Erdoğan Sağlam
Merkez Bankası piyasalara yine sürpriz yapıp, 2 puanlık faiz indirimine gitti. Enflasyon yüzde 20 iken Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 16’ya çekilmiş oldu. Bu kararın ardından kurlar sert tepki verdi ve dolar kuru 9.48 TL’ye kadar çıkıp geri döndü. Piyasa için kurlardaki bu tepki sürpriz olmadı. Karardan sonra herkesin yanıt aradığı soru şu: "Bu sonuç bilindiği halde neden Merkez Bankası 2 puanlık daha indirim yaptı?"
"Önden yüklemeli" faiz indirimi niye yapıldı?
Merkez Bankası’nın faiz açıklamasında yıl sonuna kadar indirim için "sınırlı bir alan kaldığı" da belirtiliyor. Bu da Merkez Bankası’nın parça parça indirim yapmak yerine, önden yüklemeli bir indirim yaptığını gösteriyor. Kısacası, 3 puanlık bir indirimin planlandığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunu istediği, o nedenle kalan 2 puanlık kısmının toptan yapıldığı anlaşılıyor.
Eylül ayındaki 1 puanlık indirimden sonra, mevduat faiz oranları 1 puan civarında gerilemiş ancak kredi faiz oranlarında 0.2-0.3 puanlık düşüşler yaşanmıştı. Kredi faiz oranlarında önemli bir düşüş yaşanması için politika faizinde çok daha yüksek oranlı indirimler yapılması gerektiği de bankacılar tarafından dile getirilmişti.
Asıl hedef kredi faiz oranlarını düşürmek
İşte 2 puanlık yüksek oranlı indirimin altında yatan asıl nedenin, "kredi faiz oranlarında ciddi düşüşler sağlamak" olduğu belirtiliyor. Kararı tartıştığım bankacılar, 3 puanlık indirimle birlikte aynı oranda mevduat faiz indirimi olacağını, kredi faiz oranlarında da artık 3 puan civarında düşüş yaşanacağını söylediler. Buradan yola çıkarak bankacıların tahmini 2 puanlık faiz indiriminin asıl amacının kredi faiz oranlarında indirim olduğu yönünde.
Peki, hangi kredilerin faiz oranları düşürülmek isteniyor?
Merkez Bankası daha önce "makro ihtiyati tedbirler" adını verdiği kararlarla tüketim mallarına ilişkin kredilerde vadeleri düşürmüş, bu alanlara kredi verilmesini frenlemişti. Örneğin otomobil ve beyaz eşya kredileri bu kararlardan sonra durakladı. İşte bu nedenle bankacılar, iktidarın yine konut kredilerindeki faiz oranlarını düşürmeyi amaçladığını söylüyor.
Müteahhitlerin elinde kalan konutlar için
Peki, bankalar yeniden konut kredi furyasına girerler mi?
Konuştuğum bankacılar, müteahhitlik sektöründen elde kalan konutlar nedeniyle kredi faiz oranlarında bir süredir düşüş talebi geldiğini hatırlatıyor. Özel bankaların konut kredileri faiz oranlarında indirim yapabileceğini kaydeden bankacılar, ancak asıl hedeflenenin "kamu bankalarına yeniden ucuz konut kredisi verdirmek olduğu" görüşünde. Kısacası, 2 puanlık faiz indiriminin asıl amacının kamu bankaları kanalıyla ucuz kredi furyasını yeniden başlatmak olduğu tahmin ediliyor.
Kamu bankalarının buna gücü var mı?
Berat Albayrak’ın Bakanlığı döneminde kamu bankalarına maliyetlerinin altında ucuz otomobil ve konut kredileri verdirilmiş, pandemi döneminde büyümenin artıda çıkması sağlanmıştı. Ancak bu nedenle kamu bankalarının mali açıdan zor duruma girdiklerini biliyoruz. Kamu bankaları geçen yıl sübvansiyonlu verdikleri bu krediler nedeniyle bu yıl kar yazamadılar. İlk 6 aylık bilançolarında sürekli zarar gözüktü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), "daha önce ayrılan karşılıkların çözülüp bilançolara eklenmesine imkan veren karar" aldığı için, kamu bankalarının asıl zararları olduğundan düşük göründü. Bu nedenle kamu bankalarının bu yıl sermaye artırmak zorunda kalacakları konuşulmaya başlanmıştı.
Konut kredileri yüzde 1’in altına düşebilir
Kamu bankalarının maddi durumu, geçen yıl zararına verdikleri krediler nedeniyle uygun olmayınca, bu kez kredi faiz oranlarının zorla indirilmesine çalışıldığı anlaşılıyor. Bu arada bankacılar, krediler için gerekli likiditeyi sağlamak için kamu bankalarına Hazine ve Merkez Bankası’ndan önümüzdeki dönem likidite desteği verileceğini de tahmin ediyorlar.
Önümüzdeki günlerde kamu bankaları aylık yüzde 1’in altında, hatta yüzde 0.9’un altında konut kredileri vereceklerini ilan ederlerse şaşırmamak gerekiyor.
Faturayı bütün toplum ödeyecek
Faiz indirimleriyle birlikte kurların hızlanacağı zaten biliniyordu. Bilinen başka bir şey de başta enerji olmak üzere, kurlar yükseldikçe zamların kaçınılmaz olduğu. Örneğin dünya petrol fiyatları bu seviyede kalsa bile TL değer kaybettikçe içeride sürekli zam yapılmak zorunda kalınacak. Aynı şey doğalgaz ve elektrik fiyatları için de söz konusu. Enerji girdilerine yapılan zamlar da ekonominin tüm kesimlerine yansıyacak, hem kur artışı hem zamlar enflasyonun iyice artmasına neden olacak. Artan enflasyon da özellikle dar ve sabit gelirli kesimin yoksulluğunu iyice artıracak.
Umarız bu tahminler tutmaz; siyasi iktidar kamu bankalarına yeniden zararına, ucuz konut kredileri verdirmeye kalkışmaz. Eğer bu yola gidilirse, Merkez Bankası’nın 2 puanlık faiz indirimiyle, halkın yoksulluğunun artması pahasına müteahhitlere yeni bir kaynak transferi kararı alınmış demektir.