Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, adı geçen darbe planı için "Cunta iki farklı darbe planını daha 2003-2004 arasında hayata geçirmeye çalıştı. Bunlardan biri Alabanda adını taşıyordu. Diğerinin ismi ise kamuoyuna hiç yansımadı. İsmini bilmediğimiz bu darbe planının içeriği ise diğerlerinden çok farklıydı" dedi.
Mehmet Baransu'nun Taraf gazetesinde "Uyarı darbe girişimlerini durdurmadı" başlığıyla yayımlanan (5 Ağustos 2012) yazısı şöyle:
Uyarı darbe girişimlerini durdurmadı
Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök, Silivri’deki mahkemede tanık olarak dinlendi. Özkök konuştukça, 2003-2005 arasında Türkiye’nin hangi süreçleri atlattığı da ortaya çıkmaya başladı.
Aslında Özkök’ün anlattıkları bizler için bilindikti ama bazıları için bu tanıklık yeni kutuları açtı. Özkök’ün en dikkat çeken sözleri Balyoz darbe planıyla ilgiliydi. Seminer adı altında yapılan toplantıda amaç biraz aşılmış, siyasi kişiler ve siyasi olaylar gerçekmiş gibi oynanmıştı. Özkök, konuyla ilgili dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a emir vermiş ve planı da incelettiğini mahkemede söylemişti.
Bu bilgi önemliydi çünkü darbe planının ilk kez hangi tarihte bilindiği ortaya çıkıyordu. Özkök, mart 2003’te cuntacıların yaptıklarından haberdar olmuş ve astlarını uyarmıştı. Buna rağmen astların darbe toplantılarından vazgeçmediği yine Özkök’ün cümleleriyle anlaşılıyordu. 3 Aralık 2003’teki komutanlar toplantısında Aytaç Yalman tarafından hükümete “muhtıra verilmesi” harekat tarzı olarak ifade edilmişti. Bugüne kadar reddedilen muhtıra bilgisini Özkök doğruluyordu. Ayrıca Özden Örnek’in o toplantıyla ilgili aldığı günlüklerindeki notları da Özkök doğruladı. “Benzer şeyler konuşuldu” dedi.
İkinci kez haberdar oldu
Bu cuntacıların yaptığı planlardan Özkök’ün ikinci kez haberdar olduğunu gösteriyordu. Astlar bir kez daha uyarılmasına rağmen planlar devam etmişti. Sarıkız, Ayışığı ve Yakamoz darbe planları hayata geçirilmeye çalışılmıştı. Cunta yine kendini ele vermiş, Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarının bir görseli Özkök’e ulaşmıştı. Özkök mahkemede bunlardan ilk kez CD sayesinde haberdar olduğunu da belirtti. Tanık olarak dinlendiği duruşmada “Ayışığı ve Yakamoz belgeleri bana geldiğinde Şener Eruygur’a bunları bildiğimi söyledim. Genelkurmay Karargahı’nda Eruygur’u bu belgeler ışığında uyardım” dedi. Eruygur uyarılmasına rağmen yönetime el koyma hevesinden vazgeçilmemiş, Sarıkız’ın yanı sıra Eldiven planını hayata konmuştu. Bunlar bugüne kadar bilinen planlardı. Cunta iki farklı darbe planını daha 2003-2004 arasında hayata geçirmeye çalıştı.
Bunlardan biri Alabanda adını taşıyordu. Diğerinin ismi ise kamuoyuna hiç yansımadı. İsmini bilmediğimiz bu darbe planının içeriği ise diğerlerinden çok farklıydı. İlk kez bu satırlarla kamuoyuna yansıyacak plana göre, sivil kıyafetli askerler meclise girecek, gruplarda ve mecliste sıralarda oturacak alınacak emrin ardından silahlar ortaya çıkarılacak, Meclis’e el konulacak, fesih edilecek ve siyasiler tutuklanacaktı. Genelkurmay’dan yola çıkan bir birlik de Meclis’in dış güvenliğini sağlayacaktı.
Çok önceden biliniyormuş
Bu plandan da haberdar olunacak ve konu acilen Özkök ve ilgili yetkililerle paylaşılacaktı. Gerekli tedbirlerin alınmasının ardından da cunta bir kez daha kapalı kapılar ardında uyarılacaktı.
Özkök’ün konuşmasıyla aslında darbe planlarının çok önceden bilindiği ortaya çıkıyor. 2003 mart ayında ilk kez farkına varılmasına rağmen cunta bir yıl sonra altı ayrı darbe planı yapmaya devam ediyor. Özkök’ü tutuklamayı da içine alan planlar yapılıyor. 27 Nisan, İrticayla Mücadele Eylem Planı, Lahika, Andıç gibi 2008 yılında ortaya çıkan planlar ise sürecin bitmediğini yıllar sonda tekrar aynı eller tarafından devam ettiğini gözler önüne seriyor. Balyoz’da düşük rütbede plan yapan Ergin Saygun yıllar sonra Genelkurmay İkinci Başkanı olarak darbe planı yapan subay olarak karşımıza çıkıyor.