Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Söğüt, Türkiye'de sol hareketin en önemli isimleri arasında yer alan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı idam edilişinin yıl dönümünden sonra kaleme aldığı yazısında, "Hâlâ idamdan yana, mafya babalarıyla haşır neşir, tarikatlarla, cemaatlerle iç içe, gerici yıkıcı, soyguncu, işçiye, köylüğe, barışa, adalete düşman kirli politikalar sahnedeyse... Kim kime aferin diyebilir, yıllar boyunca çocukların ismi inatla Deniz koyuldu diye?" dedi.
Söğüt, şu ifadeleri kullandı:
"O günden bugüne, bu ülkeyi geriye götürmek ve soyup tüketmek için her türlü yolu deneyen, her türlü işbirliğine gözü kapalı giren bir sistemin arkasına kâh büyük devletleri, kâh askerleri, kâh cemaatleri, kâh mafya reislerini, kâh para babalarını, kâh din sömürücülerini alarak ve insanı, insanlığı hiçe sayarak istikrarlı ve kararlı bir şekilde zafere yükselişini izleyen koca bir halk;
Devrimcilikle birlikte yığınla güzel şeyi de simgeleyen...
Ve bu yüzden ölüme gönderilen...
Adlarına dünyanın en etkili şiirleri, şarkıları, ağıtları söylenen...
Sadece kendi nesillerine değil, kendilerinden sonra gelen nesillere bile bir memleketi sevmeyi, bir ideali sevmeyi ve insanlık için en güzel şeyleri istemeyi öğreten...
Bu üç insanın kısacık hayat hikâyesinden nasıl oluyor da hiçbir şey öğrenmiyor?
Yaşanan bunca korkunç tecrübeden sonra...
O üç genci ölüme götüren Meclis’in enkazı üzerinde tepinen muhalif politikacıların gündeme yaranmaktan öteye gitmeyen çabalarının, gerçeğin en ağır yanıyla yüzleşmek yerine magaziniyle oyalandıkları için bir işe yaramadığını görmek, neden bu kadar zor oluyor?"
Yazının tamamı için tıklayın.