Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan, Gülen cemaatini eleştirerek, “Tayyip Erdoğan'ın ölmesi için beddua ettirecek kadar ürkütücü bir savaş yürüten Gülen hareketinin yöneticileri herhalde bundan sonra Erdoğan'ın kendilerine yeni imkân kapıları açmasını beklemeyeceklerdir. İşte tam da bu yüzden Gülen hareketi adeta infilak ediyor, intihar ediyor. Zira dünyada hiçbir siyasi iktidar, hiçbir devlet kendisini yok etmek üzere savaş açanlara gül vermez” dedi.
Dershane tartışmaları ve 17 Aralık operasyonuyla gün yüzüne çıkan AKP Gülen cemaati kavgası sürerken, hükümete yakınlığıyla bilinen Mehmet Ocaktan, cemaatin intihar ettiğini yazdı.
Mehmet Ocaktan’ın, Akşam gazetesinin bugünkü (11 Mart 2014) nüshasında yayımlanan, “Bir cemaatin gönüllü intiharı” başlıklı yazısı şöyle:
‘Bir cemaatin gönüllü intiharı’
Bu ne dramatik bir haldir ki, yıllardır eğitimden sosyal hayata kadar pek çok alanda faydalı hizmetler yapan Gülen cemaati bile bile intihar ediyor.
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki, yıllarca kendisine gönlünü açan, bedeli hiçbir maddi değerle ölçülemeyecek destekler sunan vefakâr ve cefakâr insanları bile bile ateşe atmaktan çekinmeyecek kadar gözünü karartmış haldeler.
Bu nasıl bir zihinsel felç halidir ki, yıllardır kendisini bütün dünyaya bir "gönül hareketi" olarak takdim eden bu cemaat, devlette elde ettiği orantısız gücü kullanarak kendi dışındaki bütün dindar kesimlere, cemaatlere, vakıflara, hayırsever işadamlarına seçilmiş siyasi iktidara ve de devlete adeta savaş ilan edebilmektedir.
Doğrusu bu anormal tablonun kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir izahı olamaz. Düşünebiliyor musunuz, bu AK Parti iktidarı Gülen cemaatinin gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışındaki eğitim faaliyetlerinin önünü sonuna kadar açmış bir iktidardır. Türkiye'nin neredeyse bütün büyükşehirlerinin en önemli merkezlerinde cemaate üniversite arazileri tahsis etmiş, bir dediklerini iki etmemiştir.
Şimdi öğreniyoruz ki, meğer AK Parti iktidarı aslında devletin bütün kurumlarını da cemaate adeta teslim etmiş.
Peki sonuç?.. İşte orası vahim… Devlet katında hiçbir cemaatin, grubun mazhar olmadığı imkânlar elde eden Gülen cemaati, bu mazhariyetin karşılığında şimdi AK Parti iktidarını ve Tayyip Erdoğan'ı yok etmek için akıllara ziyan bir savaş yürütüyor.
Öyle bir savaş ki hiçbir ahlak ve imanla izah edilemeyecek kadar kirli ve yüz kızartıcı…
Tayyip Erdoğan'ın ölmesi için beddua ettirecek kadar ürkütücü bir savaş yürüten Gülen hareketinin yöneticileri herhalde bundan sonra Erdoğan'ın kendilerine yeni imkân kapıları açmasını beklemeyeceklerdir.
İşte tam da bu yüzden Gülen hareketi adeta infilak ediyor, intihar ediyor. Zira dünyada hiçbir siyasi iktidar, hiçbir devlet kendisini yok etmek üzere savaş açanlara gül vermez.
Peki bundan sonra ne olacak?
Bir kere siyasi iktidar millete olan taahhüdünün bir gereği olarak, tamamen yasal ve anayasal düzlemde, devletin içine sızan 'paralel yapıları' temizlemek zorundadır. Nitekim Başbakan Erdoğan atv-ahaber ortak yayınında yaptığı değerlendirmede, "Son çeteyi çökertinceye kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz" diyerek çok net bir tavır ortaya koydu. İşin bundan sonraki boyutu tamamen yasal süreçlere havale…
Cemaat açısından en tehlikeli süreç şimdi başlıyor. Çünkü millet hafızasında Gülen cemaati artık bir iyilik hareketi değil, seçilmiş siyasi iktidarı yıkmak için oyunlar kuran, devletin altını oyan, şantaj-montaj kasetleri hazırlayan, insanların özel hayatına müdahale eden bir hareket olarak algılanmaya başlamıştır.
Dahası devlet hafızası bundan sonra kendisini korumak için hem cemaate şüpheyle bakacak hem de yeni korunma refleksleri geliştirecektir. Düşünün ki 2012-2013 yıllarında paralel yapı 1 milyonun üzerinde insanı dinlemiş. Bunun içinde gazeteciler var, işadamları var, vakıflar, sivil toplum kuruluşları, cemaatler, siyasi partiler, bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı var.
Doğrusu sadece bu dinleme skandalı bile bu ülkede yaşayan herkesin tüylerini diken diken edecek boyutta bir rezalettir. Maalesef cemaatin tepesindekilerin bütün bu skandalları ölümüne savunması, cemaati toptan bir paralel şüpheli haline getirmektedir ki, bu gerçekten büyük bir haksızlık… Herhalde bir cemaat kendisine gönül verenlere bundan daha büyük bir kötülük edemezdi.