3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kentler ve mekanların erişilebilirliği için yapılan yetersiz uygulama ve denetim olmaması nedeniyle 10 milyonu aşan engelli nüfusun kent hizmetlerinden eşit şekilde yararlanamadığını söyledi. Candan, "Engelliler sokağa çıkamıyor, kent yaşamına dahil olamıyor. Hükümet tüm bunların uygulamalarını hayata geçirecek adımlar atmadığı, yapılan uygulamaların denetimini gerçekleştirmediği ve mevzuatların hayata geçirilmesini erteledikleri için sorumludur, ayrımcıdır” dedi.
“Mevzuat çıkartmak yetmiyor, önemli olan denetim ve uygulama”
Candan’ın açıklaması şöyle:
“Engellilerin erişilebilirliğine ilişkin ilk yasal uygulama 1997 yılında çıkartılan 572 sayılı kanun hükmünde kararnamedir, o tarihten bu yana, 5378 sayılı Engellilere yönelik çıkartılan kanunla birlikte, çeşitli kanun ve yönetmeliklerde yapılan düzenlemelerle birlikte 8 kanun ve yönetmelik çıkartılmıştır. 2005 yılında çıkartılan 5378 sayılı kanun hükümlerine göre başta belediyeler olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları altyapı ve üst yapı alanlarının engellilerin erişilebilirliğine uyumlu hale getirilmesine karar verilmiş ancak, yasanın hükmettiği yedi yıl içerisindeki uyumu hale getirme süresi 2015 yılına kadar uzatılmıştır. 2013 yılında Erişilebilirliği İzleme ve Denetleme yönetmeliği çıkmış 2016 yılında değişiklikler yapılmış ancak uygulamada ve cezai işlemlerde yetersiz kalınmıştır. Kanun çıkartmanın yeterli olmadığı uygulamanın ve denetimin önemli olduğu bir süreçte, kurumlar sorumluluklarını üstünkörü yapmaktadır.
“Binalarda erişilebilirlik adaptasyonu yapılması zorunluluktur”
Yapı üretim sürecinde, yeni üretilen projelerin erişilebilir olması kısmen önemlidir, ancak yerinde yapılan uygulamaların denetimi yetersizdir. Eski yapılarda ise erişilebilirlik adaptasyonun yapılması ise engellilerin yaşama katılması için zorunluluktur.
Uygulanan rant odaklı kentsel politikalarla kentlerin sadece engelliler için değil neredeyse herkes için erişilemez durumda olduğunu belirtirken, ''Üst geçit ve alt geçitler, kaygan zeminler, dar ve yüksek kaldırımlar, eğimi yüksek rampalar, güvenli olmayan yaya geçitleri, yeterli aydınlatılması yapılmamış sokaklar, görme engelliler için kaldırımlardaki kılavuz yönlendirmelerin yetersizliği ve otomobil öncelikli ulaşım politikaları, yaşamı imkansızlaştırıyor”.
“Erişilebilirlik konusunda yerel yönetimler sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmemiştir”
Candan bir yerden bir yere yürüyerek ulaşılamayan bir kentin ve yanlış uygulamaların baş sorumlusunun bu ülkeyi yönetenler olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Resmi kurumların, kamu yapılarının, yollar ve kaldırımların, açık ve yeşil alanların, sosyal ve kültürel tesis alanlarının, spor alanlarının ve her türlü kamusal alanların her türlü toplum taşım araçlarının engellilerin erişilebilmesine uygun hale getirilmesi sorumluluğunun yerel yönetimlere verildiği bir noktada, yerel yönetimler bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmediği gibi, standart dışı uygulamaları ile bizzat engelliliğe davetiye çıkartıyor. Yerel yönetim seçimlerine giderken aday olanların her seçim döneminde söyledikleri engelsiz kent söylemi ise, örnek bir uygulama yaratacak düzeye bile gelemiyor.''
...