Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Türkiye'nin Menbiç'te masaya daha kolay oturulmasını sağlayan etkenlerden birinin de Türkiye'nin savunma sanayi alanındaki atılımları ve son dönemdeki başarılı operasyonları olduğuna işaret ederek, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları yapılmamış olsaydı bize hiç bir masada yer yoktu, Münbiç masası da dahil olmak üzere" ifadesini kullandı.
Canikli, Anadolu Ajansı muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Milli Savunma Üniversitesi'ne yönelik 'FETÖ' iddiasıyla ilgili Canikli, şunları kaydetti:
"Talihsiz bir hadise yaşandı. Sayın İnce, CHP ve diğer bazı cumhurbaşkanı adaylarının bütün programlarını, kampanyalarını manipülasyon, aldatmaca ve yalan üzerine kurduklarının bir kez daha net göstergesi. FETÖ mensubiyeti nedeniyle açığa alınan ya da hakkında işlem yapılan, bir şube müdürü. Rektör ile şube müdürü arasındaki farkı bilemeyecek kadar ya bir bilgisizlik var ya da bilerek yapılıyorsa o daha vahim. Her ikisi de çok üzücü bir hadise."
Canikli, Türkiye Cumhuriyeti devleti cumhurbaşkanı adayının bu kadar sığ, yanlış, insanları ve toplumu manipüle etmeyi amaçlayan bir söylem içerisinde olmaması gerektiğine vurgu yaparak, "Üniversite bünyesinde toplam 150 şube müdürlüğü var. Açığa alınan ya da işlem tesis edilen kişi, FETÖ örgütüyle kontörlü telefon bağlantısı nedeniyle işlem tesis edilen bir şube müdürü albay. Buna benzer olayları her gün yaşıyoruz. Bakanlıkta da var." diye konuştu.
'FETÖ'nün kripto yapısının ne kadar önemli olduğunu, bu konuda örgütün elemanlarını gizlemek için özel çalışmalar yaptığını ifade eden Canikli, kriptoları çözmek için büyük mücadele verildiğini ve bu konuda önemli mesafeler katedildiğini söyledi. Canikli, OHAL'in verdiği imkanlar olmasa kamudan bu kişilerin ihraç edilemeyeceğini ifade etti.
Canikli, "Önce 'rektör' dedi Sayın Muharrem İnce. Sonra 'dekan', en son 'albay' dedi. Kendi kendini yalanladı." diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK), Milli Savunma Bakanlığı'nda buna benzer operasyonlar yapıldığını, tespit edilmesi halinde bu kişilerin açığa alındığını dile getiren Canikli, bunların bilinen kriterlere takılmayan gizli kişiler olduğunu aktardı. Canikli, örgütün bu kişileri belli amaçlar için sakladığına dikkati çekti.
"Ardışık olursa işlem tesis ediyoruz"
"ByLock"tan sonra ortaya çıkarılan yeni bir haberleşme ağı olduğuna işaret eden Canikli, bunun mahrem yapı çerçevesinde örgütün çok başvurduğu bir yöntem olduğunu ve 2014'ün sonuna kadar kullanıldığını kaydetti.
Bunun kontörlü veya ankesörlü telefonlardan ardışık arama yöntemi olduğunun altını çizen Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Askeri personelden sorumlu imam, kendisine bağlı askeri personeli kontörlü telefondan arıyor, bir toplantının haberini verecek veya bir yere davet edecek. Bu tür ertelenen toplantıların yeni tarihi ve yerinin nerede olacağının bilgisini vermek için arıyor. Ardışık, peş peşe arıyor. Zaten ardışık olmadığı zaman bir işlem tesis etmiyoruz. Ardışık olursa işlem tesis ediyoruz. Aynı anda hepsini arıyor, kendisine bağlı bütün askerleri, subayları arıyor. İmam da kesinlikle asker kökenli değil, çoğunlukla sivil. Bunu tespit ettik şu anda. Orada da çok hassas davranıyoruz. Bir defa aradığı zaman işlem tesis etmiyoruz. En az 8 aramanın garanti ölçü olacağını söylüyor teknik arkadaşlar. 8 ayrı defa aranacak, her biri de ardışık olacak. Bu kapsama girenleri açığa aldık. İhracıyla ilgili de süreç devam ediyor."
"İtirafçıların önemli bölümü örgüt tarafından yönlendiriliyor"
Canikli, darbe girişiminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nden toplam 9 bin 154 personelin ihraç edildiğini bildirdi. İhracı planlananların işlemlerinin de tamamlanarak son aşamaya gelindiğini ifade eden Canikli, "İhracı planlanan 5 bin 899 kişi. Bunların hepsi açığa alınmış, görevde değiller. Bugüne kadar toplam 2 bin 374 kişi itirafçı oldu Türk Silahlı Kuvvetlerinden. Ankesörlü konuşma yoluyla iltisakı tespit edilen örgüt üyesi sayısı da 2 bin 871." dedi.
İtirafçılık mekanizmasına değinen Canikli, itirafçılığın yoğun bir şekilde ortaya çıkmaya başladığını, TSK'da örgütün çözülmesinin heyecan yarattığını aktardı. Sonrasında itirafçı ifadelerinin standart ve şablon ifadeler olduğunu gördüklerini, bunun da şüphelendirdiğini belirten Canikli, "(Burada yeni bir proje olabilir mi, örgütün yeni bir amacı, hedefi olabilir mi) diye biraz detaya girince şu anda ulaştığımız nokta, hepsi için söylemiyorum, samimi itirafçılar da var, bu şekilde yoğun olarak gündeme gelen ve şablon ifade veren itirafçıların önemli bölümünün örgüt tarafından yönlendirildiği, kumanda edildiği şeklinde bir kanaatimiz var." ifadesini kullandı.
Canikli, gerçekten itiraf eden ve çözülenleri ayırdıklarını, standart ve şablon itiraf ifadesi verenlerin hepsini işlem tesis ederek açığa aldıklarını aktardı.
Canikli, "Şüphemiz doğruysa özellikle standart ifade veren ve örgütün çökmesi, açığa çıkması için yeni katkı sağlayıcı bir bilgi vermeyenler örgüt tarafından yönlendirilmiş ve meşrulaşması için, TSK'da kalması için bir yöntem olarak kullanılmışsa o zaman mutlaka onun peşinde bir hareket, eylem olacaktır. 2 bin 374 kişinin itirafçı olduğu bir yapıda örgütün her şeyinin açığa çıkması gerekir, gizli kapaklı hiçbir şeyin kalmaması gerekir ama halen var. Bu bile bu itirafçılık mekanizmasının soru işareti olduğunu gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
"Örgüt pilotları korumuş, muhafaza etmiş görevde"
TSK'dan şu ana kadar 610 pilotun ihraç edildiğini ifade eden Canikli, alınan tedbirler ve uygulamalarla bu açığın büyük oranda kapatıldığını kaydetti.
Pilotların mecburi hizmet süresinin 14,5 yıldan 18 yıla çıkarıldığını, özlük hakları iyileştirilerek daha önce ayrılanların tekrar getirildiğini ifade eden Canikli, şöyle konuştu:
"Çünkü bunların hiçbirinin örgütle bağlantısı yok. Örgüt pilotları korumuş, muhafaza etmiş görevde. Kendi pilotlarına yer açmak amacıyla sağlam olan pilotlara olumsuz raporlar vermişler. Çünkü pilotların belli periyotlarla sağlık raporu almaları ve sağlık kontrolünden geçmesi gerekiyor. Son derece sağlıklı pilotlara, kendi pilotlarına yer açmak için 'olumsuz' raporu vermişler. Onların hepsini tekrar çağırdık yeniden rapor almak şartıyla. Çeşitli nedenlerle TSK'dan ayrılan pilotlara, bakan onayıyla dönüş imkanı sağladık. Oradan da şu ana kadar 69 pilot geriye döndü."
Üniversitelerden mezun olan pilotlara istihdam sağlandığını belirten Canikli, Hava Kuvvetlerinde pilot olmayan, yer sınıflarında hizmet eden subayların bulunduğunu, oradan da şartları taşıyan 50 kişinin pilot olduğunu, 198'inin de eğitiminin devam ettiğini söyledi.
'İhtiyat pilot' uygulamasının başlatıldığını, başka kurumlardaki pilotların belli periyotlarla eğitime alındığını dile getiren Canikli, savaş uçağı pilotlarının sık eğitim alması gerektiğine işaret etti.
Canikli, pilot açığının büyük oranda kapatıldığını, eğitimlerin de tamamlanmasıyla bir problemin kalmayacağını aktardı.
"Rahatsız etmeye devam edeceğiz"
Zeytin Dalı Operasyonu kapsamında çok başarılı hava harekatları yapıldığına işaret eden Canikli, bunların çok sofistike operasyonlar olduğunu vurguladı.
Canikli, TSK'nın bu tür operasyonları rahatlıkla yapabildiğini belirterek, "Bunlar tabii bazılarının hoşuna gitmiyor, başta Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce. Onlar rahatsız oluyor ama biz onları rahatsız etmeye devam edeceğiz, kusura bakmasınlar." dedi.
Türkiye'nin Menbiç'te masaya daha kolay oturulmasını sağlayan etkenlerden birinin de Türkiye'nin savunma sanayi alanındaki atılımları ve son dönemdeki başarılı operasyonları olduğuna işaret eden Canikli, bu operasyonların yerli silahlarla gerçekleştirildiğini vurguladı.
Canikli, "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları yapılmamış olsaydı bize hiç bir masada yer yoktu, Münbiç masası da dahil olmak üzere." ifadesini kullandı.