Ekonomi

Mehmet Altan: Yeni çağın kamçısı; petrol fiyatları

"Petrolden atoma geçmeyi başlatan bir dünya mutlaka çok farklı olacak"

28 Aralık 2015 11:31

Mehmet Altan*

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında dünya petrol fiyatları 80 dolar civarında dolanırken, The Economist dergisi OPEC ülkelerine yönelik bir çalışma yayımlamıştı.

Çalışma, OPEC üyesi ülkelerin ekonomik ve sosyal sağlığı ve buna denk gelen petrol fiyatlarını içeriyordu.

The Economist’e göre varil petrol fiyatı; İran ve Bahreyn için 140, Ekvator, Venezuela, Cezayir, Nijerya ve Irak için 120, Libya için 110, Rusya için 100 dolar, Angola ve Suudi Arabistan için 95 dolar, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ise için 70 dolar olmalıydı. Aksi halde bu ekonomiler nezle olurdu.

Köprülerin altından çok sular aktı, şimdilerde petrol fiyatları geçen yılın da çok altına indi.

Petrolün varil fiyatı, küresel arz fazlası endişeleriyle 36,12 dolara gerileyerek 11 yılın en düşük seviyesine ulaştı.

Kısacası yukarıdaki çalışmayı esas alır isek, tüm OPEC üyesi ülkelerin durumu fazlasıyla zor… Hatta çok zor…

***

Amerikalı petrolcüler ise başka hesaplardan söz edip, başka pencerelerden analizler yapmakta…

Onların anlatımları, yaklaşımları The Economist’ten çok daha farklı, hesaplamaları da…
İlk söyledikleri, ham petrolün maliyetinin 10-15 dolar civarında olduğu… Bunu söylüyorlar ama şimdiki düşük fiyattan da çok çok şikâyetçiler çünkü karları düşmüş vaziyette…

Üstelik batan Amerikan petrol şirketlerinin sayısı da artıyor… Özellikle küçük şirketler dayanamıyor.

Amerikalı petrolcüler bütün bu gelişmelere rağmen Sanayi Devrimi’nin petrolle başlayıp, bu devrin gene petrolle bitmekte olduğunu söylüyorlar.
***

Bu şikâyetlerinden sonra Amerikalı petrolcüler gelişmelere bir de uluslararası sistem açısından bakıyorlar.

Onlara göre, küresel karar vericiler, petrolün makul fiyatının 60, en fazla 70 dolarda sabitlenmesi gerektiğini düşünüyorlar…

Çünkü 70 dolar ortalaması petrol üretici ülkelerin kalkınmalarını sağlayan, gelişmelerini finanse eden bir fiyat… Fiyat bunun üzerine çıktığı vakit, geliri bollaşan petrol üreticisi ülkelerin artan güçleriyle uluslararası sistemi huzursuz edecek ‘taşkınlıklar’ peşine düştüklerini iddia ediyorlar…

Kast edilen İran, Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkeler…

Bu analize göre sistemle zıtlaşmalar, petrol fiyatlarının 70 doların üzerine çıkmasıyla elde edilen gelir fazlasıyla olmakta…

***

Peki, şimdi petrol fiyatı neden bu kadar düşük?

Petrol fiyatlarının düşmesinin iki nedeni var: Birincisi dünyadaki büyüme oranlarının 2008 kriziyle birlikte düşmesi, ikincisi ise Sanayi Dönemi’nden bilgi ve veri çağına geçilmesi…

Artık katma değeri fabrikalar değil bilgi yaratıyor. Hizmet sektörü de öne çıkıyor, petrole ihtiyaç azaldıkça azalıyor.

Tabii bu genel tablo ülke bazında farklılıklar gösteriyor. Çin ve Hindistan gibi büyük nüfuslu ülkeler gecikmiş bir sanayi hamlesi içinde petrol açlığı duyarken, ABD ve İngiltere gibi ülkelerin yeni çağın baharında petrole eski bağımlılıkları kalmıyor.

***

Amerikalı petrolcüler ise petrol fiyatlarındaki bu düşüşü açıklarken gerekçelerin ilk sırasına siyasal nedenleri ve sistemin hedeflerini koyuyorlar.

Öncelikli amaç petrol şirketlerinin stokları üzerinden adı geçen ülkelere, daha doğrusu İran, Rusya ve Suudi Arabistan’a ayar vermek, sisteme dâhil ederek ehlileştirmek.

Kırım’ı işgal etmeyecek, Ukranya’ya saldırmayacak, El Kaide üretmeyecek, İslamcı rejimler ihraç etmeyecek ya da globalleşmeye bıçak çekmeyecek bir yapının inşası…

***

Bu siyasal amaçlar 21’inci yüzyılın dinamiği ile çelişmiyor…

Petrole dayanmayan, yaratıcı yeni bir zenginliğin kapılarını da zorluyor…

Petrol üreten ve petrolden zenginleşen ülkeler bu imkân kayboldukça çıplaklaşıyorlar… Cüzdanlarını kaybeden iskeletlere dönüyorlar… Petrole dayanmayan yeni zenginleşme çabaları da mutlaka peşinden sökün edecek.

***

Ama konunun en ayrıcalıklı aktörü Çin…

Çin dünyanın dördüncü petrol üreticisi, günde yaklaşık dört milyon varil petrol üretiyor ama Çin aynı zamanda büyük bir petrol ithalatçısı, nüfus çok büyük ve konjonktürel olarak içinde bulunduğu üretim yapısı da büyük petrol tüketimini gerektiriyor.

Çin enerji sorununu çözdüğünde koşma kapasitesi de hızlanacak. ‘Enerji maliyeti olmayan bu koca ülke 21’inci yüzyıla ne kadar uyacak, yaratıcılık potansiyeli ne kadar artacak’, herkesin aklındaki asıl soru bu.

Tabii bu aynı zamanda ‘dünyanın merkezi Pasifik’e kaydı’ tespitlerini de yeniden sınayacak.

***

Dünyanın merkezini ulus-devlet tortulu coğrafi bakışlar mı tanımlıyor yoksa yeni çağın teknolojik hızı mı?

Bu sorunun cevabını ararken, sistem bir anlamda hem petrolden haksız yere büyük para kazandığını düşünenlerin önünü kesecek, hem de enerji maliyetleri nedeniyle zıplayamadığını öne sürenlerin önünü açacak.

Daha sonrasında herkesin saçı önüne düşecek, başaranlar, başaramayanlar kendilerini daha gerçek bir biçimde görecekler… Adeta zaaflar ve güçler testi…

***

Amerikalı petrolcülerin analizleri siyasal sistemle sınırlı kalsa da, daha büyük ve kalıcı bir gerçeği de gölgelemiyor…

Yeni çağı, 21’inci yüzyılın temel kimliğini enerji kaynaklarının niteliği belirleyecek…

Petrolden atoma geçmeyi başlatan bir dünya mutlaka çok farklı olacak.

Petrol fiyatlarındaki slalom bunun ön habercisi…

Hatta petrol fiyatları yeni çağa doğru hız almanın kamçısı da diyebiliriz…

Sanayi Dönemi petrolün enerjisiyle başlayıp yol almıştı, şimdi de gene petrol bu kez kendini yakıp yok ederek 21’inci yüzyılın önünü açıyor.

***

Dünya yeni bir çağın sancılarını yaşarken bir yıl daha bitiyor.

Türkiye çok kötü, çok kanlı, çok çatışmalı bir yıl geçirdi.

Umarız 2016 daha sağlıklı ve daha barışçı bir hayat getirir bize.

Herkese, çocukların ölmeyeceği iyi bir yıl diliyorum.


Bu yazı gazete360.com'da yayımlanmıştır