Dünya

Medya ve ifade özgürlüğü örgütlerinden AB liderlerine çağrı: Ankara'daki toplantıda insan hakları ihlallerine öncelik verin

02 Nisan 2021 14:23

20’yi aşkın uluslararası medya veya ifade özgürlüğü örgütü, 6 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşecek AB liderlerine, “Temel hakları önceleyin. Ankara’ya güçlü bir mesaj verin” çağrısı yaptı. 

Uluslararası Basın Kurumu (IPI) ve 20'yi aşkın medya ve ifade özgürlüğü sivil toplum kuruluşu, 6 Nisan'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la yapılacak görüşme öncesi Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi'ne çağrıda bulundu. Çağrıda, "Türkiye'deki insan hakları ihlallerine öncelik verilmesi" talebinde bulunuldu. 

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel'e hitaben yazılan mektupta şu ifadeler yer aldı:

"Biz, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kuruluşları, gazetecilik kuruluşları olarak size Türkiye'ye 6 Nisan'da planlanan ziyaretinizden önce yazıyoruz. Sizden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yapacağınız görüşmelerde özellikle gazetecilerin ve bağımsız medyanın gördüğü zulme son vermek üzere, ülkenin insan hakları durumunu iyileştirmeyi öncelik olarak almanızı talep ediyoruz. 

Avrupa Konseyi'nin 26 Mart tarihli şu açıklamasını olumlu karşılıyoruz: "Hukukun üstünlüğü ve temel insan hakları hâlâ ana endişe unsuru. Siyasi partilerin, medyanın hedef alınması ve son kararlar insan hakları açısından büyük birer geri adım ve  Türkiye'nin demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve kadın haklarına yönelik sorumluluklarına karşı ters düşüyor. Bu konularda diyalog, hâlâ AB-Türkiye ilişkisinin temel bir parçası. 

Ancak, AB-Türkiye arasında Gümrük Birliği'nin olası yenilemesine dair müzakerelerin açılması, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve basın özgürlüğünde saygı gibi oldukça gerekli ilerlemelere açık bir şekilde bağlantılı değil.

Mart ayında açıklanan "İnsan Hakları Eylem Planı'nın" ülkenin şu anki insan hakları kayıtlarındaki zayıflıklara karşılık vermediği konusunda endişeliyiz. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi siyasi tutuklular hâlâ parmaklıklar altında, aynı zamanda çok sayıda gazeteci de mesleklerini yaptıkları ve hükûmet eleştirileri nedeniyle hapiste. Sizden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 128 sayfalık bu planın ciddi ve kalıcı hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlallerine karşı yeterli olmadığını belirtmenizi talep ediyoruz.

Yargı bağımsızlığının eksikliği, hukukun üstünlüğünün ve temel hakların korunmasının giderek kötüleşmesine odaklanan uluslararası incelemeleri dağıtmaya yönelik girişimler değil, anlamlı adımlar atılması gerekiyor. 

Hapisteki gazetecilerin çoğu terörle bağlantılı suçlamalarla karşı karşıya. Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil olmak üzere kamu görevlilerine hakaretle bağlantılı karalama suçlamaları da gazetecilik işlerini suçlu göstermek için sıkça kullanılıyor. Yüzlerce insan internet üzerindeki iletişimleri nedeniyle sorgulanıyor. Yalnız 2021'in başında bile IPI, Türkiye'de mahkemenin 21 gazeteciyi toplam 70 yıl, 6 ayla cezalandırdığını tespit etti. 2016'daki darbe girişiminden bu yana gazeteciler toplam 1455 yıl hapis cezası aldı. 

Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'yle ilgili yıllık gelişme raporu, basın özgürlüğü ve insan haklarına saygının hızlı kötüleşmesini detaylı bir şekilde belgeledi. Raporun yayımlanmasından bu yana Türkiye'de durum keskin bir şekilde kötüleşti, özellikle de Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden çekilmesi ve meclisteki ikinci en büyük muhalefet partisinin kapatılmasının gündeme gelmesiyle. 

Doğu Akdeniz'de krizi çözme çalışmaları AB'nin insan hakları endişeleriyle ilgili önceliğini değiştirmemeli. 

Türkiye'yle, şu an yaşanan hukukun üstünlüğü ve temel hakları koruma sorunlarının kötüye gittiğine dikkat çekilmeden yapılacak herhangi bir çalışma adımı, kesinlikle kısa ömürlü olacaktır. 

Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanları olarak sizden Ankara'daki toplantıyı, basın özgürlüğü; ifade ve toplanma özgürlüğü; yargı bağımsızlığı; kadın, LGBTİ+, azınlık haklarının, temel AB prensipleri olduğuna ve iyileşecek ekonomik ya da diğer ilişkilerin Türkiye'de insan haklarının durumundaki gelişmelere bağlı olacağına dair güçlü bir mesaj vermenizi talep ediyoruz."