"2010 yılında AKP'den milletvekilliği önerisi aldım"
Kumcuoğlu "2010 yılına girdiğimizde AKP'den milletvekilliği önerisi aldım. Bu öneriyi yapan arkadaş hâlâ hayattadır ve AKP'nin etkin kadroları içindedir. Bununla ilgili haberler de arşivlerdedir. 2010 yılında Milliyetçi Hareket Partisi'nin hem MYK hem KYK üyeliği hem Aydın milletvekili olarak görev yaptım" diye aktardı.
"Zamanında DYP, ANAP, DSP, AKP, MHP kadrolarıyla uyumlu çalışmış bir insan, nasıl oldu da MHP'de istenmeyen adama dönüştü?"
Kumcuoğlu, siyasi ve devlet hayatında bu çeşitliliğin uyumlu bir karaktere sahip olmasına bağlı olduğunu söyledi:
"Diyeceksiniz ki 'Ertuğrul Bey siz ne biçim adamsınız?' fakat bunun sırrını sizinle paylaşmak istiyorum. Ben Kıbrıs'a büyükelçi gittiğim zaman, Turgut Bey bana bu görevi teklif ettiğinde soracak hukukum vardı. O zaman 'Denktaş'ın prensleri' diye hem siyasette hem bürokraside bir sınıf vardı. Dedim 'Sizin prensleriniz var. Belki bunların içinde bu işi gönlünden geçiren hatta isteyen hatta talep eden olmuştur. Niye beni tercih ettiniz?' dediğimde 'çünkü sen uyumlusun' demişti. Dolayısı ile bir zamanlar DYP, ANAP, DSP, AKP, MHP kadrolarıyla uyumlu olarak çalışmış bir insan nasıl oldu da birdenbire MHP'de istenmeyen adama dönüştü?"
"Kendi sorunlarımızı çözmek için niye kendi akil adamlar heyetimizi kurmuyoruz?"
Türkiye'de ciddi bir akıl karışıklığı olduğunu söyleyen Kumcuoğlu, sorunlarını çözmek için Türkiye'nin kendi için 'akil adamlar kurulu' oluşturabileceğine işaret etti:
"Şu noktada Türkiye'de ciddi bir akıl karışıklığı var. Türkçe'de bir tabir vardır: Aklı bulmak zorundayız. Bir zamanlar Türkiye'de AKP hükümeti döneminde bir akil adamlar olayı çıkmıştı. Kürt sorununu çözmek için bir takım akil adamlarla oturup bazı sorunlara çözüm arıyordunuz. Bugün kendi içimizde olan sorunları çözmek için 'niye kendi akil adamlar heyetini kurmuyoruz' diye sormadan edemiyorum. Benim gibi ömrümün 50 yıllık kısmını devlet hizmetinde geçirmiş kendini devlete, millete ve hizmete adamış bir insan mevcut durumdan mutlu olabilir mi? Bazı kimseler bana diyorlar ki hadi iyisin, meşhur oldun. Ben bundan mutlu muyum? Hayır, değilim."
"Karşıtlarımız 'Türkler birbirine girdi' diye bayram yapıyor"
Kumcuoğlu, Türkiye'de 104 emekli amiralin bildirisi ve 126 büyükelçinin yayınladığı bildiri üzerine süren tartışmaların yabancı basına yansımalarını "Niçin size söyleyeyim? Buradan Atlantik ötesine gitmeye gerek yok. Çin'de kaynak aramaya gerek yok. Sağ tarafınıza bakın, Yunanistan. Güneyimize bakın Mısır'dan Suriye'ye hem Arap basınında hem Yunan basınında 'Türkler birbirine girdi' diye düşmanlarımız tabirini kullanmak istemiyorum ama karşıtlarımız bayram yapıyor. Bizim bununla mutlu olmamız mümkün mü? Onun için ben başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP kadrolarındaki hatta diğer siyasi kadrolardaki etkin isimleri lütfen hem Yunan hem Arap basınını tarayın. Görün durumu, bu hoş bir durum değil. Buna bir çare bulmamız gerekir diye düşünüyorum" diye dile getirdi.
"Bahçeli 'Montrö kırmızı çizgimizdir' dedi, biz de aynı şeyi 14 ay önce söyledik"
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dünkü açıklamasında 'Montrö kırmızı çizgimizdir' ifadelerini kullandığını hatırlatan Kumcuoğlu, bu açıklama ile 126 büyükelçi bildirisini "Şimdi ne oldu? Bundan tam 14 ay önce 30 Ocak'ta 126 büyükelçi demişiz ki 'Kardeşim, bu Kanal İstanbul projesini ortaya attınız ama bu Montrö denklemini zedeleyebilir. Aman dikkat edin, baltayı taşa vurmayın' demişiz. Bugün hemen şimdi televizyonda seyrettim. Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Bahçeli diyor ki 'Montrö, Lozan denkleminin ayrılmaz parçasıdır. Dokunulamaz. Bizim kırmızı çizgimizdir' E, biz ne demişiz bundan 14 ay önce? Aynı şeyi söylemişiz. Peki, biz nerde tamamen ters düştük? Demek ki bir yerde ilişkilerimizde bir kopukluk oldu ve ters düşüş oldu" diye kıyasladı.
"Bu işi büyütmeden istifa ederek kapatmaya karar verdim"
Kumcuoğlu, kesin ihraç talebiyle disipline tedbirli sevki üzerine istifa kararını nasıl aldığını açıkladı:
"Ben istifa etmek durumunda kaldım. Bunu yapmadan bir gün önce de yakın aile ve çevremle konuştum. Bu işi büyütmeden gerekirse istifa ederek kapatmaya karar verdim. 'Bu hengamede Türkiye'nin zarar görmesini istemem' dedim ama dün Sayın Bahçeli bu sefer grupta tekrar 'Ertuğrul Kumcuoğlu'nu kesin ihraç kararıyla hem de tedbirli olarak sevk ettik' deyip konuyu tekrar gündeme getirince ister istemez bende de bir savunma refleksi oluştu. Gittim notere dedim. Ben rencide oluyorum. Bunu kabul edemem. İstifa ediyorum. Hem siz rahatlayın hem de Yüksek Disiplin Kurulu'ndaki arkadaşlar pandemi altında rahatsız olmasınlar. Bu iş burada bitsin. Her iki taraf ta omuzlarında böyle bir yük varsa kurtulmuş olsunlar."
"Montrö'nün neresini düzeltmeyi düşünüyorsunuz?"
Kumcuoğlu, Cumhurbaşkanı'nın Montrö Sözleşmesi hakkındaki açıklamasının kamuoyunda yol açabileceği soru işaretlerine dikkat çekti:
"Cumhurbaşkanı'nı dikkatle dinledim. Diyor ki bizim şu anda Montrö ile ilgili bir sıkıntımız yok. Tamam yazdık oraya ama arkasından ilave ediyor. İlerde şartlar müsaade ederse düzeltici bazı tedbirler almayı düşünebiliriz. Şimdi efendim evinizde bir makine bozulduğunda tamirciye götürürsünüz. Adam size sorar: Neresi bozuk? Neresinden şikayetçisiniz de bana getirip 'tamir et' dediniz? O zaman Sayın Cumhurbaşkanımdan istirham ediyorum yani bazen 'Lozan bizim kırmızı çizgimiz. Yakın bir gelecekte bizim bunu değiştirmekte bir beklentimiz yok ama bazı iyileştirmeleri de yapmayı düşünüyoruz. Neresi yanlış? Neresi kötü? Neresini düzeltmeyi düşünüyorsunuz? Lütfen bunu kamuoyu ile paylaşın. Hepimiz rahatlayalım."
"Arı kovanına çomak sokmanın alemi yok"
Montrö'nün şartlarının günümüzde çok daha kritik olduğunu vurgulayan Kumcuoğlu, 104 emekli amiral ve 126 büyükelçi bildirileri üzerine tartışmalar konusunda "Montrö'nün imzalandığı tarihten bu yana çok uzun bir zaman geçti. Hemen biraz önce televizyonda izledim dinledim. Ukrayna'yı NATO'ya almak istiyorlar. Rusya buna karşı yığınak yapıyor. Montrö şartları bugün 50 sene, 20 sene, 10 sene hatta 5 sene öncesine nazaran çok daha kritik ve karmaşık bir durum kazanmıştır. Bu durumda arı kovanına çomak sokmanın alemi yok. Bizim de 126 büyükelçi olarak o zaman söylediğimiz budur. Bundan niye gocunuluyor? Bu 126 büyükelçinin ve 104 amiralin her birinin teker teker ayrı ayrı Türkiye'nin kötülüğünü istiyor olması mümkün mü, Allah için? Türkiye bu diyaloğu kuramazsa sadece düşmanlarımızı, hasımları sevindiriyoruz. Ondan sonra kalkıyoruz diyoruz ki 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.' Afedersiniz ama dışarıdan baktığınız zaman manzara öyle ki 'Türk'ün Türkiyeliden başka düşmanı yoktura' dönüştü iş. Birbirimize düştük. Bedeli ağır olur" dedi.