Gündem

Mehmet Ağar cezaevine dönüyor

Altındağ Nüfus Müdürü Macit Baskın öldürülmesiyle ilgili iddianamenin kabul edilmesiyle Mehmet Ağar, 'denetimli serbestlik' hakkını kaybetti

02 Ekim 2013 23:58

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Altındağ Nüfus Müdürü Macit Baskın öldürülmesiyle ilgili iddianameyi kabul etti. İddianamenin bir numaralı şüphelisi olan dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, böylece yararlanmakta olduğu denetimli serbestlik hakkını da kaybetti. Ağar, Susurluk davasında 5 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş, ancak denetimli serbestlik kapsamında 1 yıl sonra tahliye olmuştu.
 

Müebbet hapisle yargılanacaklar

 
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. Madde ile görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nın, faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın’ın 1993’te öldürülmesine ilişkin 12 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, o dönem dairede görev yapan Korkut Eken ile eski Özel Harekat Polisleri Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir yer alıyor. Şüpheliler hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında adam öldürmek, adam öldürmeye iştirak” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırılmaları istendi.
 

'Devletin kararı'

 
İddianamede, özel harekatçı polisler Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy’un suç örgütüne üye oldukları, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir’in de suç örgütüyle birlikte hareket ettikleri kaydedildi.
Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın, “Güneydoğu’daki terörle mücadelede rol almak ve yeni personeli eğitmek için Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda oluşturulan grubun, sonradan Ankara’da bazı infazlar gerçekleştirdiği ve Ağar’ın her eylemden haberi olduğunu beyan ettiği” belirtildi. Çarkın, Abdulmecit Baskın’ın 1993’te, sanıklardan Ahmet Akça tarafından öldürüldüğünü iddia etti. O arada Ankara’da bazı kamu görevlileri ile sivillerin infaz edildiğini ve bunlara kendisinin de tanık olduğunu söyleyen Çarkın, bu sırada İbrahim Şahin’in kendisine bir listeden bahsederek “Bu listede bölücü örgütlere yardım ve yataklık yapan iş adamları ve bürokratlar var. Mücadele için bertaraf edilmeleri gerek. Bu devletin bir kararı” dediğini anlattı.
Bu konuşmaların, Özel Harekatta görevli tüm personele yapıldığını savunan Çarkın, “Baskın’ın nüfus müdürü olması sebebiyle PKK’nın dağ kadrosuna sahte nüfus cüzdanı verdiği ve bertaraf edilmesinin gerektiği söylendi” dedi.
 

'Ağar'ın bilgisi vardı'

 
İddianamenin sonuç ve değerlendirme bölümünde Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü görevine atandıktan sonra İbrahim Şahin’i Özel Harekat Daire Başkan Vekilliğine getirdiği, şüpheli Korkut Eken’i de yanına müşavir olarak aldığı belirtilerek, “Bu kapsamda Abdülmecit Baskın’ı öldürmek için şüpheli Mehmet Ağar ve Mehmet Korkut Eken’in bilgisi dahilinde, şüpheli İbrahim Şahin’in talimatı üzerine, şüpheliler Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir’in maktul Abdülmecit Baskın’ı kaçırdıkları ve Jandarma kriminal raporunda belirtildiği şekilde iki silahtan ikişer kurşun sıkılarak Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu tarafından bizzat öldürüldüğü anlaşılmıştır” denildi.
 

Ağar ve özel harekatçılar cezaevine dönecek

 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan “denetimli serbestlik” uygulamasının kaldırılmasını talep etti. Muğla İnfaz Hakimliği de, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun da yer alan “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturmaya devam edilmesi” şeklindeki hüküm nedeniyle bu haktan yararlanma imkanını kaldırdı. Aynı durum, soruşturmanın şüpheliler arasında bulunan daha önce yakalanan ve denetimli serbestlik kararı uyarınca serbest bırakılan Özel Harekatçı Polisler için de geçerli olacak.
 

'AHİM ve Anayasa'ya aykırı'

 
Savcılığın, iddianamenin bir örneğini göndereceği Ağar’ın, iddianameyi aldıktan sonra 2 gün içerisinde teslim olmadığı takdirde hakkında yakalama kararı çıkarılacağı kaydedildi. Öte yandan Radikal’e konuşan Ağar’ın avukatlarında Abdulkadir Toluç, kararın henüz kendilerine tebliğ edilmediğine vurgu yaparak “Eğer böyle bir karar verilmişse itiraz hakkımızı kullanırız. Çünkü bu karar AHİM ve Anayasa'ya aykırıdır” dedi.
 

Özel harekatçı cinayeti anlatmıştı

 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü olan Abdulmecit Baskın, 30 Eylül 1993 günü kaçırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Baskın’ın cesedi 3 Ekim 1993 günü Ankara Gölbaşı yakınlarında bulundu. O dönemde işlenen fail meçhul cinayetler incelendiğinde, Baskın’ın da “öldürülecek Kürt işadamları ve bürokratlar” listesinde yer aldığı görülüyor.
Özel harekatçı Ayhan Çarkın savcılığa verdiği ifadesinde söz konusu cinayeti şöyle anlatıyor: 
“Abdulmecit Baskın’ın Altında Nüfus Müdürü olarak görev yaptığını, şahsın nüfus müdürü olması sebebiyle PKK ’nın dağ kadrosunda çalışan kişilere sahte nüfus cüzdanı verdiğini söylendiğini PKK çok önemli bir şahsiyet olduğunu ifade edildi. Bu kapsamda bertaraf edilmesi gerektiği belirtildi. 1993 yılında İbrahim Şahin’in talimatı üzerine kendisi Oğuz Yorulmaz, Ayhan Özkan, Ercan Ersoy, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Ahmet Sakarya ve hatırlamadığım birkaç kişi ile birlikte nüfus müdürlüğünün önüne gittik. Aylan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun Baskın’ı soruşturma kapsamında teslim aldı. Daha sonra biz Özel Harekat Daire Başkanlığı’na gittik. Ayhan Akça ile Ziya Bandırmalıoğlu Daire Başkanlığına geleceğin beklerken, İbrahim Şahin bize kızarak ‘sizin burada ne işin var’ Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun yanına gitsenize dedi. Bunun üzerine Gölbaşı Ahlatlıbel tarafına Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun yanına gittik. Gittiğimizde metruk bir kulübede Abdülmecit Baskın isimli şahsı ölmüş olarak gördük. Böyle bir iş yaparken neden haberimiz yok diye kızdım ve küfür ettim.”