Gündem

Mehmet Barlas: Fethullah Gülen sapı silik, Erdoğan'ı yedirmeyeceğiz!

Mehmet Barlas: "28 Şubat'taki soygunların hesabı sorulacak" denilince tüyleri diken diken olanların, yolsuzluk dosyalarına sarılıp Erdoğan'ı hedef aldığını görmemek için görme özürlü olmak gerekir

24 Aralık 2013 15:41

Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, yolsuzluk operasyonuna ilişkin Fethullah Gülen'in AKP hükümetine yönelik sert çıkışlarına ve bedduasına değinerek, Gülen için üstü kapalı bir şekilde "sapı silik" tabirini kullandı. Barlas, "Ne güzel değil mi? Tribünde oturup "Bu defa da Erdoğan'ı yiyebilecekler mi" diye seyredeceksiniz. Hatta okyanus ötesinden beddualar da göndereceksiniz yurdunuza... Körüklenen ekonomik ve siyasi krizlerle ruhunuz serinleyecek. Bunlara Kemal Tahir "Sapı- silikler" derdi. Kısacası bu defa Tayyip Erdoğan'ı yedirmeyeceğiz..." dedi.

Barlas, yolsuzluk operasyonunda Başbakan Erdoğan'ın tutumunu eleştirenler için ise, "Son 28 Şubat darbesindeki soygunların hesabı sorulacak" denilince tüyleri diken diken olanların, şimdi de yolsuzluk dosyalarına sarılıp Erdoğan'ı hedef aldığını görmemek için görme özürlü olmak gerekir" ifadelerini kullandı.

Mehmet Barlas'ın Sabah gazetesinde "Oynanan oyunu tribünden izlemek mümkün mü?" başlığıyla yayımlanan (24 Aralık 2013) yazısı şöyle:

Olup bitenleri ilk defa yaşamış olmayı çok isterdim.
Belleği sıfırlanmış, yurttaki gelişmeleri bir futbol maçı izlermişçesine tribünden seyreden ve her pası "Ben olsam o golü atardım" diye değerlendiren vatandaş olmak ne kadar rahatlatıcı bir konumdur...
Ama eğer aynı oyunun defalarca sahneye konulduğunu yaşayarak görmüşseniz ve ülkelerine hizmet etmek için kendilerini paralayanların ne tür komplolara hedef olduğuna tanık olmuşsanız, bu son komploda artık yüreğinizin yandığını hissedersiniz.
Adnan Menderes'in çektikleri çok geride kaldı.

Süleyman Demirel 1965 seçimlerini kazanıp Başbakan olduğunda hemen "Morrison Süleyman" denilerek başlatılmadı mı süreç? Daha ötesi var mı yani? İki defa askeri darbeyle devrilmedi mi? Bu yüzden sonunda "Bari ben de artık halka değil, onlara dayanayım" demedi mi?
Turgut Özal'a reva görülenleri ise yakından yaşadım.

Onu yalnız bırakmadım

Özal'la her konuda aynı çizgide değildim... Örneğin yasaklı siyasetçilere affı öngören referandumda "Hayır"ı desteklediği için çok ağır eleştirdim de onu... Bu gibi görüş ayrılıkları yüzünden selamı sabahı kestiğimiz dönemler de oldu.
Ama o Türkiye'ye çağ atlatan reformlarını yaparken, bunları hep destekledim. Bu desteğim yüzünden nice saldırılara da hedef oldum. Özal'ı öldükten sonra övgüleriyle yüceltenlerin, onun sağlığında neleri tezgâhladığını çok iyi biliyorum.

Şimdi Erdoğan hedefte

Benim içim rahat... Onu bu tezgâhların karşısında hiç yalnız bırakmadım çünkü...
Şimdi Tayyip Erdoğan var hedefte.
Erdoğan'la da her konuda aynı çizgide değilim. Ama Özal gibi Erdoğan'ın da ülkesine hizmet için kendini paraladığını görmezden gelmem mümkün değil.
Partisi kapatılmak istendi, onu devirmeyi hedef alan cuntalar kuruldu, muhtıralar verildi... Önce "Şeriatı getirmek istiyor" dediler, şimdi de "Din kardeşlerine ihanet ediyor" diyorlar... Barış açılımını başlattı, bir yandan bu açılımı sabote etmek için her türlü eylem sahnelendi, bir yandan da "Ülkeyi bölecek" diyerek eleştirildi.

Erdoğan gerekeni yapacaktır

Ekonomi gelişir ve büyürken "Nasıl olsa kriz gelir" beklentisi içine girdiler onlar. Daha demokrat, daha özgür ve daha adaletli bir Türkiye için yapılan Anayasa referandumuna, kendilerini "Demokrat" olarak sunanlar hayır dediler. Gezi eylemlerinin bir sokak kalkışmasına dönmesine destek verdiler.

Tabii ki ben de, ona oy veren kitleler de, yolsuzluk ve kokuşmuşluk varsa üzerine gidilmesini istiyorum... Ve biliyorum ki bu konuda en radikal adımları Erdoğan atacaktır.

Erdoğan'ı yedirmeyeceğiz

Ama şunu da çok iyi biliyorum.
Aynı oyunu sürekli tezgâhlayanların dertleri daha temiz bir Türkiye değil... "Son 28 Şubat darbesindeki soygunların hesabı sorulacak" denilince tüyleri diken diken olanların, şimdi de yolsuzluk dosyalarına sarılıp Erdoğan'ı hedef aldığını görmemek için görme özürlü olmak gerekir.
Ne güzel değil mi? Tribünde oturup "Bu defa da Erdoğan'ı yiyebilecekler mi" diye seyredeceksiniz. Hatta okyanus ötesinden beddualar da göndereceksiniz yurdunuza... Körüklenen ekonomik ve siyasi krizlerle ruhunuz serinleyecek.
Bunlara Kemal Tahir "Sapı- silikler" derdi. Kısacası bu defa Tayyip Erdoğan'ı yedirmeyeceğiz...