T24 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankalara mevduat toplamada sınırlama getirilmesi konusunda ''Bununla ilgili alınmış hiçbir karar yok, atılmış hiçbir somut adım yok. Ben o günkü konuşmamda sadece Amerika'dan örnek verdim. Bunun aynısını Türkiye'de yapacağız diye bir şey yok'' dedi. İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı sırasında gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Babacan, zamanında tedbirlerin alındığını, bankacılıkla ilgili çok önemli reformların gerçekleştirildiğini belirterek, Türkiye'nin krizde finans sektörü ve gednel finansal yapı olarak krizi en az problemle atlatan ülkelerin başında geldiğini söyledi.
Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Öte yandan 'biz her şeyi yaptık, artık reformları tamamladık. Bundan sonra yapacağımız bir şey yoktur' da diyemiyoruz. Bunu daha iyi nasıl yapabiliriz? İleride olabilecek olası sorunlara karşı kendimizi daha iyi nasıl hazırlayabiliriz? Bunun da kuşkusuz çalışması içinde olmamız lazım. Pek çok gelişmiş ülke bankacılık sektörüne olağanüstü kaynaklar ayırmak zorunda kaldı. Bu kaynakları dönüp vergi ödeyenlerden, halk üzerinden çıkaracaklar. Sonuçta yine bunun bedelini halk ödüyor, insanlar ödüyor. Dolayısıyla bununla ilgili Türkiye'de ne yapılabilir, uzun vadeli bir bakış açısıyla benzer problemin Türkiye'de de yaşanmaması için şimdiden ne tür adımlar atılabilir, biz bunun çalışması içindeyiz. Bununla ilgili alınmış hiçbir karar yok, atılmış hiçbir somut adım yok. Ben o günkü konuşmamda sadece Amerika'dan örnek verdim. Bunun aynısını Türkiye'de yapacağız diye bir şey yok.
Türkiye'nin şartlarına uygun, bankacılık sistemimizi asla zora sokmadan, sektörle istişare ederek, hem büyük bankalarla hem küçük bankalarla istişare ederek ve mümkün olduğunca da ortak akıl ürünü politika oluşturmak için çalışmalarımıza başladık. Kesin alınmış bir karar yok, atılmış bir adım da yok. Ancak bir süreç başlattık. Bu süreç sonunda ümit ederim ki Türkiye kendisi için en doğruyu bulur. Şu anda hiçbir sorun yok, hiçbir problemimiz yok. Zaten tek tek bankaların hepsi sermaye yeterlilik rasyosu açısından, hangi açıdan bakarsanız bakın son derece mali bünyeleri sağlam durumda. En ufak bir kuşkumuz yok. Hatta şu anda biz stres testleri yapıyoruz. En ciddi sarsıntılarda dahi tek tek her bankamız bütün gelebilecek şoklara karşı önemli bir hazırlık içindeler. Ancak çok uzun vadeye bakarak, benzer sorunların 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl sonra da tekrar edebileceğini düşünerek bunun bir ön hazırlığı içindeyiz. Bugünden yarına hiçbir bankamız bundan olumsuz etkilenmez. Zaten böyle bir durumda geçiş süreçleriyle biz her tür kolaylığı, her türlü imkanı da sağlarız.''
'Bankalarımızdan görüşler gelirse bunları dinlemeye hazırız' Ali Babacan, daha çalışmanın ilk aşamalarında bulunduklarını ve görüşlere açık olduklarını ifade ederek, ''Bankalarımızdan görüşler gelirse bunları da dinlemeye de hazırız. Dünyadaki örneklerine de bakıyoruz. Henüz çalışmanın ilk safhasındayız. Asla bir sıkıntıya yol açacak, durup dururken bankalarımızı da zora koşacak herhangi bir adım da atmayız. Bunun da bilinci içindeyiz. Hükümetimiz bankacılık sektörüyle ilgili birçok çalkantının yaşandığı dönemde dahi her zaman olumlu ve Türkiye için en iyisi neyse onu yapalım yaklaşımıyla konulara yaklaşmıştır. Bu şekilde de devam edeceğiz'' diye konuştu.
Şu anda konunun üzerinde çalışıldığının altını çizen Babacan, Finansal İstikrar Kurulu'nun çok yeni olduğunu, bu kurula Türkiye'nin de üye olduğunu, burada tartışılan konuların çoğunu Türkiye'nin gerçekleştirdiğini kaydetti.
Konuyla ilgili olarak bankalarla bir araya gelip gelmedikleri sorusuna Babacan, konuyu henüz bankacılarla görüşmediklerini, ancak görüşlerine açık olduklarını belirterek, ''Biz sadece kendi içimizde bir çalışma başlatmıştık. Ama bankaların da görüşlerine açığız'' karşılığını verdi.
Ali Babacan, yüzde 10 sınırlamasıyla ilgili olarak da ''Yüzde 10 diye bir şey de yok. Her ülke kendi şartlarına göre farklı şeyler yapabilir. İlla mevduat ve illa yüzde 10 diye bir şey yok. Çok farklı kriterler, çok farklı şeyler olabilir. Bir ülke onu yaptı diye bir ülke peşinden sürüklenip gidecek diye bir şey yok. O ülke her şeyi doğru yapsaydı zaten bugün bu duruma düşmezdi. Dolayısıyla biz kendimiz için doğrusunu bulup, öyle şeyler yapalım ki başkaları bizden öğrensin. Kendimize özel çok farklı şeyler, geçiş süreçleri olabilir. Hiçbir kuruluşumuzu, hiçbir bankamızı zora sokacak, sıkıntıya sokacak bir iş asla yapmayız. Bu konudaki hassasiyetimizin herkes tarafından bilinmesi lazım'' şeklinde konuştu.
'Kaynağı nereden bulacaksınız?' Babacan, Kasım 2002 seçimlerine giden dönemde hem de ondan sonra hep ''Kaynağı nereden bulacaksınız?'' sorularıyla karşılaştıklarını belirterek, ''(Kaynak Türkiye'dir) dedik. Bunu söylediğimizde, güven ve istikrar dönemini anlamayanlar bize boş gözlerle baktı'' diye konuştu.
Babacan, şöyle devam etti:
''Her ne kadar Sayın Başkan (İSO Başkanı Tanıl Küçük) biraz önceki konuşmasında makro, mikro reformlar yapılmadı dese de ben bunun çok doğru bir tespit olduğuna inanmıyorum. Bugün Türkiye'nin gerçekleştirmiş olduğu reformlar pek çok ülkenin örnek aldığı, esinlediği reformlardır. Biz bunları zamanında yapmasaydık bugün böylesine bir ekonomik küresel kriz karşısında Türkiye ekonomisi ne hale düşerdi onu, düşünmek bile istemiyorum, hayal etmek bile istemiyorum. Şunu diyebiliriz, 'Evet önemli reformlar yapıldı ama daha önümüzde yapılacak işler var'. Bu söyleme katılırım, 'Doğru' derim ancak hakkı da teslim etmek lazım. Türkiye'de siyasi, ekonomi alanında gerçekleştirilenler dünyada parmakla gösterilen bir başarıyı temsil ediyor.''
Ali Babacan, Türkiye'de güven ve istikrar ortamının sağlamasının ekonomi için olmazsa olmaz bir şart olduğunu belirterek, ekonomide herşeyin temelinin güven olduğunu, güven sağlanmazsa kaynaklar ne kadar yüksek olursa olsun düzlüğe çıkmanın mümkün olmayacağını söyledi.
Babacan, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin ekonomik geleceğinin en önemli teminatı olduğunu belirterek, iş dünyası için de açık, serbest bir ekonomik sistemi sonuna kadar savunduklarını, bundan sonra da savunacaklarını ifade etti.