Milat yazarı Bayram Zilan, devlet bürokrasisinin “toplumun sinir uçlarına” dokunan kararlar aldığını söyleyerek, ismini vermediği bazı bürokratlar için "AKP'nin altını oyuyorlar" yorumunda bulundu. "Cumhurbaşkanı Erdoğan, müdahale etmeden ve dur demeden, durdurulmayacak mı bu yanlış kararlar? Önü kesilmeyecek mi?" diye soran Zilan, "Evet, bürokrasiye ciddi bir neşter vurma zamanı geldi, geçiyor. Önümüzde 2019 seçimleri var ve bu seçimlerin telafisi yok" dedi.
Zilan ayrıca, alınan kararların toplumda 'infial' yarattığını ve kitlesel tepkilere yol açtığını ifade etti.
Bayram Zilan'ın, "AK Parti’nin altını oyan bürokratlar kimler?" başlığıyla (21 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Son zamanlarda ilginç kararlar alınıyor. Sistematik bir biçimde AK Parti’nin altı oyuluyor. Devlet bürokrasisi, “toplumun sinir uçlarına” dokunan kararlar alıyor. Her alınan karar toplumsal infial yaratıyor, kitlesel tepkiler meydana getiriyor.
Özellikle “son 1 yılda alınan kararları” incelemekte fayda var.
Tam da 2019 seçimlerine doğru hızla ilerlerken…
Tam da siyaset sahnesi ısınmaya başlarken…
Bu kararları kimler alıyor?
Mesela “cam filmi” kararı.
Mesela İlahiyat mezunlarının “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğinden men edilmesi” kararı.
Mesela “MTV” kararı.
Bazı kurumlarda “atamalarla” ilgili alınan kararlar.
İthal edilen her ürün için ayrı test yaptırma mecburiyeti ile ilgili gümrük kararı.
Trafik cezalarındaki tuhaflıklar…
Doktor-hasta-hastane ilişkilerindeki son dönemde meydana gelen gerginlikler.
Liste uzayıp gidiyor…
AK Parti iktidarlarında “alışık olmadığımız” bir durum var ortada.
Bürokraside halkın hoşuna gitmeyen işler oluyor ve bu işler sanki “organize” bir şekilde yapılıyor!
Sanki bir üst akıl, “Biz AK Parti’yi sandık dışı yöntemlerle deviremedik. Artık gayri meşru ve illegal yöntemlerle iktidarı değiştirme hedefimizi askıya alıyoruz. Yeni hedefimiz AK Parti iktidarını halkın gözünden düşürmek. Bunun için toplumda tepki yaratacak kararlar alacağız. Bize bağlı herkes bu hedef doğrultusunda çalışmalara başlasın” demiş de bunun gereği icra ediliyor!
Alınan kararların toplumdaki yansımalarına bakın!
Her karardan en az 3-5 bin insan etkileniyor.
Her karar neticesinde mağdur olan ve bu nedenle öfke duyan bir kitle var.
Çok ince bir işçilik var gibi bu kararların ardında.
Hangi karar, kime dokunur?
Hangi kararla ne kadarlık bir kitleyi etkileriz?
Sanki oturup bunun fizibilitesini çıkarmışlar.
Toplumun farklı kesimlerinden odak grupları seçip bu odak gruplarının etkilenmesi ve AK Parti iktidarına tepki göstermesi için cebren kararlar alınıyor!
Öyle değilse eğer neden Cumhurbaşkanı Erdoğan “MTV oranına” müdahale etti?
Neden “cam filmi” kararına müdahalede etti?
Demek ki düzgün yürümeyen işler, tepki alan kararlar var?
Öyle olmasa Cumhurbaşkanı Erdoğan neden müdahale etme gereği duysun?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ki; toplumun nabzını en iyi tutan, halkın ne istediğini, neye tepki gösterdiğini, neyi benimsediğini, neyi talep ettiğini en iyi bilen siyasetçi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararlara müdahale etme gereği duyuyorsa burada bir yanlış var demektir!
Peki, bu yanlış kararlara hep Cumhurbaşkanı Erdoğan mı müdahale edecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müdahale etmeden ve dur demeden, durdurulmayacak mı bu yanlış kararlar? Önü kesilmeyecek mi?
Evet, bürokrasiye ciddi bir neşter vurma zamanı geldi, geçiyor.
Önümüzde 2019 seçimleri var ve bu seçimlerin telafisi yok.
AK Parti iktidarı ile milletin arasını açmak isteyen ya da AK Parti ile millet arasında oluşan derin bağı kopartmak için çalışan her kim varsa tespit edilmeli ve derhal görevden uzaklaştırılmalı!
AK Parti’nin bunca yıl iktidarda kalmasının temel nedeni “halkın sesine” kulak vermesidir.
Halkın istediği işleri yapması, halkın tepkisini çekecek kararlardan uzak durmasıdır.
AK Parti’yi AK Parti yapan temel özellik burjuvaziye değil, sömürgecilere değil, baronlara değil, ecnebi başkentlere, medya patronlarına, müesses nizama değil, “halka” kulak vermesidir!
Halka kulak vermeyen hiçbir iktidar kalıcı olamaz!
Halka kulak vermeyen hiçbir bürokrat da kalıcı olmamalı!
Her kim halka rağmen karar alıyor ve üzerindeki siyasetçileri kontrpiyede bırakıyorsa hesap vermeli!
Bürokratik oligarşinin siyaset kurumu üzerinde “hâkimiyet” kurmasına asla izin verilmemeli.
Aksi halde 2019 seçimleri “tehlikeye” girer…
Çünkü seçim zamanlarında halka hesabı “bürokratlar” değil “siyasetçiler” verir!