Gündem

Mehmet Altan: Nutuklar, palavralar, tantana bir yana; 57 Müslüman ülke, dünya üretiminin ne kadarını yapıyor?

"57 Müslüman ülkenin toplam üretimi bir Almanya etmiyor"

15 Nisan 2016 15:32

*Mehmet Altan

İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesi dün başladı.

Suudi Arabistan Kralı'nın tantanası neredeyse Zirve'nin önüne geçti.

Belki bu görgüsüz şaşaanın sanki matah bir işmiş gibi böyle yankılanmasında, içerdeki katliamlarda kılı kıpırdamayan ama Suudi Arabistan Kralı ölünce yas ilan eden siyasal İslamcı zihniyetin de payı vardır.

***

Şark sultanlarının görmemişliğine şahit oldukça, 57 Müslüman ülkesinin toplam üretimi aklıma gelir.

57 ülkenin toplam nüfusu 1,8 milyar civarında…

Peki, kabaca dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan bu 57 Müslüman ülke toplam ne kadar üretim yapıyor?

Dörtte bir dünya nüfusu, toplam dünya üretimin ne kadarını gerçekleştiriyor?

2008 yılında 57 Müslüman ülkenin toplam üretimi bir Almanya etmiyordu, hâlâ da etmiyor…

2009 yılında İstanbul'da yapılan İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi toplantısında, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 22'sini oluşturan İslam ülkelerinin dünya üretimindeki payının sadece yüzde 7 civarında olduğu altı çizilerek vurgulanmıştı.

***

Bir de, ‘satın alma paritesine' göre 8 trilyon dolarlık milli gelir ile 57 İslam ülkesinin, dünya toplam üretiminin ancak yüzde 13'ünü gerçekleştirdiğine yönelik daha yakın tarihteki bir hesaplamaya rastladım.

Aslında, üşenmeyip elinize kâğıdı kalemi alın, 57 Müslüman ülkenin üretimini hesaplayın ve dünya üretiminin ne kadarına denk geldiğini bizzat görün.

Bu basit hesaplamayı kasten yapmıyorum çünkü bu kıyaslamayı yaptığınızda göreceksiniz ki atılan nutuklardaki siyasal İslamcı palavralar ve böbürlenmelerle, dünya gerçeği arasında ciddi bir uçurum var.

***

Nitekim Recep Tayyip Erdoğan 5 Eylül 2010 tarihinde, sağduyunun ve makul bir ortamın olduğu dönemde İslam ülkeleri için şöyle diyordu:

“Bakınız, sadece başbakanlığım döneminde, 8 yıl içinde 100'e yakın ülkeye defalarca ziyarette bulundum. Gerçekten de yoksulluğun had safhada olduğu, gelir dağılımındaki uçurumun büyüdüğü, hoşgörüsüzlüğün arttığı, savaşların, çatışmaların, terörün artık alın yazısına, yaftaya dönüştüğü bir çağı yaşıyor İslam ülkelerinin geneli. Hiç kuşkusuz bu manzara bizi var eden öğretilerin eseri değil.

Bu manzaralara şahit olunca, Kur'an'ın mesajı etrafında tarih boyunca nice faziletli şehirler, nice yüce devletler, nice büyük imparatorluklar, büyük medeniyetler kuran Müslümanlar, bugün neden insanların hayranlığını kazanan eserler, görkemli şehirler inşa etmekten uzaklar diye düşünmeden edemedim. 10, 11, 12, 13 ve 14. yüzyıllarda altın çağını yaşayan İslam coğrafyası, 20 ve 21. yüzyılda neden bu etkinliğini devam ettirmiyor diye düşündüm.”

***

Bir yıl sonra, 2011 yılında ise aynı Erdoğan, Müslüman âleminin liderliği rüyasını görmeye başlamış olmalı ki Kuveyt'ten Katar'a geçerken uçakta gazetecilere bir önceki konuşmasının tam tersini söyleyebiliyordu.

Erdoğan, İslam ülkelerini kastederek, “Biz bize yeteriz” diyor ve ekliyordu:

“İslam dünyasının ekonomideki ağırlığı yüzde 30'u buluyor. Olayın ağırlıklı boyutu ekonomik ama tabii ki siyasi boyutu da var dayanışma noktasında. Müşterek adım atma cesaretini gösterebilmeliyiz. İslam Konferansı Teşkilatı üyelerinin oluşturduğu zemin içerisinde ürettiğimiz ve üreteceklerimizle İslam dünyası kendisine yeter.”

İki konuşması arasındaki çelişkiyi sorgulayan yazım nedeniyle de gazete yönetimini arayıp gazeteden atılmamı istiyordu.

***

İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesi dün başladı…

Nutuklar, palavralar, tantana bunlar bir yana, ben soruma geri dönüyorum.

Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan 57 Müslüman ülke, toplam dünya üretiminin ne kadarını gerçekleştiriyor?

Bir zahmet, hesaplar mısınız?


Bu yazı Özgür Düşünce'de yayımlanmıştır