker olan Onur Dirik ile ilgili Özdemir'e soru yöneltmek isteyince, İşçi Partisi'ne (İP) üye sanıkların avukatlarından Hasan Basri Özbey tepki gösterdi.
Öztürk de "Ben kendilerinden fazla koruyorum Türk Silahlı Kuvvetlerini kraldan çok kralcı olmasınlar" dedi.
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise Özdemir'e duruşma salonunda polis sorgusu yapıldığını savunarak, suçla ilgisi olmayan, sanık ve tanıklık durumu bulunmayan kişilerle ilgili sorularla provokasyon ortamı hazırlandığını iddia etti.
Perinçek, Mahkeme Başkanı'nın "aslı astarı olmayan" bu sorulara izin vermemesini istedi.
Mehmet Zekeriya Öztürk de "Soru sormaktaki amacım, kraldan çok kralcı olanlara meydan vermek değil. Onlar TSK aleyhine yazı yazarken ben dağda çatışıyordum. Kendileri provokasyon yapıyorlar" şeklinde konuştu.
Bir soru üzerine Özdemir, kendisini izleyenlerin ne asker ne de polis olabileceğini, PKK aleyhine yazılarından dolayı PKK'dan ağır tehditler aldığını, bunlardan şüphelendiğini anlattı.
Sevgi Erenerol da Özdemir'in bir gece kendi koğuşlarında kaldığını, Hepatit B virüsü taşıdığını öğrendiğini, çok rahatsız olması nedeniyle bir an önce hastaneye sevk edilmesini istediğini, koğuştan atılmasını istemediğini söyledi.
Erenerol, Özdemir'in tahliye olduktan sonra "Sevgi Erenerol beni koğuştan attırdı" şeklinde beyanda bulunduğunu kaydetti.
Özdemir de "Bana ısrarla söylenen, Sevgi hanım ve arkadaşlarının isteği olduğuydu. Çok ağrıma gitmişti. Koskoca revir, tek başınasın. Hepatit B olmadığım da ortaya çıktı. Bu nedenle üzüntüyle böyle bir ifade kullandım" diye konuştu.
Üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin soruları üzerine de Özdemir, bilgisayarında bulunan resimler ve yazılardan oluşan "İşte Hayat" adlı 15-16 sayfalık dosyanın tamamen askeri öven bir çalışma olduğunu, içinde manzara, eski kilise ve mola yerlerinin bulunduğunu kaydetti.
Özdemir, bu dosya nedeniyle istihbaratçılıkla suçlanmasına tepki gösterdi.
Ayşe Asuman Özdemir'in yaklaşık 3 saat süren çapraz sorgusunun ardından tutuksuz sanıklardan Kemal Şahin savunma yaptı.
‘Şema başımı yaktı’
Emekli özel harekat mensubu Şahin, "Hayatım terörle mücadeleyle geçti. 2000 yılında emekli oldum. Bu tarihten sonra güvenlik şirketinde, spor salonunda çalışarak 3 çocuğumu okuttum. Kimsenin kişisel verilerini toplamadım. Devletin gizli bir değnekçisi değilim. Ne amaçla veri toplayacağım" şeklinde konuştu.
Şahin, 3 generalle çalıştığını, danışmanlıklarını yaptığını, askeri birliklerin başında eğitmen olarak bulunduğunu ve takdirnameler aldığını ifade ederek, tek hatasının, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlünü sağlamak için yaptığı hayali şema olduğunu" söyledi.
"MİT'in Ergenekon Kuruluşu" adlı 3 sayfalık şemayı, 2002 yılında geçirdiği psikolojik rahatsızlık sırasında kendisinin hazırladığını anlatan Şahin, "Spor salonundaydı, kayboldu. 2007'de ortaya çıktı. Bu yazı benim başımı yaktı. Bu yüzden burada yargılanıyorum. Ergenekon denilen gladyo vesaire gibi hayali dokümanları tanımam, bilmem. Böyle bir örgütü tanımıyorum, üyesi de değilim. Genelkurmay, emniyet kayıtları incelendiğinde Türkiye'de en fazla operasyonu yapan benim. İddianamede terörist olduğum söyleniyor. Terörist demek vatan haini demektir. Ben vatan haini değilim" şeklinde konuştu.
Savunmasının ardından çapraz sorgusu yapılan Şahin'e, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, "İfadenizde 'MİT'in Ergenekon Kuruluşu' adlı şemanın bunalımlı bir döneminizde kendiniz tarafından hazırlandığını söylediniz. Bunu hazırlarken birinden yardım aldınız mı?" diye sordu.
Şahin ise kimseden yardım almaya ihtiyacı olmadığını, mantığıyla hayali bir strateji yazdığını belirterek, "Ergenekon" ismini kendisinin verdiğini, bunu da çocukluğundan beri bilinç altına yerleştirilmiş olan milliyetçilik duygusuyla yaptığını söyledi.
Savcı Pekgüzel'in, "Sizin hazırladığınız bu şema ile Ergenekon ana dokümanı ve Lobi belgesinin bazı bölümleri benzerlik taşımaktadır. Bunu nasıl açıklayacaksınız?" sorusuna Şahin, "Devlete olan sevgimden dolayı düşüncelerimi devreye soktum. Bunlar evrak üzerinde kalmış, uygulamaya konulmamıştır" yanıtını verdi.
Pekgüzel'in, "Sizin yazdığınız, İsmail Yıldız'a gönderdiğiniz ve onda ele geçirildiği belirtilen bu belge, hayali olarak hazırlanmış bir belgeye benzemiyor" demesi üzerine de Şahin, "İsmail Yıldız benim amirim, üstüm değil. 5 sene görüşmemişim" dedi.
Kemal Şahin'in çapraz sorgusunun ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık ve avukatlarının taleplerini almaya başladı.