Spor

Mesut Özil: İnşallah ıslıklanmam

Mesut Özil, “İnşallah Berlin’deki maçın atmosferini, o ıslıklı protestoyu tekrar yaşamam” dedi.

05 Ekim 2011 03:00

T24 - Euro 2012 elemelerinde Almanya formasıyla Türkiye'ye karşı oynayacak olan R. Madrid'in starı Mesut Özil, “İnşallah Berlin’deki maçın atmosferini, o ıslıklı protestoyu tekrar yaşamam” dedi.


Radikal'in haberine göre; Euro 2012 elemeleri A Grubu’nda cuma gecesi oynanacak Türkiye-Almanya maçı, o gün bir kişi için çok çok farklı anlamlar içerecek. Bu isim, Türk kökenli olup tercihini Almanya’dan yana kullanan ve ilk kez Türkiye’de Ay-Yıldızlılara karşı mücadele edecek olan Mesut Özil. Babasının ülkesine karşı ilk kez geçen yıl 8 Ekim 2010’da, Berlin’de oynanan maçta forma giyen ve Kırmızı-Beyazlı kaleyi bir kez yoklayan Mesut, aslında cuma günkü randevuda oynamamak için Alman milli takım yetkililerine istekte bulunmuş. Futbol dünyasındaki klişe adıyla ‘Panzerler’in neredeyse en yaratıcı oyuncusu olan Mesut, bu konuda şöyle konuştu:


“Doğrusunu söylemek gerekirse oynamak istemiyordum ama Alman Milli Takım yetkilileri kötü bir alışkanlık yaratabileceği endişesiyle bu isteğimi kabul etmedi.”



‘Islıklanmayı hak etmiyorum, inşallah ıslıklanmam’


Maça ilişkin ‘Mesut odaklı’ bir başka tartışma ise başarılı orta saha oyuncusunun, ilk maçta yaşadığı ıslıklanma olayının bir daha tekrarlanıp tekrarlanmayacağı yönünde.


Dün Kicker dergisinde yayımlanan söyleşisinde bazı kişilerin kendisini İstanbul’daki maçta da yine ıslıklayabileceğini ancak bunun kendisi için bir sıkıntı oluşturmadığını, böyle durumlarda profesyonel davranabildiğini kaydeden Mesut, bu kez aynı konuda daha hassasiyet içeren ifadeler kullandı.


Türk kökenli başarılı oyuncu Almanya’nın gruptan çıkmaya garantilediği ama yine de İstanbul’da kazanmayı hedeflediğini söylerken ıslıklanma konusunda da “İnşallah Berlin’deki maçın atmosferini, o ıslıklı protestoyu tekrar yaşamam” dedi. Mesut şöyle devam etti: “Aslında Almanyalı Türkler beni ve kararımı daha iyi anlamalıydı. Çoğunluğun da anladığı kanısındayım. Berlin’deki maçta hak etmediğim bir protesto ile karşılaştım. Umarım Türkiye’de böyle bir şey yaşamam. Yaşanmayacağını da düşünüyorum. Türk insanının dualarının bana hep destek verdiğini biliyorum. Kaldı ki, bir Türk olarak Türkiye’ye Türk insanına önyargılı olmam mümkün değil. Benim tüm akrabalarım Devrek’te yaşıyor. Almanya kadar Türkiye’yi de seviyorum.”


Mesut, maça ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu: “Elbette ki Türkiye’deki o özel atmosferi biliyorum. Almanya olarak bizim açımızdan çok zor bir karşılaşma olacak. Gruptaki en zor sınavımıza çıkacağız. Grubu birinci olarak bitirmeyi garantilememizin avantaj olduğunu düşünüyorum. Ama maçın sonucu ne olursa olsun, gönlümdem Türkiye’nin grubu ikinci bitirerek, devamında da Euro 2012 biletini almasıdır. Grup kuraları çekildiğinde de aynı düşüncemi ve dileğimi dile getirmiştim.”



‘Kolay değil, duygularım tabii ki değişik olacak’


Bir Türk genci olarak Ay-Yıldızlı formaya karşı oynamanın kolay olmadığını söyleyen Mesut Özil, “Her ne kadar iyi bir profesyonel olsam da Türkiye maçına farklı duygularla çıkacağım muhakkak. Keza Berlin’deki maçta da böyle olmuştu. İnanıyorum ki Nuri, Hamit, Mehmet Ekici ve diğer Almanya’da yetişen Türk gençleri de Almanya’ya karşı farklı duygular ile çıkıyorlar” diye konuştu.



Baba Özil: Mesut’u bağırlarına bassınlar


Karşılaşmaya ilişkin değişik duygular yaşayanlardan biri de Mesut’un babası Mustafa Özil. Baba Özil’in görüşleri ise şöyle: “Umarım her iki takım da sahadan istediğini alarak ayrılır. Ben, babası olarak maçı izlemeye gelen seyircilerden şunu istiyorum: Mesut’u bağırlarına bassınlar. Alman Milli Takımı’nda forma giyse de, inanın Mesut’un Nuri Şahin’den Hamit Altıntop’tan farkı yok. Şartlar Nuri ile Hamit’i Türk Milli Takımı’nda oynamaya sürükledi. Mesut’u da Alman Milli Takımı’nda. Gerek ailemiz, gerekse Mesut hiçbir zaman Alman Milli Takım seçiminden dolayı pişmanlık duymadık. Bugün Alman Meclisi’nde Türk kökenli milletvekilleri var. Parti başkanları var. Üniversitelerde akademisyenler var. Bu, Almanya’ya 50 yıl önce misafir işci olarak gelen bu Türklerin başarısı, Türk insanın başarısıdır. Bununla gurur ve onur duymalıyız. Bunlardan biri de oğlumdur. Ben de her baba gibi oğlumla büyük onur duyuyorum.”