Kahire kent merkezinde uzun bir aradan sonra yeniden protesto gösterileri yapılmaya başladı. Şu sıralar kalabalık kitlelerin hep bir ağızdan attıkları "Kahrolsun askeri dikta", "Mısır bir devlettir, kışla değil" şeklindeki sloganlarını duymak mümkün. Oysa geçtiğimiz kasımda toplanma ve gösterileri düzenleyen yasa sertleştirilince protestoların da büyük ölçüde sonu gelmişti. Çünkü sözde gösterileri ve protestoları düzenleyecek olan bu yasa, işin özünde tüm bunları bir şekilde yasaklamıştı.
Mısır'daki muhalif kesim, yeni yasal düzenlemelerin gösteri yapma özgürlüğünü de ellerinden aldığını savunuyor. Nihayetinde yeni düzenlemelere göre tüm gösteriler için içişleri bakanlığından izin almak gerekiyor. İzin almadan gösteri düzenlemeye kalkanlar ise hapis cezalarını göze almak durumunda kalıyor.
Gösteri değil maraton
Ancak muhalifler gösterilerini sürdürmekte kararlı. Ama hapis cezasını da göze alamıyorlar. İşte bu yüzden, eylemlerine bir kılıf uydurarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Protestolarının adına da "Gösteri" değil, "Maraton" diyorlar. Çünkü maraton koşmanın cezası yok. Muhalifler bu çerçevede, Opera Binası ile Gazeteciler Sendikası arasındaki iki kilometrelik güzergahta koşuyorlar.
300 kadar gösterici alkışlayarak, slogan atarak askeri yönetime politik tutsakları serbest bırakması için çağrı yapıyor. Gösteri yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle geçtiğimiz hafta üçer yıl hapis ve yaklaşık 5 bin euro para cezasına çarptırılan Ahmet Duma, Ahmet Mahir ve Muhammed Adil'e haksızlık yapıldığını ileri süren kalabalık, artık baskılara tahammül edemediklerini haykırıyor.
Amacına ulaşmadı
Maratona katılan ancak koşmamasına rağmen bitkin görünen 60 yaşındaki kadın gösterici Üm Ali ihtilalcilere suçlu muamelesi yapılamayacağını belirterek şunları söylüyor: "Malesef 25 Ocak'taki ihtilal hedeflerinden hiçbirine ulaşamadı. Ne ekmek, ne özgürlük, ne insan onuru, ne de sosyal adalet. Bizi geçmişin derinlikliklerine itiyorlar. Bunun kanıtı, ihtilali destekleyen tüm gençlerin tutuklanmasıdır. Hiç bir ileri ülkede gösteri yasağı yoktur. Bu hükümeti biz 30 Haziran 2013'de Müslüman Kardeşler'e karşı sokağa dökülerek iktidara taşıdık. Şimdi nasıl olur da daha fazla taleplerimizi dile getiriceğimiz gösterileri yasaklayabilirler?"
Mısır'da mevcut hükümetin uygulamalarına yönelik uluslararası tepkiler de geliyor. İnsan hakları örgütü Human Rights Watch mart sonunda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'e mektup yazarak, Mısır'a askeri yardımın kesilmesini istedi. Örgütün verilerine göre askeri yönetim iş başına geldikten sonra binden fazla gösterici öldürüldü, 16 binden fazlası da tutuklandı. Bir çoğunun yasaklanan Müslüman Kardeşler'e üye olduğu ileri sürülüyor. Ancak muhalifler, bazı Hıristiyan göstericilerin de bu türlü gerekçelerle tutuklandıklarını iddia ederek, yönetimin bu gerekçesini yalanlıyorlar. Hatta bazı muhaliflerin aynı anda hem Müslüman Kardeşler'e üye olmak hem de onlar aleyhine faaliyette bulunmak gibi çelişkili suçlamalarla yargılandıkları da iddialar arasında yer alıyor. İşte bu tür haksız yaklaşımlar Maraton katılımcılarını daha fazla öfkelendiriyor.
Bu ilk adım
Maraton'un aslında bir ilk adım olduğunu belirten diğer kadın gösterici Mervat Musa'nın da amacı gösteri yasağının kaldırılması. Musa tepkisini şu sözlerle dile getiriyor: "Gösteri yasasının kaldırılmasını istiyoruz. Bu yasa sadece eylemcileri susturmak için çıkarıldı. Bu kadar insan olağanüstü hal yasasına göre tutuklandı ve bu yasa kapsamında yargılandı. Böylece bir gün birileri sorduğunda hükümet, bizde politik tutsak yok diyebilecek."
Maratoncular gösterilerini her gün değişik şekillerde sürdürmeye kararlı. Ancak ne gibi etkinlikler yapacaklarını açıklamıyorlar. Böylece güvenlik birimlerinin önceden önlem alıp, kendilerine yeniden engel çıkarmalarının önüne geçmeyi amaçlıyorlar.
Cumhurbaşkanlığı seçimi çare mi?
Öte yandan tutuklu eylemciler Ahmet Duma, Ahmet Mahir ve Muhammed Adil'in cezaevinde açlık grevine başladıkları haberleri gelirken Mısır yönetiminin demokratikleşme söylemleri inandırıcı olmaktan uzaklaşıyor. Şimdi gözler 25 ve 26 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine çevrildi. Ancak bu seçimde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna mevcut askeri yönetimin başındaki El Sisi'nin gelme olasılığı çok yüksek.