Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa'nın sırtını artık tamamen Donald Trump'ın başkanı olduğu ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma sürecini başlatan İngiltere'ye dayamayı bırakması gerektiğini söyledi.
Merkel, bu iki ülkenin yanı sıra Rusya ile de dostane ilişkilere sahip olmayı istediklerini ancak Avrupa'nın "artık kendi kaderini belirlemek için kendisinin savaşması" gerektiğini ifade etti.
Münih'te düzenlediği seçim mitinginde konuşan Merkel, "Başkalarına bel bağladığımız günler sona erdi. Son birkaç gün içerisinde bu dönemin artık bittiğini bizzat gözlerime gördüm" diye konuştu.
Merkel, bundan sonrasında Almanya için önceliğin Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile kurulacak ilişkiler olacağını belirterek, "Biz, Avrupalıların kendi kaderimizi elimize almamız gerekiyor" dedi.
Trump, geçen hafta içerisinde seçilmesinden bu yana NATO liderler toplantısına katılmak üzere ilk kez Avrupa gelmişti. NATO liderlerinin görüşmesinin ardından da İtalya'da G7 toplantısı yapılmıştı.
Almanya Başbakanı, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, G7 zirvesi sırasında yapılan iklim değişikliği görüşmelerinden "hiç memnun kalmadığını" söylemişti.
Almanya'nın yanı sıra İngiltere, Kanada, Fransa, İtalya ve Japonya, iklim değişikliği konusunda 2015 yılında imzalanan Paris anlaşmasına yönelik taahhütlerini yinelerken, Trump bu anlaşmayla ilgili nihai kararı önümüzdeki günlerde alacağını söylemişti.
Trump, seçim kampanyası döneminde, Paris anlaşmasından ayrılmayı vaat etmiş ve iklim değişikliğinde insan faktörünün rol oynamadığını öne sürmüştü.
BBC'nin Avrupa Editörü Katya Adler, Merkel'in ABD ve İngiltere'ye yönelik sözlerinin bu ülkelere gönderilmiş bir mesaj olmaktan çok, seçimin yaklaşması nedeniyle seçmenler üzerinde etki yaratmayı hedefleyen bir söylem olduğu yorumunu yapıyor.
Yapılan kamuoyu yoklamaları, Eylül ayındaki seçimlerden Merkel'in dördüncü kez zaferle çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Merkel; biranın, pretzelin ya da bandonun etkisinden midir bilinmez, Münih'te yaptığı konuşmada alışılmadık düzeyde heyecanlı ve açık sözlüydü.
Trump'ın ABD'si ve AB'den çıkan İngiltere ile ne olursa olsun iyi ilişkilerin korunması gerektiği ancak artık bu ülkelere bel bağlayamayacakları mesajını verdi.
Avrupalıların kendi kaderlerini kendileri belirlemesi gerektiği yönündeki sözleri ise büyük alkış topladı.
Merkel'in şu aralar öz güveni oldukça yerinde. Fransa'da kendisi gibi serbest ticaretten ve Avrupa değerlerinden yana olan yeni bir cumhurbaşkanı; Avrupa'da ise AB'nin Fransa-Almanya lokomotifinin yeniden harekete geçtiği iyimserliği var.
Seçimlere dört ay gibi bir süre kala, iç politikada Merkel'in durumu da hiç olmadığı kadar güçlü görünüyor.
Merkez soldaki rakibi Martin Schulz'un adaylığının yarattığı ilk heyecan dalgası geçmiş durumda.
Ve Pazar günü bira çadırında yaptığı bu konuşmayla Bavyera eyaletindeki kardeş muhafazakar parti CSU ile aralarındaki buzları da eriterek gücüne güç katmış gibi duruyor.
İngiltere'nin AB'den çıkışından ya da Trump'ın seçilmesinden hiç hazzetmemiş olabilir.
Ancak Merkel, AB'ye sahip çıkmanın Eylül ayında bir dönem daha seçilme şansını artıracağının da gayet farkında.