Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, “Türkbank’ın özelleştirilmesiyle ilgili, işadamı Korkmaz Yiğit ve Alaattin Çakıcı arasında geçen telefon konuşmasının ses kaydı, 1998 yılında Cemaatçi polisler tarafından bir milletvekiline verilip, mevcut hükümet düşürülmüştü. Türkbank kasetinin basına nasıl sızdırıldığını tam olarak öğrenememiştim. Bu olayın sırrını Temmuz 2011’de, yani olayın üzerinden 13 yıl geçtikten sonra öğrendim” dedi.
Sabri Uzun, “İN” adlı kitabında, “Kaset, polis memuru Çetin Y. tarafından kopyalanarak, amiri S.’ye verilmişti. S. bu kaseti Ankara’da görevli B.A.’ya vermiş, B.A. da bir ağabeyi vasıtasıyla, CHP Milletvekili Fikri Sağlar’a ulaştırmıştı. Ses kasetini dinleyen Fikri Sağlar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a bilgi vererek, onun da onayını alarak, kamuoyuna duyurmuş, ANAP Hükümeti’nin düşmesine sebep olmuştu” ifadelerine verdi.
Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Soner Yalçın’ın Sözcü gazetesinin bugünkü (9 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan yazısında Sabri Uzun’un kitabından yer verdiği ilgili kısım şöyle:
Mesut Yılmaz’ın başında bulunduğu 55’inci Hükümet’in Cemaat tarafından yıkıldığını bilmiyordum; Sabri Uzun’un kitabından öğrendim:
“Türkbank’ın özelleştirilmesiyle ilgili, işadamı Korkmaz Yiğit ve Alaattin Çakıcı arasında geçen telefon konuşmasının ses kaydı, 1998 yılında Cemaatçi polisler tarafından bir milletvekiline verilip, mevcut hükümet düşürülmüştü.
Türkbank kasetinin basına nasıl sızdırıldığını tam olarak öğrenememiştim. Bu olayın sırrını Temmuz 2011’de, yani olayın üzerinden 13 yıl geçtikten sonra öğrendim.
Kaset, polis memuru Çetin Y. tarafından kopyalanarak, amiri S.’ye verilmişti. S. bu kaseti Ankara’da görevli B.A.’ya vermiş, B.A. da bir ağabeyi vasıtasıyla, CHP Milletvekili Fikri Sağlar’a ulaştırmıştı.
Ses kasetini dinleyen Fikri Sağlar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a bilgi vererek, onun da onayını alarak, kamuoyuna duyurmuş, ANAP Hükümeti’nin düşmesine sebep olmuştu.
Öte yandan bu kaset servis etme işini İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Âdem Demir’in yaptığı söylenerek, yetkili makam sahipleri yanıltılmış ve Demir ekarte edilmişti…”
Sabri Uzun’un “İN” adını verdiği kitabı şaşkınlık içinde okuyorsunuz; devletin nasıl bir acze düşürüldüğüne inanamıyorsunuz. Örneğin şöyle diyor:
“Hablemitoğlu cinayetini aydınlatmak için çok gayret gösterdim. Görevlendirdiğim Şube Müdürü, her defasında, ‘Tespitlerimize göre katil İstanbul’dan gelip, cinayeti işleyip dönmüş’ dedi. Meğerse ben, Hablemitoğlu cinayetini aydınlatma görevini, Cemaat’in şakirdine vermişim…”
Necip Hablemitoğlu cinayet dosyasının yeniden açılması şarttır…