TBMM Genel Kurulu'ndaki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı özel oturumunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti. Erdoğan, Meclis'te TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından askeri törenle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı kıtasını selamlayan Erdoğan'ı, Şeref Kapısı önünde de TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Başbakan Ahmet Davutoğlu karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, oturumu Genel Kurul'daki locasından izledi.
Oturumda konuşma yapan Başbakan Davutoğlu, terör saldırılarına değinerek, "Terörü beraber lanetleyelim" çağrısı yaptı. Davutoğlu'nun ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi. "Gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklanmalarını isteyen, Anayasa Mahkemesi'ne bile tepki gösterenler sadece hukuka değil anayasa da tepki göstermiş olurlar" diyen Kılıçdaroğlu, "Biz çocuklarımızı bilime dayalı, sevgiyle dolu, nefretten uzak bir eğitim sistemiyle yetiştirmek istiyoruz. Devlet her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları korumak zorundadır. Herhangi bir kurum yada kuruluşa bu anlayış devredilemez" ifadesini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın Meclis'te olmaması üzerine HDP adına Çağlar Demirel konuşma yaptı. Demirel'in ardından kürsüye çıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İlk Meclis'in her milletvekili milli değerler etrafında bütünleşmişti. Onlar milli bağları zayıflatmayı düşünmediler. Milli mücadele zaferle sonuçlanmışsa arkasındaki sır budur" diye konuştu.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Siyasi düşüncelerimizin, parti kimliklerimizin getirdiği yer kimliklerin de öncesidir. 100 yıl önce bu meclis Ulus'ta toplanmıştı. Bütün temsilcilerde hüzün vardı çünkü kader birliği yapmış insanların toprakları işgal edilmişti. Her biri farklı geçmişlere ve hikayelere sahipti ama hepsinin şahsi hikayeleri yerine tarihi hikayeleri vardı. Onlar biliyordu ki ortak idealler olmazsa bire millet yaşayamaz.
Meclis'in adı Gazi Meclisi oldu daha sonra, çünkü her bir gaziydi. Hepimizin dedelerine bakınız, hepimizin dedelerinde bir hikaye vardır. Çanakkale'de İstanbul'u savunmuşlardı. Ortak bir tarihi hikâyemiz var bizi birleştiren geleceğe birlikte bakmaya sağlayan tarihi hikâyemizi hiçbir zaman unutmayalım.
"Terörün her türlüsünü beraber lanetleyelim"
Gazi meclis bütün mazlum milletleri temsil etti. Bu ülkenin insanlarına kim saldırırsa hep beraber onlarla mücadele edelim. Siyasi düşüncelerimizi bir kenara bırakalım. Bu ülkenin istiklal için omuz omuza mücadele verelim. Terörün her türlüsünü beraber lanetleyelim. Bu meclis bütün baskılara rağmen özgürlüğü savundu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
TBMM Kurtuluş Savaşı'nda zaferi getirmesinden dolayı Gazi meclisi ünvanını taşıyan önemli bir meclistir. Gazi Mustafa Kemal, 'Milli emeller, milli irade yalnız bir kişinin düşünmesinden değil, bütün vatandaşların düşünmesinden ibarettir' der. Sandıktan çıktım, ne istersem yaparım anlayışı ulusal egemenlikle bağdaşmaz çünkü egemenlik sandıktan çıkan sonuçla ölçülemez. Kayıtsız şartsız millete emanet olan egemenlik, bir silah olarak kullanılamaz.
"Anayasa Mahkemesi'ne
bile tepki gösterenler..."
Halkımızı ulusal egemenliğini yasama, yürütme organıyda tutmaktadır. Gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklanmalarını isteyen, Anayasa Mahkemesi'ne bile tepki gösterenler sadece hukuka değil anayasa da tepki göstermiş olurlar. Biz çocuklarımızı bilime dayalı, sevgiyle dolu, nefretten uzak bir eğitim sistemiyle yetiştirmek istiyoruz. Biz çocuklarımızı küresellleşen dünyayla uyumlu ve yaşadıkları dünyayı sorgulayan bireyler olarak yetiştirmeyi düşünüyoruz. Cumhuriyetimizin en önemli özelliği olan sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılması da en büyük acımızdır.
"Devlet her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları korumak zorundadır"
Türkiye yaklaşık 1 milyon çocuk işçi var. Bunların yarısı hem okuyor hem de çalışıyor. Sadece 2015 yılında 63 çocouğumuz iş kazaları nedeniyle hayatını kaybetti. Devlet her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları korumak zorundadır. Herhangi bir kurum yada kuruluşa bu anlayış devredilemez.
Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:
Aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. TBMM'nin 96'ıncı yıldönümü için toplandık. İlk meclisin açılması milletimiz için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Hiç kuşkusuz ilk meclisin muhterem temsilcileri Ankara'ya gelesiye kadar muhterem bir mücadele ve sabır gösterdiler. Teslimiyeti hiç akıllarına getirmediler.
"Bu milletin adı Türkiye'dir"
İlk meclisin temsilcileri büyük millet varlığına her zaman güvendiler, her daim inandılar. 3 kıtada şehitlerimizi bırakarak, adaletimizi her tarafa bırakarak geri çekildik. Bu toprakları vatan yaptık, namus bildik. Bin yıldır üzerinde yaşadığımız bu coğrafta Türk vatanıdır. Bu milletin adı Türkiye'dir.
İlk meclisin muhterem temsilcileri farklı bölgelerden gelip bunları sorun yapmamışlardı. İlk mecliste bağımlı ve tutsak yaşamaya tahammül hiçbir zaman yoktu. İlk meclisin her milletvekili milli değerler etrafında bütünleşmişti. Onlar milli bağları zayıflatmayı düşünmediler. Onlar kardeşlik rotasından çıkmayı gündemlerine asla almadılar. Milli mücadele zaferle sonuçlanmışsa arkasındaki sır budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ilk meclisin açılmasıyla tarihin en ağır darbesi önlenmiştir. İlk meclis egemenliğin yegane sahibi Türk milletinden gücünü almıştır. Büyük millet meclisi milli mücadelenin ana karargahıydı. O tarihlerde milli direnci kırma, umutsuzluğu kabullendirmek için tıpkı bugünkü gibi çok şey yazılmış, söylenmişti. Hükümetten Sevr şartlarınnın kabul edilmesi isteniyordu, Ankara'daki adamlar ufak bir aşireti bile yönetemez deniliyordu, milli mücadelenin sürdürülemeyeceğini söyleniyordu. Sonunda milli mücadeleye itiraz eden mandacılar, Türk'ün gücünü manşet etmek zorunda kaldılar. 'Türkiye artık yoktur' diyen sömürgeciler durdurulmuştur.