Gündem

Milat yazarı: Bazı AK Partililere dokunulduğu takdirde, etrafı lağım kokuları kaplayacak

"Bulundukları konum itibariyle pek de adil işlere el atmadıkları için..."

03 Temmuz 2017 15:05

Milat yazarı Seyit Mehmet Deniz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “Teşkilatları elden geçireceğiz. Üretmeyen, metal yorgunluğu gösteren her bir teşkilat ve yönetimlerini değiştireceğiz. Bunu yaparken bölge akil insanlarını, parti tabanını ve anketleri dikkate alacağız” ifadesiyle ilgili olarak "Çalışmayan teşkilatların sıkıntısı, metal yorgunluğundan öte kendini atayanlara sadakat duyguları içinde emir almaya alışık tiplerin atanmasından dolayı tıkanan bürokrasi ve siyasi hayatın bir sonucu" dedi.

Deniz, sözlerinin devamında "Bulundukları konum itibariyle pek de adil işlere el atmadıkları için girdikleri ilişkileri itibariyle dokunulduğu takdirde etrafı lağım kokularının kaplayacağı da işin bir diğer boyutu" ifadesini kullandı. 

Seyit Mehmet Deniz'in "Metal yorgunluğu değil fosilleşme süreci" başlığıyla yayımlanan (3 Temmuz 2017) yazısı şöyle:

Tabandan gelen tepkilere seyirci kalmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu günlerde yaptığı birçok konuşmada, “Teşkilatları elden geçireceğiz. Üretmeyen, metal yorgunluğu gösteren her bir teşkilat ve yönetimlerini değiştireceğiz. Bunu yaparken bölge akil insanlarını, parti tabanını ve anketleri dikkate alacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı her ne kadar bu ikazı yapsa da tek bir teşkilatın dahi kendini, yapılan ikazın muhatabı görmediği ortada.

Hiçbir teşkilatın kendini yorgun argın hissetmeyip gayet üretken, çok çalışmaktan yorgun bitap düştükleri hissi içinde oldukları da bir vakıa.

Üst üste gelen darbe girişimi ve sosyal çalkantılar nedeniyle neşter vurulmayan teşkilatların bünye ile uzun süren hemhal sürecinde kemikleşip kalması değişimin önünde en büyük engel olarak duruyor.

Bunun ötesinde mevcut yapıların kendi alternatifleri olacak kişi ve grupları canından bezdirerek teşkilatlardan küstürüp kaçırtmaları ise en büyük sorun.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti teşkilatları için değişimin yapılması gerektiğini belirtirken teşkilatların doğal olarak bazı oda, sendika, vakıf ve derneklerle bağlantıları göz önüne alındığında bir teşkilatın değişimiyle birlikte binlerce kişinin küstürülmesi de söz konusu.

Hem de öyle içine kapanıp küsecek insanlar da değil bu kişiler.

2004'ten bu güne her fırsatı değerlendirmekten çekinmeyen, başkalarının omuzuna basa basa gelip kendi menfaatleri için samimi arkadaşlarını diskalifiye etmekten çekinmeyen söz ebesi, ikna kabiliyeti yüksek insanlar…

Ve bu yapıları oluşturan insanların birçoğu da FETÖ ile kol kanat ilişkisi içinde üst bir aklın talimatları doğrultusunda bürokrasiyi şekillendirmiş kişiler.

Yani çalışmayan teşkilatların sıkıntısı, metal yorgunluğundan öte kendini atayanlara sadakat duyguları içinde emir almaya alışık tiplerin atanmasından dolayı tıkanan bürokrasi ve siyasi hayatın bir sonucu.

Bulundukları konum itibariyle pek de adil işlere el atmadıkları için girdikleri ilişkileri itibariyle dokunulduğu takdirde etrafı lağım kokularının kaplayacağı da işin bir diğer boyutu.

Bu yapı sadece Ak Parti'nin başının beladan kurtulmamasına bağlı değişmezliğin verdiği süreçte kemikleşen bir yapı da değil.

28 Şubat'ın bize bir armağanı…

Dikkat ederseniz Ak Partiyi dışardan destekleyen tüm sivil toplum kuruluşlarının başında ve yönetiminde bulunan kişiler, 28 Şubat döneminden kalma nostaljik biraz da fosil yapıya sahip kişilerden oluşuyor.

28 Şubat'ın mimarları bile tarih oldu ama bu kişiler hala teşkilatlarda dipdiri duruyor.

O süreçte içlerinde gerçekten mücadele edenlere kimsenin saygı duymak dışında bir sözü olamaz.

Lakin çoğunluğu gidecek yer bulamadığından mevcut yapı içinde hasbelkader kalıp ama 28 Şubat sürecinde olanı biteni seyretmekle yetinen tribün adamları…

O gün yapılan darbeye pasif direnişçi olarak seyirci olanlar bu gün de üreten kafalara karşı direnişçi olarak sivil toplum örgütlerinde gündemi değiştirmekte mahir insanlara hayatı dar ediyor.

Sivil toplum örgütlerini ve bağlı olarak Ak Parti'ye dinamizm katacak kişilere karşı bu tribün adamlarının en güçlü argümanları ise, “Gömlek değiştirdikleri… Kendi başlarına buyruk oldukları… Laf dinlemedikleri… Ortamı germekle fitneye sebep oldukları…” yönünde.

İşin ilginç yanı ise gündemi anlayan, çözüm getirebilen öneri sahiplerinin yeni teşkilat kurma yeti, yetenek ve maddi imkanlardan yoksunluğu ellerini kollarını bağlarken diğer taraftan hiçbir yaraya merhem olmayan kişilerin elinde teşkilatların bulunması ise büyük bir çelişki oluşturuyor.