HÜLYA KARABAĞLI / Ankara
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nda dinlenen 28 Şubat’ın sembol ismi Merve Kavakçı, “TBMM’nin gasp edilen haklarımın iadesi ile alakalı Meclis Kararı çıkartmasını talep ediyorum” dedi. Kavakçı, 13 yıl sonra geldiği TBMM'de Susurluk benzeri bir komisyonun ‘Kavakçı olayını araştırma komisyonu’ olarak kurulmasını talep etti. Kavakçı, “MİT-MOSSAD-CIA arasındaki sözlü ve yazılı kayıtlar, kozmik oda gibi bir çok kilit kurumlardaki kalıtlarını açıklanması talebinde bulundu. Dava arkadaşlarına da sitemde bulunan Kavakçı, “Ben bu yola yalnız çıkmadım. Partimin kararı ile aday oldum. Ancak kısa zamanda da bu yola yalnız devam edeceğimi anladım” dedi. Kavakçı, “Başörtülü kadınlar olarak bizim 28 Şubat'ımız hâlâ devam ediyor. Benim için etkileri kökleşerek devam ediyor" dedi.
TBMM’ye elele eşiyle birlikte toplantıdan 20 dakika önce gelen Merve Kavakçı ilgi odağı oldu. Bir süre eşiyle birlikte ağırlandı. 14.30’da, komisyonun toplantı salonuna girdi. Kalabalık bir medya ordusu Kavakçı’yı izledi.
Hemen hemen her konuya değinen Kavakçı’nın komisyondaki sözleri şöyle.
'Kavakçı olayı hukuki ve ahlaki açıdan bir ayıptır'
"28 Şubat Post-Modern Darbe”nin, “Kavakçı Olayı” olarak tanımlanan bölümünde iki büyük sorunu vardır. Bunların biri hukuki diğeri ahlakidir. Bu olanları tam olarak karşılayacak bir kavrama ulaşamadığım için bunların ikisini de birer “ayıp” olarak isimlendiriyorum. Hukuki ayıp seçilmiş bir milletvekilinin ant içerek görev yapmasının, -bir dizi zorlama ve istisnai uygulamayı gündeme sokarak, adeta bir nefret suçunu legalize etmek gayesine odaklanarak,- engellenmesiyle alakalıdır. Ahlaki ayıp ise Millet Meclisi kürsüsünün yemin günü işgal edildiği andan başlayarak bugüne dek bana reva görülen ‘de facto’ uygulamalardır.
'Silahlı kuvvetler gölgesinde silahsız DSP güçleri'
Öncelikle, hukuki anlamda şahsımla ve beni seçen İstanbul halkı ile ilgili bu ayıbın giderilmesini talep ediyorum. 2 Mayıs 1999 tarihinde TBMM’de yaşanan olaylar sonucunda sadece benim görev yapmam engellenmedi, aynı zamanda bana oy vermiş olan seçmenin temsil hakkı da gasp edildi. O gün genel kurulda yaşananlar adı konmamış bir darbedir. Silahlı Kuvvetler gölgesinde silahsız DSP güçlerinin TBMM çatısı altında taşeronluğunu üstlendiği bir darbedir.
'Darbecilerin güdümündeki devlet beni ve ailemi hedef gösterdi'
2 Mayıs 1999 günü Milli irade kısmen yok sayılmıştır. Seçme ve seçilme hakkı yok sayılmıştır. Din ve ifade hürriyeti engellenmiştir. Kadınlarının üçte ikisinin başlarının örtülü olduğu bir ülkede temsil merkezinde kadın ayrımcılığı yapılmıştır. Meclis'in itibarı zedelenmiştir. Bu ayıp Meclisimizin üzerinde kalmıştır. Meclis bu ayıbı ortadan kaldırmalı ve vatandaşımızın gözünde yara alan itibarını onarmalıdır.
'Başörtülü kadınlar için 28 Şubat devam ediyor'
Darbecilerin güdümündeki devlet beni ve ailemi hedef gösterdi. Bana ve benim yanımda durma cesareti gösteren Nazlı Ilıcak gibi kişilere haddini bildirmeye yeltendi. Şahsiyetimi, milletimizin nezdindeki itibarımı zedelemek için uğraş verdi.
Başörtülü kadınlar olarak bizim 28 Şubat'ımız hâlâ devam ediyor. Dönemin iktidarı yok oldu. O gün benimle aynı sıraları paylaşan siyaset arkadaşlarım iktidar oldu. Bizlerin 28 Şubat'ı hâlâ devam ediyor. Benim için etkileri kökleşerek devam ediyor.
'Yola yalnız çıkmadım ama yalnız devam ettim'
Ben bu yola yalnız çıkmadım. Partimin kararı ile aday oldum. Ancak kısa zamanda da bu yola yalnız devam edeceğimi anladım. Bugüne kadar olan mücadelemi, maddi ve manevi anlamda ailemin desteği ile kendi başıma sürdürdüm. Şimdi burada, hem şahsım adına hem de temsil hakkından mahrum bırakılan seçmenim adına bulunuyorum.
'Gasp edilen haklarımı Meclis versin'
Bu çerçevede komisyonun yapacağı çalışmalardan çıkacak sonucun Kavakçı Olayının çözümüne katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Bu bağlamda, TBMM’nin gasp edilen haklarımın iadesi ile alakalı Meclis Kararı çıkartmasını talep ediyorum.
Birazdan ifade edeceğim gibi Mecliste Kavakçı olayı çerçevesinde yapılan usulsüzlüklerin, belge tahrifatlarının, güçler ayrımı ihlalinin ortaya çıkartılması, bu tür olayların bir daha tekrarlanmaması için, Susurluk Komisyonu-benzeri bir komisyonun “Kavakçı Olayını Araştırma Komisyonu” olarak kurulmasını talep ediyorum.
'MİT_Mossad ve CIA kayıtları açıklanmalı'
Dönemin Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dış İşleri Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı arasındaki yazışmalar, sözlü görüşmeler, dönemin Cumhurbaşkanlığındaki gizli yazılar, telefon kayıtları, Genel Kurmay Başkanlığı'nın Kozmik Odası'nda konu ile ilgili dokümanlar, dönemin MGK kayıtları, dönemin devletlerarası yazışma ve görüşmeleri (Türkiye-ABD), İlgili telefon kayıtları, İlgili istihbarat kayıtları (MİT-MOSSAD-CIA) arasındaki sözlü ve yazılı kayıtlar, dönemin YSK kayıtları, Orhan Güngen-Uğur Dündar ve ekibi arasındaki telefon görüşmesi kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum."