Gündem

'Meşale' yeni sahibinde!

Doğan, “Bundan sonra Milliyet gazetesinin benim dönemimden daha da ileri gideceğine inanıyorum” dedi.

04 Mayıs 2011 03:00

T24 - Doğan Ailesi 32 yıldır taşıdığı Milliyet meşalesini Demirören ile Karacan ailesine törenle devretti. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, “Bundan sonra Milliyet gazetesinin benim dönemimden daha da ileri gideceğine inanıyorum” dedi. Erdoğan Demirören “Eminim ki bu emanet bu tarih üzerine kurulacaktır” derken, Ali Karacan da “Bayrağı devam ettirmek en büyük hedefimiz” diye konuştu.

Doğan Yayın Holding bünyesinde 32 yıldır okurlarıyla buluşan Milliyet, dün yeni bir döneme girdi. Doğan ailesinin Milliyet meşalesini Demirören ile Karacan ailesine devrettiği devir teslim töreninde sevinç ve hüzün bir aradaydı.Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:

MEŞALE EMİN ELLERDE

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan

‘32 yılda çok badireler atlattık’

DOĞAN HOLDİNG ONURSAL BAŞKANI AYDIN DOĞAN: Değerli Milliyet ve Vatan ailesi mensupları, sevgili arkadaşlarım, dostlarım... Hanzade’ye göre 32, bana göre 33 yıldır Milliyet gazetesinin sahipliğini yapıyorum. Milliyet’i aldığım dönem, Türkiye’nin zor bir dönemiydi. Her gün sokaklarda çatışmalar çıkıyor, 20-25 kişi öldürülüyordu. Can ve mal güvenliği kalmamıştı. Bazı işadamları servetlerini yurt dışına çıkarmanın çarelerini arıyordu. Ben Türkiye inancımı o şartlarda dahi korudum. Eski bir okuru olarak Milliyet gazetesine yatırım yapmakta tereddüt etmedim.
Burada kendisini rahmetle anmak istiyorum. Ercüment Bey de bana gazetenin satışında anlayış ve kolaylık gösterdi. Gazeteciliği öğrenmeme yardımcı oldu. Gazetenin künyesinde ismimin yazılması satın almadan bir buçuk yıl sonra oldu. O devirde Babıali’nin tarihi ile ilgili ne kadar kitap varsa bulup okudum.

Milliyet’i aldığım dönemde gazete sahipleri Erol Simavi, Haldun Simavi, Nadir Nadi hep babadan gazeteciydiler. Rahmetli Kemal Ilıcak da esnaf muhabirliğinden geldiğini söylerdi. Demem o ki, o dönemde dışarıdan gazete sahibi olunamayacağına dair bir anlayış vardı. Bütün bu seçkin gazete sahipleri ile rekabetim de dostluklarım da oldu. Ama rekabeti, hep tezgahta, yani gazete satışında yaptık. Aralarında hayatta olanları iyilikle, vefat edenleri rahmetle anıyorum.


Değerli arkadaşlarım,

“Geçtiğimiz 32 yılda çok büyük badireler atlattık. 80’li yıllarda devrin sıkıyönetim komutanlığı rahmetli Metin Toker’in yazısı nedeniyle Milliyet’i süresiz kapattı. Zor bela 14 gün sonra açılmasını sağladık. 90’lı yıllarda Nuruosmaniye’deki binamız mafya tarafından basıldı. Arkadaşlarımız dövüldü, cam çerçeve kırıldı. 95 seçimleri gecesi hepimiz içerideyken gazetemiz kurşunlarla tarandı. Mehmet Ali Birand’ın Öcalan röportajı sebebiyle Milliyet toplatıldı. Banker Kastelli krizi çıktı. Gazetecilerin maaşını nasıl öderimin derdine düştüm. Gazete sahipliğinde en büyük sorumluluğu hep çalışanların hakkını zamanında ödemek olarak gördüm.

Rahmetli Metin Toker’in deyimiyle bizden olmayan bizimkiler- ne derse desin hep başımı dik tuttum. Medyadaki işimi diğer işlerimle hiç karıştırmadım. Hiçbir siyasi iktidardan ayrıcalık, imtiyaz, özel kolaylık beklemedim ve görmedim. Bunun aksi iddialar haksız bir yakıştırmadır.”


Değerli arkadaşlarım,

Yaklaşık iki yıl önce Doğan Yayın Grubu olarak yeniden yapılanma kararına vardık ve bir süreç başlattık.  Bu süreci hepiniz yakından izlediniz.  Bu süreç bizi bugünkü devir törenine getirdi. Bundan sonra Milliyet gazetesinin ve Vatan gazetesinin benim dönemimden daha da ileri gideceğine,  güçlenerek devam edeceğine, daha etkin gazeteler olacağına inancımı da devam ettiriyorum ve devam ettirmek istiyorum. İnşallah da öyle olur, çok büyük başarılar elde ederler.
Ben aldığımda gazetenin meyhane baskısı 10-12 sayfa, şehir baskısı 14 sayfadan ibaretti. Teknolojinin bütün imkanlarını gazeteye getirdik. Baskısı, logosu, sayfa düzeni ile gazeteyi yeniledik. Milliyet Türkiye’yi etkileyen büyük bir kurum haline geldi. Ben Milliyet’in bu güçlü konumunu daha da ileri götüreceğine, başarılarını devam ettireceğine inanıyorum.
Basın tarihimizde önemli bir yeri olan Vatan gazetesi ise, bugünkü yapısı ile kısa bir süre içinde varlığını kabul ettirdi ve basında kendine ayrı bir kişilik ve kulvar oluşturdu. Şimdi bu başarısını daha da güçlendireceğine inanıyorum.

Erdoğan Demirören’i 50 yıldır tanıyorum. Yakın dostum ve arkadaşım. Ayrıca bir dönemde bildiğiniz gibi Milliyet gazetesinin hissedarlığını da yaptı. Sevgili Ali ise Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan’ın torunu. Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan’dan sonra Ercüment Karacan bu gazetenin kimliğinin oturması için büyük gayret sarfetti. Bunu sadece kadirşinaslık olarak değil, takdirle ifade ediyorum.
İçimdeki bu güvene rağmen buradan ayrılmak zor. Dile kolay, 32 yıl geçmiş. Ben bu sektörü yaşayarak öğrendim. Gazetecileri burada tanıdım. Kâğıttan dizgiye, dağıtımdan satışa, reklamdan habere, manşetten köşe yazısına ne varsa hepsinin inceliklerini, dengesini, zorluklarını burada yaşadım.

Gazeteci erbabının sevimliliğini, zorluğunu, kaprisini, büyük egosunu ve müthiş özverisini burada tanıdım.

Hayat boyu beraber olacağım çok değerli gazeteci arkadaşlarım, dostlarım oldu. Bazı arkadaşlarla ister istemez yollarımız ayrıldı. Bütün bunlar hayatın bir parçası. Ama bir tek şey var ki olmaması gerekir. Ahde vefaya saygısızlık. Benimle birlikte iken bizim üzerimize toz kondurmayan, komşu dükkâna gidince üstümüze leke bulaştırmamalı.

Şuna kesinlikle inanıyorum ki, adam gibi yapılırsa gazetecilik dünyanın en şerefli mesleklerinden biri. Bunun kıymetinin bilinmesi, üstüne titrenmesi lazım.

Milliyet ve Vatan aileleri olarak ister uzun ister kısa olsun bir hayatı birlikte yaşadık. Beraber sevindik. Beraber üzüldük. Kimilerini üzdük, kimilerini darılttık. Ama bilerek ve isteyerek kimseye haksızlık yapmadık. Derdimiz kişilerle değil konularla oldu. Demokrasi çıtamızın yükselmesi. Ülkemizin gelişmesi yolunda fikir ürettik. Halkımızı aydınlattık. Kimseye baskı yapmadık, baskılara karşı direndik.

Biraz sonra bu kapıdan çıkıp, artık sade bir Milliyet ve Vatan okuru olarak kalmadan önce hepinizle helalleşmek istiyorum. Burada olan ve olmayan Milliyet ve Vatan’ın tüm çalışanlarına emekleri ve dostlukları için teşekkür ediyorum. Ben hepinize hakkımı helal ediyorum. Dilerim ki sizler de bana helallik verirsiniz.

Sağ olun, var olun.

Hoşça kalın sevgili arkadaşlarım.


Hanzade Doğan Boyner

‘Artık okurluğa terfi ediyorum’

DOĞAN GAZETECİLİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI HANZADE DOĞAN BOYNER: Bugün hem Doğan ailesinin hem biz Milliyet ve Vatan çalışanlarının hem de Demirören ve Karacan ailelerinin hayatı için çok önemli bir gün. 1950 yılında yayın hayatına başlayıp bugün hala Türk basınına damgasını vuran sadece 2 marka vardır; Milliyet ve Hürriyet. Bu iki marka da Doğan Grubu’nun idaresinde bu başarıları elde ettiler. Biz bundan 32 yıl önce ilkeleri olan bir gazeteyi devraldık. Ona modern işletmeciliğin, modern teknolojilerin, çağdaş gazeteciliğin en yüksek performans ölçülerini ekledik. Milliyet güvenilir bir gazeteydi. Biz onu daha da güvenilir bir gazete haline getirdik. Bu sayede birçok gazete markası yok olurken Milliyet güçlenerek 61 yılı geride bıraktı. Bu başarının arkasında Aydın Bey’in bize ilke olarak benimsettiği şu önemli prensipler yatıyor: Ekonomik bağımsızlığı olmayan gazetenin editoryal bağımsızlığı da olmaz. Yayıncının hayatı beyaz bir sayfa kadar tertemiz olmak zorundadır. Teknolojide geri kalan rekabette de geri kalmaya mahkumdur. Ve en önemlisi de en büyük güç haklılıktır. İşte bu prensipleri benimseyerek 32 yıldır sizlerle kol kola yürüyerek ülkemiz için çok önemli bir değer yarattık. Bugün sadece Milliyet ve Vatan gibi çok güçlü iki basın markasını devretmiyoruz, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük iki internet haber sitesinden birini devrediyoruz. Milliyet sadece 200 bin kişi tarafından takip edilmiyor, haberleri her gün 2 milyondan fazla kişiye ulaşıyor. 32 yıldan sonra ayrılmak kolay değil. Ama bilin ki, Milliyet ve Vatan’daki bir şapkamı bırakırken Milliyet ve Vatan’ın okurluğuna terfi ediyorum.

‘Gazeteyi büyütmek için ortak olduk’
DK GAZETECİLİK ORTAĞI VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDOĞAN DEMİRÖREN:
Eminim ki bu emanet, bu tarih üzerine kurulacaktır. Değişimlerin kaçınılmaz olduğu bir dünyada kalıcılık ve süreklilik sadece kurumlara mahsustur. 1964 yılından beri ben sektörün yabancı bir insanı değilim. Bu yıllar zarfında Aydın Bey de gayet iyi bilir. Bütün gazete patronlarının yakın arkadaşı, en problemli günlerinde onların yanında olmuş bir kişiyim. Belki gazetecilik basın kartım yoktur. Ama çok uzun bir tecrübem olduğunu hepinize söylemek isterim. Kurumlarımızı medya sektöründe daha güzel ve ileri bir noktaya götürüp getirebilmek en büyük amacımızdır. Biz gazetelerle büyümekteyiz. Gazeteyi büyütmek için bir ortaklık kurduk. Orada çok rahatız çünkü geçmişimiz bizim ticaretle gelmiş. Bugüne kadar buna devam ettiğimiz için bundan sonra biz gazeteleri nasıl büyüteceğimizi Ali kardeşimle (Karacan) beraber hep düşüneceğiz. Bu süreç zarfında bütün bu devir teslim esnasında ailenin fertleri ve holding çalışanlarıyla bizim holdingin çalışanlarının gösterdiği gayret için ve siz senelerini buraya vermiş tüm gazeteci dostlarıma teşekkür ediyorum. Bu birleşme hepimize ve Türk milletine, Türk basınına hayırlı olmasını dilerim.



Ali Karacan

‘Bugün sevgilime kavuşmuş gibiyim’
DK HOLDİNG ORTAĞI, YÖNETİM KURULU ÜYESİ ALİ KARACAN: Şu anda karşınızda 32 yıllık rüyası gerçekleşmiş bir insan görüyorsunuz. Raslantı veya ilahi şans diyebilirsiniz ama dedemin kurduğu Milliyet’in 61. yaş gününde bu konuşmayı yapıyorum. Bugün sevgilime kavuşmuş gibiyim. Bana bu mutluluğu tattırdığı için özellikle birkaç kişiye teşekkür etmek istiyorum. Öncelikle Aydın Bey’e; Babam bu gazeteyi iyi ki size satmış. Milliyet’i büyüttünüz ve çizgisini hep korudunuz. Dedemin meşhur lafı, ‘Babıali sermaye mezarlığıdır’ lafının tersini ispat ettiniz. Tüm ezberleri bozup bayrağı tekrar bize verdiniz. Sizin adınız bundan böyle Ali Naci Karacan, Ercüment Karacan ve Abdi İpekçi’yle birlikte anılacaktır. İkinci teşekkür Hanzade Doğan Boyner‘e. Babasından sonra devraldığı Milliyet’i yayın çizgisinden ve kalitesinden hiçbir ödün vermeden başarıyla devam ettirdi. Aynı zamanda bugün konusunda başa güreşen “milliyet.com.tr”yi kurdu ve büyük başarı sağladı. Üçüncü teşekkür Demirören ailesine. Bir gün aniden karşılarına gelen teklifi, tamamen güven duygusuyla kabullenmesi ve bana inandığı için yola koyulmasından dolayı teşekkür ediyorum. Erdoğan Bey, medyanın yabancısı değil. 60’larda Erol Bey’le (Simavi) Hür Dağıtım’ı kurmuş, Milliyet’in yüzde 25 ortağı olmuş, şu anda bıraktığı yerden devam ediyor. Aydın Bey’in Ercüment Karacan’dan alıp yükselttiği bayrağı aynı şekilde devam ettirmek en büyük hedefimizdir. El ele verip bu işi başaracağız. Tanrı yardımcımız olsun.