Fırat'ın doğusuna olası harekat için geri sayım sürüyor. Yeni yasama yılına başlayan Meclis'in gündemi de yoğun. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, NTV canlı yayınında Funda Görey'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Şentop'a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar şöyle:
Meclis'in yeni dönemi başladı. Gözümüz kulağımız sınırda. Askeri hazırlıklar ortada fakat son günlerde Amerika'dan gelen çelişkili açıklamalar kafaları karıştırıyor. Trump açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıklamalarda biraz dengesizlikler var. Başka bir sağlık sorunu yoksa Amerika iç siyaseti ile ilgili bir durum olabilir. ABD Başkanı siyasi olarak zor bir süreç geçiriyor. Seçim kampanyaları var. Türkiye'nin her zaman bu tür sözlere vereceği cevabı var. Türkiye o tür tehditlere hiçbir zaman boyun eğmemiştir. Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. PYD/YPG'nin alan oluşturmasına engel olmak istiyoruz.
Esas amacımız sınırlarımızın hemen ötesinde terör oluşuma müsaade etmemek. Türkiye çok önceden buraya müdahale edebilirdi fakat bunun başka yollardan çözülmesi için adımlar attı bekledi sonuç alınamayınca başka çare kalmayınca bu bir seçenektir. Türkiye burada terör oluşumuna müsaade etmeyecektir.
Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 13 Kasım'da görüşeceğini açıkladı. Bunun sürece etkisi olur mu?
Birkaç gündür görüşme devam ediyor. Türkiye için en uygun zamanda yapılacak.
TBMM'de yeni dönem başladı tartışmalarla birlikte. En çok da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile beraber Meclis'in itibarı tartışılıyor. Meclis gücünü kaybetti mi?
Meclis'in itibarı neye göre azaldı? Meclis Başkanı'nın vekalet görevi parlamenter sistemdeydi. Yasama fonksiyonu bütünüyle yürütmenin denetiminde oluyordu. Parlamenter sistemde yasama yürütmenin denetiminde işliyor. Bu sistemde yürütmenin kanun tevkif etme imkanı yok. Bütçe hariç. Kanun önerileri sadece Meclis'te milletvekilleri tarafından veriliyor. Şimdi artık teklifler hazır metin olarak değil bir takım belli alanlardaki talepler şeklinde geliyor. İlgili milletvekilleri vardır. Yavaş yavaş süreç olması gereken noktaya doğru evriliyor.
Milletvekillerimizin kanun teklifi vermeleri halinde onun alt yapısını destekleyecek imkanlarımız var. Fiilen işleyen, tekliflerin değerlendirildiği bir yer var. Verilen kanun teklifini inceleyen bir büro burası ama o hizmeti de veriyor. Kanun teklifi verildikten sonra bunu inceleyen ofisi ayrı kanun verilmeden önce milletvekillerimize talepleri halinde yardımcı olacak ofisi ayırarak bunu organize edeceğim. İçtüzük değişikliğine bu konuda gerek yok. Yasama alanında baktığımızda yürütmenin denetiminden ayrılmış bir yasama var. Düzenlemeler böyle. Bunun uygulanması siyasetin kendi dinamiklerine bağlı tabii ki. İkincisi denetimle ilgili. Bu konuda gensoru yok. Sözlü soru yok. Yazılı soru önergesi var. Denetimi nasıl yapacaksınız? Parlamentoda bu işler sayıyla oluyor.
Sayılar elimde. Bu dönem 20 bin 300 soru önergesi verilmiş. İade edilen önerge sayısı 241. Yüzde 1,19 iade edilenlerin oranı. Yazılı soru önergelerinde anayasa ve içtüzük hükümleri var. Yargılama aşamasında olan konularla ilgili Meclis'te soru sorulamaz deniyor. 241 iadeden 58'i CHP'den 182'si HDP'den 1 tanesi de Türkiye İşçi Partisi'nden. İçtüzüğe aykırılık teşkil edenler varsa iade ediyorum. 100 sorudan toplam 38,6'sı cevaplanmış.
Eskiden bakanlıklarda müsteşarlık vardı. Müsteşarlık bakanlığın bütün işlerinden haberdar olan makamdı. Müsteşarlık makamını kaldırdık bu düzenlemelerde. Bakan yardımcılıkları var fakat ayrı ayrı sorumluluk alanları var. Koordinasyon problemi yeni sistemle ilgili ortaya çıkan sonuçlardan birisi bu olmalı. Bakanlıklarda koordinasyonu sağlayacak makama ihtiyaç var. Müsteşarlık da olabilir. Bakanlığın bütün işlerini bilen bir makama ihtiyaç var. Bakan böyle bir makamdır. Bakanın bu tür bürokratik işleri detaylı takip edebilmesi mümkün değil. Birinci bakan yardımcılığı olabilir müsteşarlık olabilir fark etmez.
Bakanların Meclis'teki varlığı artırılacak mı?
Alt düzenlemeler yapıldı fakat Meclis İçtüzük yeni sisteme göre yapılmadı. İçtüzük'te yeni sistemle açıkça çelişen hususlar değiştirildi. Yeni hükümet sistemine göre İçtüzük'ün düşünülmesi yasamanın daha inisiyatif alıcı bir takım imkanlarla İçtüzük içinde donatılması gerekiyor. Komisyonların da aktif hale getirilmesi. Komisyonların resen inisiyatif alarak çalışabilmesi kendi alanlarıyla ilgili olabilir.
Nöbetçi bakan uygulamasından bahsediliyor. Bu görüşmelerde bakan orada olacaksa o zaman başından beri konuştuğumuz 'yasama yürütmeyi ayırdık, yasama yürütmenin içinden değil' mantığıyla çelişmeyecek mi?
Yok öyle bir şey. Hiç olmasın da demiyorum ama gerektiği zaman, bakanın gerekli gördüğü kanunlarda olabilir. Gerek görülüyorsa parlamentoda bulunması, düşünülebilir bunlar. Eski sistemde olduğu gibi bakanın orada bulunması gerekli değil .Bir teklif geliyor komisyona. O teklif milletvekillerinin. Dolayısıyla bu teklifi neden verdiğini milletvekili açıklayacak. Bu teklif komisyona ait metne dönüşmüş oluyor. Bunu aşağı genel kurula indirdiğimizde teklifi verilen komisyon bunu savunacak. Bakan bunun neresinde? Bakan bunun bir yerinde yok aslında. Onları uygulayacak olan bakanlıkları ilgilendiriyor tabii. Bu açıdan bakanlıklara bir şey sorulması gerekir. İşleyiş manasında bu Meclis'in işi.
Basına yansıyan ben şunu anlıyorum bakanlar Meclis'e gelecekler milletvekillerinin bakanlarla görüşmesini kolaylaştıran ortam sağlayacağız. Bakanlar için milletvekilleri için kolaylık olacağını düşünüyorum.
Bazı yetkilerin bakanlıklara devri adımı atılmalı mı?
Yeni sistemin mantığını anlayamayanlar var. Eski sistemde olduğu gibi işleri sürdürmek isteyenler var. Bunun için belki alt düzenlemeler yapılması gerekir. Sadece kanunları değiştirerek sistem bütünlüğünü sağlayamazsınız. Bürokratik aktörlerin anlayışlarının da değişmesi lazım. Bu biraz zaman alır.
Bakanlıkların mevcut yapısı ve partili cumhurbaşkanı gibi sistemin ana payandalarıyla ilgili son bir yılı değerlendirdiğinizde bir değişiklik yapılması gerekiyor mu?
Partili cumhurbaşkanlığı sistemi tartışmasını doğru bulmuyorum. Bu sistemin mantığını anlamamaktandır. İltibas vardır. Karıştırma, benzerlikten dolayı karıştırma. Önceki sistemde bir cumhurbaşkanı vardı yeni sistemde de başkanın adı cumhurbaşkanı. Halbuki bu sadece bu bir isim benzerliği. Başbakan ile cumhurbaşkanının birleştiği yeni bir aktör. İlla benzeteceksek başbakan diyebiliriz. Parlamenter sistem krallık monarşi sistemindeki krala tekabül eden bir aktördü cumhurbaşkanı. O da kral gibi hatasız. Niye? Çünkü icraat yetkisi yok. Sorumsuz biriydi. Bir şey imzalayacağı zaman başbakanla birlikte imza atıyordu. Çünkü işin siyasi boyutunu başbakan üstleniyordu. Şimdiki sistemdeki cumhurbaşkanı başbakana benziyor. Hatta başbakan artık kabinenin toplamı şimdiki cumhurbaşkanını ifade ediyor. isimler arasındaki aynılık yanılmaması lazım. Dolayısıyla bu sistemde cumhurbaşkanı icracı birisi. Seçime giriyor ve vaatlerde bulunuyor. Bu vaatler ne olabilir askerliğe, dış politikaya dair bir siyasi program ortaya koyacak. Sonra geldikten sonra ben tarafsızım o zaman benimkini bırakalım sizinkini uygulayalım mı diyecek başka partilere. Öyle bir şey olabilir mi!Cumhurbaşkanının partili olması sistemin tabiatı gereğidir. Yeni sistemde cumhurbaşkanı zaten bir siyasi figürdür. Yoksa seçime giremez, seçim kazanıp hükûmet programı uygulayamaz.
Genel başkanı olur mu partinin? Anayasal bir sorumluluk yok. O bir tercihtir. Zaman içinde bu durum değişiklik gösterebilir. Teorik olarak bunu zorunlu kılmıyor. Diyelim 50 sen sonra bu sistem işlerken genel başkan olmayan cumhurbaşkanları olabilir.
Meclis'e gelecek ikinci yargı paketi de infaz sürelerini içeren düzenlemeleri kapsıyor. Bu bir af olarak yorumlanıp genişletilirse endişelerine ne diyorsunuz? Bu konuyla ilgili öncesinde partilerle bir araya gelip bir uzlaşma aranmalı mı?
Sanıyorum bu konuda görüşüyor siyasi partilerin hukukçuları. Bu konuya bir formül bulurlar. Teklif verilmediği için benim konuşmam doğru olmaz. Birçok formül var, alternatif var. Bunlar üzerinde tartışıyor arkadaşlarımız.