Gündem

Meclis Başkanı Şahin: Bölünme de tartışılabilir

Şahin, Demokratik Toplum Kongresi’nin hazırladığı 'özerklik modeli' konusunda görüşlerini anlattı.

23 Aralık 2010 02:00

T24 - Demokratik Toplum Kongresi’nin hazırladığı "özerklik modeli" konusunda görüşlerini anlatan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Bu ülke insanı bir araya geldiğinde mutlaka birlikte çözüm için bir hareket noktası bulabiliyor” dedi. Her fikrin tartışılması gerektiğini ifade eden Şahin, Türkiye’nin bugün gündeminin bölünmek değil ‘birlikte nasıl yaşanacağı’ olduğunu söyledi.

Şahin'in Radikal Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ve Meclis Büro Şefi Yurdagül Şimşek'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

"Anadil tehdit ve tehlike değil"



Şahin, soru üzerine DTK ve buna benzer çalışmaları da değerlendirdi. Bu kongre mensubu olarak kendisini ifade edenlerden, özerk Kürdistan hayali içerisinde olanların da bulunduğunu, bunu sesli şekilde ifade de ettiklerini kaydeden Şahin, “Asıl bu düşüncelerin güç kazanması endişesi var, herkeste var, bende de var” dedi. Bu nedenle önceki gün yaptıkları görüşmede BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a da, “Bizim bir tek vatanımız var, farklı ana dillerimiz olsa da bir tek milletiz biz. Vatanın ve milletin birliği hepimiz için son derece önemlidir. 73 milyon insanın üzerinde hassasiyetle durması gereken konu budur” dediğini anlattı. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yoksa anadil her insanın anasının ak sütü gibi helal olarak kabul etmesi gereken bir özelliğidir. Ana dili olacak, anadilini konuşacak. Bana göre anadilini öğrenme imkanına da sahip olacak. Nasıl ki, biz yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın o ülkelerde asimile olmaması için anadillerini öğrenmesini teşfik ediyorsak, bir insanın anadilini öğrenmesi, çocuklarına öğretmesini, onu biliyor olmasını ben tehdit ve tehlike olarak görmüyorum.”


"Tansiyon yüksekliği de yararlı"


Şahin, son dönemde tansiyonun tartışmalarla belki biraz yükseldiğini vurgularken, bunları da zararlı görmediğini söyledi. Şahin, “Birbirimizi anlama bakımından, fikirlerimizi çok net şekilde öğrenme bakımından yararlıdır. Karşımızdakinin gerçek fikrini öğrenirsek o hem bizi rahatladır hem de kendi düşüncemizin daha doğru olduğuna inanıyorsak karşımızdaki kişiyi ikna etme gibi bir imkân da olabilir. Belki böylece bir çıkış yolu bulabiliriz” diye konuştu.


"Bölünme de tartışılabilir ama"


Şahin, Radikal’in, “Demokratik ülkelerde bölünmek bile, şiddede çağrı yapmamak kaydıyla savunulabilir bir fikir hürriyeti olarak gözüküyor. Biraz da insanlar zihinlerinden geçenleri açıkça söylemedikleri için, birbirimizi iyi anlayamama gibi bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz” saptaması üzerine şunları ifade etti:

“Ben Türkiye’nin bölünmesi tartışılmalı mı sorusuna muhatap oldum şimdi sizin bu beyanınızla. Bu parlamentoda görev yapan milletvekilleri olarak hepimiz vatanın ve milletin bölünmez bütünülüğü üzerine yemin etmiş olan insanlarız. Dolayısıyla vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruma ve bu doğrultuda haraket etme gibi bir yükümlülüğümüz var.

Peki bu tartışılabilir mi, şiddete dönüşmediği ve eyleme dönüşmediği sürece her düşüncenin, her fikrin artışılması gerekir, çağdaş düşünce bunu icap ettirir. Ama ben Türkiye’de bölünmenin gerektiği kanaatinde olan kişi sayısının çok az olduğu düşüncesindeyim. Yani Türkiye’nin gündemi bölünme değil, birlikte nasıl yaşanacağı konusudur. Birlikte barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşamanın yollarını aramaya tüm dikkatlerimizi ve enerjimizi teksif etmeliyiz. Dolayısıyla bölünme olursa iyi mi olur kötü mu olur zihin yormamalıyız diye düşünenlerdenim.
Ben bunun taraftar bulucağı kanaatinde de değilim. En çok o bölgede bu reddedilir, ben biliyorum bölge insanını. Aslında bölge insanının çok büyük çoğunluğu bizimle beraber, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Antalya’da şurda burda beraberiz. Ben onları biliyorum, onların böyle bir düşüncesi yok, böyle bir şey yok.”


"Meclis’te Kürtçe ciddi tepkiye yol açtı"


TBMM Başkanı Şahin, Kürtçenin Meclis’te konuşulması konusundaki sorular üzerine de, birkaç cümle Kürtçe konuşulmuşmuş olmasının bile TBMM ve kamuoyunda ciddi tepkiye yol açtığını söyledi. Bunun da 30 yıllık birikmiş olan kaygıların sonucu olduğunu vurgulayan Şahin, “Yoksa bir konuşma esnasında konuşmanızı zenginleştirmek ve meramınızı daha iyi anlatabilmek için birkaç cümle farklı dilden ibare eklemenizin ben mahzuru olmadığı kanaatindeyim” dedi. Ancak, konuşmacının niyetinin ne olduğunun da önemli olduğunu vurgulayan Şahin, bazı konuşmacıların bunu bir nevi propaganda olsun düşüncesiyle konuştuğunu söyledi. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesela Bülent Bey (Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç) niçin konuştu, ‘Ben bir tek cümle biliyorum, siz burada Kürtçe konuşursanız anlayamam ki, arkadaşlar da anlayamaz’ demek için konuştu. Dolayısıyla niyet çok önemlidir burda. Ama tabii birbirimizi de niyetlerimize göre yargılayamayız, kafamızdan ne geçiyor amacımız nedir. Niyet taraması da yapamazsınız. Ama tabii ufacık bir sökük ve yırtık eğer tamir etmezseniz daha sonra koskoca bir sökük ve yırtığa dönüşebiliyor. Onu da ihmal etmeyelim.”

Şahin, Meclis’te Kürtçe konuşulması durumunda yasal bir yaptırımın olup olmadığına ilişkin soruya da, “Herhangi bir düzenleme yok. Başkan uyarır. Zaten uzun süre Kürtçe konuşma olmadı, birkaç cümle oldu” dedi. BDP lideri Demirtaş’ın da, “Meclis’te ikinci bir dil önerimiz yok, Türkçe konuşulur Meclis’te” dediğini kaydeden Şahin, “Ben bunu önemsediğimi söyledim kendisine, bu bizim için bir teminattır, buna uyulması lazım. O da, ‘ben arkadaşları uyardım zaten, yapmayın dedim’ dedi. Gerçi biz konuşurken bir arkadaş içerde (Genel Kurul’da) konuşmuş, belki haberi yoktu bilmiyorum... Biraz birbirimize tolerens göstermeliyiz, anlamaya çalışmalıyız, nihayetinde aynı ülkenin insanlarıyız, yani başka vatanımız yok ki, başka bir Türkiye yok ki, Türkiye’de yaşıyoruz” dedi.