12 Eylül 2011 03:00
IŞIL ÖZ / T24
“Microsoft Research” Türkiye'de bir ortak araştırma merkezi kuruyor. Açılışı 3 Ekim’de Koç Üniversitesi'nde yapılacak olan merkezin başına Yardımcı Doç. Dr. Serdar Taşıran getirildi. Kendisi ile T24 için söyleştik…
Dr. Serdar Taşıran, 1991’de Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olan, daha sonra UC Berkeley’de, Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde 1995'de yüksek lisans, 1998'de de doktorasını tamamlayan, önemli çalışmalara imza atmış bir isim. 1998-2000 yılları arasında Gigascale Systems Research Center adlı üniversite-endüstri ortak araştırma konsorsiyumunda araştırmacı olarak çalışan Dr. Taşıran’ın 2000-2003 yılları arasında Systems Research Center adlı araştırma merkezinde görev aldığını da belirtelim. 2003'ten beri Koç Üniversitesi Bilgisayar Bölümü’nde öğretim üyesi. Bu sürede Microsoft Research’ün Redmond, Washington, Mountain View, California, Bangalore, Hindistan laboratuvarlarında, MIT'de ve EPFL'de ziyaretçi profesör olarak yer aldığının altını çizmek isterim. 2008'de “Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı” ödülüne layık görülen Dr. Taşıran, birkaç aydır da Association for Computing Machinery (ACM) Avrupa Konseyi’nde Türkiye’yi temsil ediyor.
Dr. Taşıran’a ilk olarak, Microsoft Research’un araştırma laboratuvarlarında ne zaman çalışmaya başladığını sordum…
Yanıtı şöyle: “Doktoramın bitmesinden sonra ABD'de beş yıl araştırma laboratuvarlarında görev aldım. Ben 2003’de Koç Üniversitesi’nde çalışmaya başladığım sıralarda, araştırma laboratuvarlarında beraber projeler geliştirdiğim kişilerin pek çoğu da Microsoft Research’un araştırma laboratuvarlarında çalışmaya başladılar. Bu çalışma arkadaşlarımla beraber yaptığımız araştırmalar ben Türkiye’deyken de hızlanarak devam etti.”
Çalışmalarınızın konusu ne idi?
Yazılım doğruluğu ve güvenilirliğini sağlayacak teknikler ve bu teknikleri uygulayan yazılım araçları geliştirmek. Odağımız çok çekirdekli, koşutzamanlı (concurrent) sistemler. Hem yazılım güvenilirliği, hem de çok çekirdekli sistemlerin doğru ve verimli olarak programlanabilmesi, Microsoft ve genelde yazılım ve bilgisayar donanımı dünyası için kritik problemler.
Microsoft’un Türkiye’de yazılım merkezi açmasında sizlerin emeği çok anlaşılan...
Araştırma grubum Microsoft ile dokuz yıla yakın süredir ortak projeler yapmakta. Bu sürede de hem maddi destek aldık, hem de pek çok ortak makalelerimiz yayımlandı. Bunlardan en prestijlisi, Communications of the ACM adlı dergide yayımlandı. Bu derginin Research Highlights bölümüne bütün bilgisayar bilimlerinden yılda 24 makale davet ediliyor. Bu derginin 100'u aşkın ülkede 95 bini aşkın okuyucusu var. Doktora öğrencim Tayfun Elmas, ben ve Microsoft Research'ten Shaz Qadeer'in yazdığı bir makale 2010'da bu en önemli 24 makale arasında yer aldı.
Ortak araştırmalarımızın bu şekilde büyük takdir görmesi Microsoft Research External Connections biriminin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'dan sorumlu yöneticisi Dr. Fabrizio Gagliardi'nin dikkatini çekti. Koç Üniversitesi'nde geçtiğimiz mayıs ayında düzenlenen Microsoft Academic Days çalıştayında Dr. Gagliardi böyle bir ortak araştırma projesi tanımlamamız ve bir araştırma merkezi kurmamızı önerdi. Microsoft'un sağlayacağı tohum fonların gerek Türkiye, gerek yurtdışından bulacağımız diğer fonlarla da desteklenerek bu merkezin Avrupa'daki diğer Microsoft-üniversite ortak laboratuvarları ile benzer büyüklüğe ulaşması için Dr. Gagliardi kişisel olarak da çok çaba gösteriyor.
Anladığım, sizin ve araştırma grubunuzun yaptıkları Microsoft’a güvence vermiş...
Benim ve araştırma grubumun son 9-10 yıldır Microsoft Research ile ortak yapılan, onlarca takdir edilen yayınlar, yazılımlar ve teknolojiler üretmiş olmamız da Microsoft’a yatırımları hakkında önemli bir güvence sağlıyor tabii. Microsoft da bu laboratuvarın başarılarını devam ettirmesini ve büyümesini hedefliyor. Türkiye'nin seçilmiş olmasının bir nedeni de Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu'da istikrarı ve bilgisayar bilimlerinde yetişmiş insan gücü ile dikkat çekmesi, ancak henüz bu potansiyele karşılık gelecek ölçekte araştırma yatırımı büyüklüğüne ve kurum sayısına ulaşmamış olması...
Peki, siz bu merkezde ne üzerine çalışacaksınız?
Bizim yaptığımız, matematiksel, mantıksal ve algoritmik teknikler geliştirerek yazılım sistemlerinin doğruluğunu sağlamaya çalışmak ve hataları yazılım kullanıma sürülmeden önce yakalamak. Geliştirdiğimiz teknikleri yine bir yazılım paketi haline getiriyoruz. Sonra, örneğin bir uçak ya da masaüstü uygulama için yazılım geliştiren bir mühendis, bizim “müfettiş yazılım”larımızı kendi ürettiği yazılımları denetlemek, hataları yakalamak ve düzeltmek için kullanıyor.
Müfettiş yazılım ne demek? Yazılımların güvenilirliğini sağlamak ne derece kolay?
“Müfettiş yazılım” benim yazılım doğrulama araçlarını karikatürize etmek için uydurduğum bir terim. Geliştirdiğimiz teknikleri test tekniklerinden (sınama tekniklerinden), yani, basit bir anlatımla, üretilen yazılımı değişik durumlarda kullanıp beklenen sonucu verip vermediğini gözlemekten ayırmak lazım. Yazılım sistemleri son derece karmaşık ürünler. Bir otomobilin, uçağın, ya da bir-iki yüz liraya alacağınız bir yazıcının kontrol yazılımı milyonlarca satırdan oluşuyor. Sıkça verilen bir örnek, Boeing 777 uçağının geliştirilme maliyetinin üç milyar dolar olması ve bu maliyetin bir milyar dolarının yazılımın doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamaya gitmesi. Hayatımızı, paramızı ve bizimle ilgili bütün bilgileri emanet ettiğimiz bu yazılım sistemlerinin doğruluğu çok kritik önem taşıyor. Bu doğruluğu test yaparak sağlamak mümkün değil, çünkü test edilmesi gereken sonsuz sayıda durum var.
Yazılım hataları sonucunda ortaya çıkacak durumlara örnek verebilir misiniz?
Yazılım sistemlerinde kullanıma sunulmadan önce yakalanamamış hataların yol açtığı korkunç sonuçlara pek çok örnek var. Hatta bu konuda yazılmış “Geekonomics: The Hidden Cost of İnsecure Software” yani “Güvenliği Sağlanmamış Yazılımların Gizli Maliyeti” konulu bir kitap var. Hastalara yanlış ilaç verilmesi, elektrik santrallerinin günlerce çalışmaz duruma gelmesi, uçak, roket ve otomobillerin çalışmaz hale gelmesi ve can kaybına yol açmasından tutun da, bilgisayar sistemlerinin çökmesi yüzünden şirketlerin müşterileri ve emeklerini kaybetmesine kadar pek çok felaketin altında yazılım hataları yatıyor.
Bu ciddi hataların nedeni yazılım mühendislerinin dikkatsizliği ya da yeterince test yapılmaması değil yani…
Elbette değil, ana neden her türlü sistem tasarımı ve doğrulama işinden yazılım mühendislerinin sorumlu olması. Bunu biraz açayım. Hemen hemen her modern aygıtın akıllı yeni özellikleri yazılımla kontrol ediliyor. Cep telefonu ya da kablolu televizyon kutularının birbirinden farkı çoklukla yazılım. Her türlü kurumsal sürecin (insan kaynakları, satınalma, muhasebe, tedarik zinciri vb.) hayata geçirilmesi ve takibi yazılımla yapılıyor. Her türlü sağlık, finans, ulaşım, kısacası modern teknoloji aracını tamamen yazılım kontrol ediyor. Yani aygıt, sistem ve kurumsal süreç tasarımı ve hayata aktarılması yazılım yoluyla oluyor, kağıt, kalem, evrak, lehimle değil. Bu yüzden de yazılım sistemleri çok çok karmaşık sistemler. Bütün işlevselliği yazılım kontrol ediyor. Eskiden yöneticilerin ve başka mühendislik dallarının sorumluluğunda olan ve onlar tarafından yakalanıp düzeltilen pek çok hata da günümüzde artık “yazılım hatası” olarak kendini gösterip öyle algılanıyor. Yazılım hatalarını yakalamak şirketim/ürünüm/sistemim doğru çalışıyor mu?” sorusuna da cevap verme işinin en büyük kısmı artık.
Microsoft’un iki ortak araştırma merkezi daha varmış, onlardan farkınız olacak mı?
Diğer iki araştırma enstitüsünden birisi Barcelona'da, bilgisayar mimarisi üzerine, diğeri de Trento'da, biyoinformatik üzerine. Biz Barcelona'daki enstitü ile bir takım halinde çalışacağız. Onların yeni geliştirdikleri mimariler için de doğrulama araçları geliştireceğiz, ve onlara daha verimli ve güvenli çalışacak çok çekirdekli mimarı bileşenleri önereceğiz.
Bu merkezde çalışacak bilim insanlarını seçerken nelere dikkat edeceksiniz? Koç Üniversitesi dışından da isimler bu çalışmaya destek olabilecekler mi?
Bu merkez idari olarak Koç Üniversitesi’nde bir araştırma grubu. Şu anda kuruluş anlaşmamız yeni imzalandı. 12 çalışanımız var. Bunlar doktora, yüksek lisans ve bitirme projelerini yapan lisans öğrencileri. İleride daha büyük araştırma destek fonları ile büyüyüp doktora sonrası araştırmacılar ve ziyaretçi öğretim üyelerini de bünyemize dahil etmek istiyoruz. Koç Üniversitesi’ndeki çalışanlara ek olarak Barcelona Süpercomputing Center ve Microsoft Research Cambridge ve Redmond da proje ortaklarımız.
Araştırma grubunuza yeni eleman alırken nelere dikkat edeceksiniz?
Her bilimsel araştırma grubunda olduğu gibi akademik mükemmeliyet arayacağız. Hem matematik ve soyut düşünce, hem de programlama tarafı kuvvetli öğrenciler arıyoruz genelde. Sözünü ettiğim konularda Türkiye’de çok büyük olmasa da bir araştırma camiası var. Çalıştay ve konferanslarda bir araya geliyoruz. Araştırma projelerimizde ortak ilgilerimiz oldukça da beraber çalışıyoruz.
“Microsoft’un Türkiye operasyonu, küresel operasyonlarda ucuz işgücünü sağlamaya yönelik bir dışkaynak (outsource) merkezi olarak mı işletilecek, yoksa özgün ar-ge faaliyetleri yürütülmesine olanak tanıyacak gerçekten bir merkez olarak algılanabilecek bir yatırım yapılması plan dahilinde mi?” diye merak ediliyor…
Bu noktada Microsoft’un üretim bölümleri ile Microsoft Research arasındaki ayrımı vurgulamak önemli. Microsoft Research, eskiden AT&T Bell Labs'in olduğu gibi çok prestijli araştırmacıların çalıştıkları (pek çoğu en iyi üniversitelerden ya da başka araştırma laboratuvarlarından ayrılarak Microsoft Research’e gelmişler) ve ürün ve kar kaygısı gütmeyen, Microsoft'un her yıl üzerinde milyonlarca dolar harcadığı bir kurum. Araştırmacılara özgürlük tanınıyor ve yazılım, bilgisayar-insan etkileşimi vb. konularda yenilik yaratmaları ve güncel, önemli sorunlara ürün ve kar kaygısı olmadan çözüm üretmeye odaklanmaları bekleniyor.
Başka bir deyişle, Microsoft Research Microsoft'un en “high-end” ya da “blue sky” kısmı. Microsoft’un bu tür bir merkezin Koç Üniversitesi’nde kurulması için çalışması, gelecek üç yıl için tahmini başlangıç bütçesi 600 bin dolar olan laboratuvarın bütçesinin yaklaşık 250 bin dolarını doğrudan nakit olarak vermesi ve bunun için ticari ürünleri üzerinde çalışmamızı beklemenin aksine beklentinin bizim tanımladığımız projelerde özgürce araştırma yapmamız olması çok çok önemli. Bütün bunlar da bu merkezin bir “outsourcing”, yani ucuz iş gücü için başka ülkelere gitme, etkinliği olmadığının kanıtları.
Burada çalışan insanlar seçilirken maliyet kaygısı yok yani…
Aynen öyle… Burada çalışan insanlar seçilirken alanlarının en iyileri olmaları bekleniyor. İşe başladıktan sonra da Microsoft’un halihazırdaki ürünleri üzerinde çalışmıyorlar. Aksine, onların fikirleri başarılı olduğunda önce prototip, sonra da ürün grupları tarafından ürün haline getiriliyor. Pek çok ünlü araştırmacı Microsoft Research’te ziyaretçi araştırmacı olarak çalışmayı hem bir onur sayıyor, hem de yenilikçi alanlarda uğraş göstermek ve bilgilenmek için önemli bir fırsat oluyor bu.
O halde, yapmayı amaçladığınız projelerin tanım ve planlarını siz yapacaksınız…
Bizim kurmakta olduğumuz laboratuvar da Microsoft Research External Connections denen birim tarafından, yani Microsoft Research tarafından destekleniyor. Yapmayı amaçladığımız projelerin tanım ve planlarını biz hazırladık, evet. Çalışmalarımızın sonuçları da bilimsel makaleler ve ücretsiz olarak umumi kullanıma sunacağımız yazılımlar olacak. Bu süreçte bu araştırmaları yapan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, doktora sonrası araştırmacılar da en ileri ve güncel (“cutting edge”) problemler üzerinde çalışarak yetişecekler. Çalışmalarını da sadece ben ve üniversitedeki arkadaşlarımın gözetiminde değil, Microsoft Research ve Barcelona Supercomputing Center'daki araştırmacılarla işbirliği halinde yapacaklar. Bu da onlara Türkiye’deyken uluslararası ve çok seçkin bir araştırma grubunun üyeleri olma fırsatını tanıyacak.
Son olarak, Microsoft araştırma merkezine dahil olmak isteyen gençlere önerilerinizi merak ediyorum…
Bu soruya çok uzun bir cevap vermek de mümkün ama özetlemem gerekir ise, özellikle üniversite eğitimlerini çok ciddiye alsınlar. Üniversite yıllarının hem mesleki hem de diğer insani bakımlardan olgun bir dünya vatandaşı olmak için bulunmaz bir fırsat olduğunun farkında olsunlar. Merak ederek, meraklarının peşinden koşarak öğrensinler, sadece engelleri atlayıp diploma almak için değil. Araştırmacılık sadece geçimini kazanmak için yapılacak bir şey değil, daha çok bir sanatçının sanatına yaklaşımı gibi yaklaşması gerek araştırmacının araştırmaya. Bunun için de severek ve merak ederek, kendini geliştirmek için çalışmalı, geçer not alıp mezun olmak için değil. Matematik ve bilgisayar bilimi derslerinde iyi not almak için gerekenin çok çok üstünde emek harcasınlar, problem çözümünde inatçı olmanın önemini ve zevkini farketsinler.
© Tüm hakları saklıdır.