Mısır'da bir okur, geçen yıl yazar Ahmed Naci'nin "Hayat İçin Kullanma Kılavuzu" adı kitabından bazı bölümlerin kendisinde ‘çarpıntı, yüksek tansiyon ve göz seğirmesine' yol açtığı şikâyetiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. Şikâyet üzerinde dört savcı hemen işe koyuldu ve Naci şubat ayında iki yıl hapis cezasına mahkûm edildi. Suçu ise "Terbiyeye aykırı hareket etmek" olarak kayıtlara geçti. Romanın söz konusu bölümlerinde, cinsellik ve haşhaş tüketiminden bahsediliyordu.
Şimdi bu mahkûmiyet kararını protesto etmek için dünya genelinde okuma etkinlikleri düzenleniyor. Ortadoğu Politikası için Tahrir Enstitüsü (TIMRP) kuruluşunun yöneticisi Nancy Okail'in de aralarında bulunduğu organizatörler, yazarın serbest bırakılmasını talep ediyor. Uluslararası yazarlar birliği PEN'in Yazma Özgürlüğü Ödülü'ne de bu yıl Naci layık görüldü. New York'ta düzenlenen törende ödülü, Naci için kardeşi teslim alacak. 120 uluslararası sanatçının imzasını taşıyan Devlet Başkanı El Sisi'ye yönelik mektupta ise "Naci'nin yargılanması, ifade özgürlüğünün Mısır yönetimi tarafından baskı altına alınmasının çok rahatsız edici bir örneğidir" ifadeleri kullanıldı. Mektubu imzalayan sanatçılar arasında Woody Allen, Patti Smirth, Philip Roth gibi dünyaca tanınmış isimler de bulunuyor.
Naci, yargılanmasından kısa bir süre önce 2015'in aralık ayında Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi ile mülakatında, eserlerindeki karakterlerin kurgu ürünü olduğunu belirtmişti. Mısırlı yazar, kitaplarının gerçek olaylara değil, tamamen kurguya dayandığını söylemiş ve "Savcılık, bunun hayali karakterlerden oluşan bir roman olduğunu anlamıyor. Gerçekmiş gibi davranıyorlar" demişti.
"Bir sanatçı ve entelektüel"
Naci'nin DW ile de iyi ilişkileri bulunuyor. 2011 yılında Arap dünyasındaki protestolar sırasında Naci, DW'nin Arapça Servisi'nde görev almıştı. Ardından da Kahire'de DW için yazı ve haberler yazmaya başladı. DW Arapça Servisi Yönetici Vekili Rainer Sollich, "Ahmet'i iyi bir sanatçı ve bir entelektüel olarak anımsıyorum" diyor. Sollich, "Ahmed Naci o dönemde umut içindeydi. Ülkesini daha iyi bir geleceğin beklediğine, Mısır'ın daha özgür ve demokratik olacağına emindi. Ancak daha sonra Mursi yönetimi döneminde Müslüman Kardeşler'in yönetimi eline geçirmesi onu hayal kırıklığına uğrattı" diyor. Sollich, Naci'nin sanat aracılığıyla özgürlük için mücadele ettiğini altını çizerek, "Şimdi Mursi'nin halefi olan rejim tarafından yargılanması trajik ve üzücü" diyor.
"Medya üzerindeki baskı"
Naci'ye verilen ceza, Mısır'da El Sisi yönetiminin gazetecilere karşı sert tutumunun bir göstergesi niteliğinde. Uluslararası Af Örgütü, 2015 yılındaki raporunda Mısır hakkında "Yönetim, rejim muhaliflerini ve farklı düşünenleri hedef alıyor" değerlendirmesinde bulunmuştu. Ortadoğu Politikası İçin Tahrir Enstitüsü'nden Mai El-Sadany, mahkûmiyet kararının medyaya yönelik baskının arttığı bir ortamda alındığına dikkat çekiyor. Uzman, "Akademisyenler havaalanında gözaltına alınıyor; karikatüristler çizimleri yüzünden baskıya maruz kalıyor, medya kurumlarına baskınlar düzenleniyor" diyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün raporuna göre, halihazırda Mısır'da 23 gazeteci hapiste. Örgütün 180 ülkedeki durumun değerlendirildiği son basın özgürlüğü endeksinde Mısır 158'inci sırada yer aldı. Devlet Başkanı El Sisi, basının görevinin nasıl gördüğünü geçen yılki bir konuşmasında belli etmiş ve "Medya ve devlet farklı görüşlerde olmamalı" demişti.
Hükümet üzerindeki baskı artıyor
Ekonomik başarıların ele edilemediği bir dönemde hükümetin farklı görüşlere de tahammülü yok. Germany Trade&Invest kuruluşunun Mayıs 2016 raporuna göre Mısır ekonomisinin geleceğine dair kaygılar artıyor. Değerlendirmede, "Bütçe açığının artmasının yanı sıra cari açığın da yükselmesi kaygıları artırıyor. Devalüasyon ve yürürlüğe girmesi planlanan katma değer vergisinin enflasyonu yükseltmesi bekleniyor" ifadeleri yer aldı. Resmi verilere göre, Mısır'da işsizlik hâlihazırda yüzde 13 dolayında.
Tüm bu gelişmeler, Naci'nin davasında neden dört savcının birden görev aldığını da açıklar nitelikte. Naci Süddeutsche Zeitung ile mülakatında, "Normalde davalara bir savcı bakar; ancak çok sayıda gazetecinin davaya geleceğini biliyorlardı. O yüzden bu davayı kendilerini ahlak bekçisiymiş gibi göstermek için bir fırsata dönüştürdüler" demişti. Ekonomik durumun kötüleştiği bir ortamda devletin 'Mısırlıları ahlak ve terbiyenin yozlaşmasından korumak' gibi sembolik başarılara sığınabileceğine dikkat çekiliyor. Mısırlı mahkeme de Naci'ye tam olarak bu suçlamada bulundu, ancak 'terbiye duygusunun' ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair somut bir tanım da yapmadı.
Öte yandan Mısır'da günlük yaşamın açık bir şekilde yansıtılması da Naci üzerindeki baskının nedeni olabilir. Romanı Arapçadan İngilizceye çeviren çevirmen Elisabetta Ross, romanda iki önemli karakter olduğunu söylüyor. Rossa'ya göre, bu karakterlerden biri Kahire. Diğeri ise Bassam adında bir genç Mısırlı. Rossa, "Bassam Kahire'de hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat sürüyor, öyle ki gülmesi veya düşüncelerini ifade etmesi imkânsız. Bu pis, çökmüş kentte her şey zor" şeklinde konuşuyor.