Mısır'da ilk aşaması 15 Aralık'ta yapılan anayasa referandumunun ikincisi ve son aşaması da tamamlandı. Resmi yayın organları katılımın yüzde 30 oranında olduğu oylamadan yüzde 63 oranında "evet" oyu çıktığını duyurdu.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, muhalifler seçimlere hile karıştığını öne sürdü. Oylama öncesinde muhalefet anayasanın bir oldu-bittiye getirildiğini söyleyip ağır eleştiriler getirmişti. Kesin sonuçların bugün (pazartesi) açıklanması beklenirken, Muhalif Ulusal Kurtuluş Cephesi, Seçim Komisyonu'na "oylamadaki usulsüzlüklerin araştırılması" çağrısı yaptı. Muhalif sözcüler, sandık merkezlerinin geç açıldığını, İslamcıların seçmen üzerinde etki yapmaya çalıştığını iddia etti.
Öte yandan partinin diğer bir temsilcisi olan Halid Davut, cephe olarak seçim sonuçlarına itiraz etmeyeceklerini, sonucun "evet" çıkacağına inandıklarını ama "ağır hile" yapıldığını söyledi. "Hayır" oyu kullananlar bu anayasayla Hüsnü Mübarek yönetimini sonlandıran halk ayaklanmalarına ihanet edildiğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yandaşlar ise yeni anayasayla demokrasinin garanti altına alınacağını ve istikrarın sağlanacağını öne sürdü.
Referandumun ikinci aşaması 17 şehirde, 7 bin 257 hakim tarafından denetlenen 6 bin 724 seçim merkezinde gerçekleşti. Oylama sırasında güvenliğini 250 bin polis ve asker sağladı. Muhammed Mursi'nin yanı sıra, Müslüman Kardeşler ve diğer İslamcı muhafazakârlar da yeni anayasayı destekliyor. Liberaller, sosyalistler ve laiklik yanlılarıysa yeni anayasaya karşı çıkıyor.
Laiklik mi yoksa İslami bir yönetim mi?
Anayasa taslağıyla ilgili tartışmaların merkezinde taslağın, "İslam hukuku ilkeleri"nin Mısır yasalarına temel oluşturması gerektiğini vurgulaması yatıyor. Anayasa taslağı, İslam hukuku ile ilgili konularda Sünni İslam'da yetkin otorite olarak görülen El Ezher Üniversitesi'ne danışılmasını öngörüyor. Başka bir maddede devletin "Mısır ailesinin özünü koruması ... ve ahlaki değerlerini geliştirmesi"nden söz ediyor. Başka bir tartışmalı paragrafta da devlete sanat, bilim ve edebiyatı destekleme görevinin verilmesi ifadesi var. Kadın ile erkek arasında eşitliği tesis eden herhangi bir madde bulunmuyor. Ancak kadının ailesine karşı görevleri ile dışarıdaki işi arasında denge kurmasından bahsediliyor. Başka bir maddede de Hz. Muhammed'e ve diğer peygamberlere karşı hakaretin yasaklanmış olması ifade özgürlüğü sorununu gündeme getiriyor.