01 Ocak 2016 10:30
Adana’da durdurulan MİT TIR’ları operasyonunda görev yapan Vahim isimli köpeğin, Malatya’ya sürgün gönderildiği öğrenildi. Soruşturmada tutuklanan 17 askerden birisi olan Adana İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı Bekir Karataş, TIR’larda inceleme yapılırken bomba arama köpeği “Vahim”in tepki verdiğini belirten Karataş, “Paralelci diye Vahim’i de sürdüler, nerede olduğunu bilmiyoruz. Onu eğiten görevliyi de sürmüşler” dedi.
Cumhuriyet’ten Fırat Kozok’un haberi şöyle:
AKP, dünya gündemine oturan MİT TIR’ları skandalının ardından, TIR’ların durdurulmasında rolü olan tüm kamu görevlilerini ve olayı haberleştiren gazetecileri hedef tahtasına koymuştu. Bu isimler ya tutuklandı ya da sürgüne gönderildi. AKP’nin öfkesinden nasibini alan iki ilginç aktörün daha bulunduğu ortaya çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile Grup Başkanvekili Özgür Özel’in başkanlığındaki Ankara Milletvekili Murat Emir, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, Mersin Milletvekili Fikri Sağlar ile İstanbul Milletvekilleri Didem Engin, Gamze İlgezdi ve Zeynel Emre’den oluşan heyet 28 Aralık’ta Hadımköy Askeri Cezaevinde tutuklu askerleri ziyaret etti.
Heyete “Casus, hain, şerefsiz, vebalı, hummalı gibi muamele görüyoruz. Basından okuduklarınızın tamamı yalan. MİT’e silah çekmek, yere yatırmak filan hepsi yalan” diyen Adana İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı Bekir Karataş, MİT mensuplarının kendilerine küfürler ettiklerini belirtirken, şöyle konuştu: “MİT’çiler Audi marka araçla askerlerin arasına daldı. Dört kişilerdi. İçlerinden iki kişi küfür etti. Olay çıkardı. Biz 115 kişiydik. Savcı TIR’lardan numune alıp serbest bıraktı. TIR’ları teslim etmek üzere Ceyhan Kışlası’na giderken bu kişiler yolu kesip olay çıkarttı. Yoksa kimsenin haberi bile olmayacaktı.”
TIR’larda inceleme yapılırken bomba arama köpeği “Vahim”in tepki verdiğini belirten Karataş, “Paralelci diye Vahim’i de sürdüler, nerede olduğunu bilmiyoruz. Onu eğiten görevliyi de sürmüşler” dedi. Vahim’in Malatya’ya sürüldüğü belirtiliyor.
CHP heyetiyle görüşen Biyoloji Şube Müdürlüğü Laboratuvar Amir Vekili Yarbay Mustafa Yardımcı, olayın gerçekleştiği dönem laboratuvar amirinin burun ameliyatı olduğunu belirterek, “Onun yerine ben vekalet ediyordum. Gelen numunelere ben baktım. Eğer o ameliyat olmasa ve numunelere baksa o Fethullahçı olacaktı. Burun farkı ile Fethullahçı olmaktan yırttı. Ben vekalet ettiğim için ben Fethullahçı oldum” dedi.
Karataş’ın heyetle görüşmesinde en çarpıcı ifadelerinden birisi de, TIR olayının ardından Adana istihbaratında yaşanan korkuya ilişkin oldu. 11 kişinin olaydan sonra tutuklandığını belirten Karataş, “Bu olaydan sonra artık Jandarma İstihbarat rahat hareket edemez, korkar. Bu nedenle Suruç ve Ankara olaylarında bunun eksikliği olabilir. Biz bunları yaşamasak bu kişiler bu eylemleri yapamazdı. Şimdi istihbarat korkusundan rahat hareket edemiyor. Radara giren TIR’ı bile korkudan durduramıyorlar” diye ekledi.
Binbaşı Bekir Karataş’ın sözünü ettği Vahim, Adana’da katıldığı narkotik ve kaçakçılık operasyonlarındaki başarılarıyla adını duyuran bir köpekti. Öyle ki, Adana İl Jandarma tarafından yapılan operasyonların ardından yakalanan uyuşturucu maddelerin önünde pozlar veren Vahim, yerel medyaya da sık sık haber olmuş.
Bir keresinde 82 bin 52 kök dişi Hint keneviri ile 4 kilo 865 gram esrarı arkadaşı Vicdan’la birlikte bulan Vahim, yakalanan malzemelerin önünde poz vermiş. Jandarma tarafından yapılan operasyonun fotoğrafları Adana Valiliği aracılığıyla “operasyon hatırası” olarak basına geçilmiş.
Vahim, 2012 yılında da bu kez Vaka adlı arkadaşyla birlikte bir yıl içinde toplam 239 olayda 1 kaleşnikof, 8 tabanca, 12 av tüfeği, 322 fişek, 27 de molotofkokteyli yakalamış. Bu başarısıyla yine yerel medyaya “Jandarma köpekleri aman vermiyor” başlığıyla haber olmuş.
CHP Heyetinin ziyaret ettiği tutuklu askerlerin görüşmede tutuklanma süreçlerine ilişkin heyete aktardıkları ifadeler şöyle:
Yarbay Erdal Turna (Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü)
Bu durum tipik bir istihbarat tahliliydi. Kendi hukuki mecrasının dışında ele alınıyor. Bir asayiş olayı vahim bir noktaya geldi. Meydana gelen olay bizi ilgilendirmiyor. Konunun ele alınışından kaygılı ve rahatsızız. Bu olay hükümet zor duruma düşsün diye ortaya çıkan bir olay değil. Tipik bir istihbarat ve asayiş olayı. Casusluk olarak ele alınması bizi rahatsız ediyor.
Bir ihbar ile başlayan önleyici uygulama. Önleyici istihbarat dinlemesi yapılıyor. Ankara’dan Adana’ya giden üç TIR söz konusu. Güneye doğru yola çıkıyor. 156 aranıyor ve ihbar yapılıyor. Adana’da konu değerlendiriliyor ve savcıya bildiriliyor. İhbarcı kolluk aracılığıyla ankesörlü bir telefondan ihbarda bulunuluyor. Biz her gün ihbar yapıyoruz, her gün çalışma yapıyoruz. Ama o günki çalışmada meğerse biz farkında olmadan MİT’i ve MİT personelini dinlemişiz. Tamamen tesadüf. Rutin bir uygulama.
Gizli tanık tarafından 220 kişi ile gizli bir toplantı yaptığımız iddia ediliyor. O tarihte Jandarma Komutanlığı oradan taşınmıştı. Ayrıca kurum başkanı o tarihte Şili’deydi. Toplantı yaptığımız iddia edilen salonda 220 kişilik salon yok.
Binbaşı Mehmet Fırat (Hatay İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü)
1 Ocak 2014’te 156 ihbar hattına ihbar geliyor. Reyhanlı’dan Kilis’e TIR’ların gideceği ve terör örgütüne silah taşıyacağı yönünde. Bu durum 155 ile de paylaşılıyor. Reyhanlı’dan Kilis’e doğru mühimmat, silah ve patlayıcı madde taşıyan TIR’ların gittiği yönünde bir ihbar yapılıyor. 155’ten telsizlere yapılan anons nedeniyle polisler TIR’ı durduruyor. Jandarma bölgesi olduğu için Jandarma devriyelerine teslim ediyor. Polisin bu konuda tutanağı var. İddianame bizim TIR’ı durdurmamızla ilgili ama TIR’ı durduran biz değiliz. Kırıkhan’da konu savcıya intikal ediyor. Savcılık olayı Jandarma’dan alıyor ve olay yerine geliyor. Üç savcı bu duruma müdahil. Dönemin Adana Valisi (Emniyet Genel Müdürü oldu) durumdan haberdar. Talimat yazıyor ve bunları serbest bırakın diyor. Ben olay yerine üç saat sonra Jandarma Komutanının talimatıyla gittim. Ama olaydan dolayı ben tutukluyum. İhbarı yaptırmakla suçlanıyoruz. Astsubay çavuşun telefonu 60 km ötede Reyhanlı’da sinyal veriyor o saatlerde. Ayrıca bu ses bu şahsa ait değildir diye Jandarma Bilirkişilerin raporu var. Polis ise benzerlik gösterdiğini söylüyor. Burada asıl tüm süreci yönetenler değil biz tutukluyuz.
Binbaşı Bekir Karataş (Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü)
Casus, hain, şerefsiz, vebalı, hummalı gibi muamele görüyoruz. Basından okuduklarınızın tamamı yalan. MİT’e silah çekmek, yere yatırmak filan hepsi yalan. Asıl bize küfredenler MİT’çilerdi. MİT’çiler Audi marka araçla askerlerin arasına daldı. Dört kişilerdi. İçlerinden iki kişi küfür etti. Olay çıkardı. Biz 115 kişiydik olay yerinde. Savcı TIR’lardan numune alarak serbest bıraktı. TIR’ları teslim etmek üzere
Ceyhan Kışlası’na giderken bu kişiler yolu keserek olay çıkarttı. Yoksa aslında bu kadar büyümeyecek ve kimsenin haberi bile olmayacaktı.
TIR’lara inceleme yapılırken bomba arama köpeği ‘’Vahim’’ tepki verdi. Paralelci diye Vahim’i de sürdüler, nerede olduğunu da bilmiyoruz. Hatta onu eğiten görevliyi de sürmüşler.
Adana istihbaratından üst düzey 11 kişi tutuklu. Adana, Ankara ve Hatay İstihbarat Şubeleri burada. Bu olaydan sonra artık Jandarma İstihbarat diye bir şey kalmadı. İstihbarat rahat hareket edemez, korkar. Bu nedenle Suruç ve Ankara olaylarında bunun eksikliği olabilir. Biz bunları yaşamasak belki bu kişiler bu eylemleri yapamazdı. Şimdi istihbarat korkusundan rahat hareket edemiyor. Radara giren TIR’ı bile korkudan durduramıyorlar. Aman başımıza iş alırız diye.
Burhanettin Cihangiroğlu ( Jandarma Kriminal Daire Başkanı)
25 yıl görev yaptım. Ağustos 2014’te emekli oldum. 1989’da atandım. Bir yıl İtalya’da, bir yıl Emniyet’te kurs gördüm. İlk raporumu 1993’te yazdım. Jandarma KRiminal sistemi kuran benim. 2007 yılında akredite olduk. Olaydan 6 ay önce TSK’nin en kaliteli subayı, albayısın dediler. Görev süremi uzattılar. Şura kararı ile görev süresi uzatılan tek albayım. 6 ay sonra terör örgütü üyesi diye tutukladılar. Terör örgütü kurmak ve yönetmek, devletin gizli belgelerini elde etmek ve açıklamak, hükümeti yıkmaya teşebbüsten suçlanıyorum. Ankara, İstanbul, Van ve Aydın’da dört laboratuvar amirliği var. Dördünün başıyım.
CMK’ye göre üç tür resmi bilirkişilik var. Adli Tıp, Polis Laboratuvarı, Jandarma Laboratuvarı
Bilirkişilik kurumu tek çatı altında toplanmamalı, çapraz kontrol ortadan kalkar. Adli merci emir veriyor, biz talimatı yerine getiriyoruz. Savcı emir verir, biz yaparız. Savcı ve mahkeme kararı olmazsa biz bir şey yapamayız. Yine CMK’ye göre savcıdan başka kimseye bilgi veremeyiz.
Bize normalde niye fotoğraflamadınız, incelemediniz diye sorarlar. İlk kez niye bu delili incelediniz diye suçlanıyoruz. TIR’dan seçilen materyaller bize 22 Ocak’ta geldi. Görevde bulunan savcı bize yollamış. Önemli bir durum olursa üst birimlere bilgi verilir. Bu delillerle ilgili Genel Kurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı’na kadar bilgi verdim. Delil geldiğini bildirdim. Hatta İçişleri Bakanı Müsteşarının makamına bizzat giderek bilgi verdim.
Bizi 22 ay sonra, Cumhuriyet Gazetesi haberi üzerine tutukladılar. Sordukları soru şu; bu delillerin devlet sırrı olduğunu bilmiyor muydunuz, niye incelediniz ve niye erken incelediniz. Biz bu raporu 2 günde yazdık. Mühimmat olduğu zaman erken yapıyoruz. Benim personelim olan Yarbay Mustafa Yardımcı ile niye telefonda konuştun diyorlar. Adam benim personelim.
Biz görevimizi düzgün yaptığımız için buradayız. Yazdığımı yaparım, yaptığımı yazarım. İrtica ile mücadele eylem planını inceleyerek ‘fotokopiye gerçek imza diyemeyiz’ diyen yine bizdik. Şimdi bütün amirler tutuklandı, bilirkişilerin gözü korkutuldu. Jandarma kendi personeline sahip çıkmıyor. En yetişmiş kriminal ekibi yok ediliyor.
Yarbay Mustafa Yardımcı (Biyoloji Şube Müdürlüğü Laboratuvar Amir Vekili)
O tarihte Laboratuvar Amiri burun ameliyatı olmuştu, onun yerine ben vekalet ediyordum. Gelen numunelere ben baktım. Eğer o ameliyat olmasa ve numunelere baksa o Fethullahçı olacaktı. Burun farkı ile Fethullahçı olmaktan yırttı. Ben vekalet ettiğim için ben Fethullahçı oldum. 22 Ocak sabahı iki materyal geldi. Daire Başkanı müsteşara bilgi verdi.
Numuneler kurye ile geldi, kurye ile gitti. Numunelerden birine patlayıcı ve balistik uzmanları birlikte baktı, diğerini sadece balistik uzmanları inceledi. İkisi için tek rapor düzenlendi. Kısa süre içinde bunları incelediğimiz için suçlanıyoruz ama normalde bu iş bir iki saati alan bir şey olmasına rağmen prosedür gereği iki gün sürdü. Kuryeyle gelip gittiği ve patlayıcı bekletmediğimiz için kısa sürdü. Mesela Tahir Elçi’nin ölümüyle ilgili inceleme de bir günde yapıldı. Ama o silahın başka eylemde kullanıldığı araştırılsa rapor üç ayda hazırlanırdı.
Türkiye’nin ilk Jandarma kriminalist doktoruyum. Türkiye’de kriminal doktoralı 8 kişi var. İkisi asker ve ikimiz de tutukluyuz. Adli bilirkişilik hizmeti 15 noktada verilir. Herhangi birimize denk gelebilirdi. Olayın olduğu yer (Adana) Ankara’ya bağlı olduğu için bize geldi. Bize denk geldiği için biz tutukluyuz. Mesela parmak izi incelemesi istense parmak izi uzmanları burada olacaktı. Bu tesadüfilik masumiyetimizi de gösteriyor. Yunan askeri olsak, esir olsak gelen olurdu. Bu AKP ve MHP niye gelmiyor?
© Tüm hakları saklıdır.