-MB'DEN FİNANSAL İSTİKRAR RAPORU ANKARA (A.A) - 07.12.2010 - Merkez Bankası, mevcut konjonktürde hem kamu hem de özel kesim için aşırı borçlanma yoluna gitmemenin, tüm borçlanmalarda uzun vadeyi tercih etmenin, olabildiğince Türk Lirası cinsinden borçlanmayı yeğlemenin ve riskleri doğru yönetmenin ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını önemli ölçüde pekiştireceğini bildirdi. Merkez Bankası tarafından yılda iki kez yayımlanan ''Finansal İstikrar Raporu'nun'' ikinci sayısı yayımlandı. Rapora göre, mevcut konjonktürde hem kamu hem de özel kesim için aşırı borçlanma yoluna gitmemek, tüm borçlanmalarda uzun vadeyi tercih etmek, olabildiğince Türk Lirası cinsinden borçlanmayı yeğlemek ve riskleri doğru yönetmek bu dönemde ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını önemli ölçüde pekiştirecek. Tüm ekonomik birimlerin risk yönetimi kültürünün geliştirilmesi açısından, finansal eğitim konusunda atılacak adımlar sistemin sağlıklı işleyişine katkı sağlayacak. Merkez Bankasının uyguladığı para politikası; ''fiyat istikrarı ile finansal istikrarın birbirini tamamlayıcı olduğu bir çerçevede'' şekillendiği için banka, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın sağlanmasını teminen elindeki politika araçlarını farklı ekonomik gelişmelere paralel koordineli olarak kullanacak. Merkez Bankası, makro-finansal riskleri azaltıcı politika araçları olarak özellikle zorunlu karşılıklar ve likidite yönetimi gibi faiz dışı araçları önümüzdeki dönemde de aktif biçimde kullanmaya devam edecek. -''KÜRESEL DARALMA OLASILIĞI AZALIYOR''- Rapora göre, küresel ekonomi gelişmekte olan ülkelerin önderliğinde yavaş bir şekilde toparlanırken yeni bir küresel daralma sürecine girilme olasılığı azalıyor. Maliye politikasında hareket alanının sınırlı hale gelmesi ve ekonomik toparlanmanın gelişmiş ekonomiler açısından zayıf görünümü, genişletici para politikasının devam edeceği beklentisini yaratıyor. Merkez bankalarının bilançolarının genişlemesi sonucunda ortaya çıkan küresel likidite bolluğu ve artan risk iştahı gelişmekte olan ülkelerin yatırım araçlarına talebi artırdı. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin risk algılamalarının son dönemlerde iyileşmesi ve artan getiri arayışıyla söz konusu ülkelere sermaye akımları hızlandı. Türkiye'de yüksek büyüme oranı, kamu maliyesindeki disiplin, sağlam finansal sistem ve göreceli yüksek faiz oranları nedeniyle ağırlıklı olarak bankaların yurtdışı yükümlülükleri ve portföy yatırımlarından oluşan sermaye girişi yaşanıyor. Sermaye girişleri finansal piyasaları olumlu etkiliyor ve varlık fiyatlarındaki yükselişi destekliyor, bu da Türk Lirasının değerlenmesine sebep oluyor. Ekonomide yurt içi talepteki artışın desteğiyle hızlı bir toparlanma gerçekleşiyor. Ekonomideki toparlanmayla birlikte işsizlik oranları gerilerken, temel enflasyon göstergeleri orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini sürdürüyor. Rapora göre, iç talebe dayalı büyüme, Türk Lirasının değerlenmesi ve üretimdeki toparlanmayla birlikte ithal ara malı ve enerji ihtiyacı cari işlemler açığının artmasına neden oluyor. İktisadi faaliyetteki canlanmaya bağlı olarak artan vergi gelirleri ve harcamaların kontrol altında tutulması kamu maliyesini olumlu etkiliyor. Ekonomik büyüme, olumlu bütçe performansı ve reel faizlerdeki düşüşle birlikte kamu borcuna ilişkin oranlar ve borç stokunun kırılganlık göstergeleri iyileşiyor. Cari işlemler açığının arttığı bir ortamda, orta vadeli programda ortaya konulan perspektifle uyumlu olarak mali disiplininin sürdürülmesi finansal istikrar açısından önem arz ediyor. Ekonomide görülen hızlı toparlanma, belirsizliklerin azalması, faiz oranlarında yaşanan düşüş ve kredi kullandırma koşullarında görülen iyileşme sonucunda reel sektörün borçluluğu artmakla birlikte yurt dışı kaynaklı borçların payı azalıyor. Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'da geçen yıl Haziran ayında yapılan değişiklikten sonra reel sektörün kredi kullanımını yurt içine kaydırdıkları, yurt dışı borçların yenileme oranında olumsuz bir gelişme olmadığı görülüyor. -''KUR RİSKİ ÖNEMİNİ KORUYOR''- Rapora göre, reel sektörün artan borçlarına karşın, satış gelirlerinin arttığı ve karlılık performanslarının güçlü seyrettiği gözleniyor. Reel sektörün yabancı para pozisyon açığı artıyor ve kur riski firmalar için önemini koruyor. Hanehalkı yükümlülükleri artarken, yükümlülükler faiz ve kur riski taşımıyor ve hanehalkının borç ödeme kapasitesinde olumsuz bir durum görülmüyor. Faiz oranlarında yaşanan düşüş, artan borçluluğa rağmen hanehalkının faiz yükünün azalmasını sağlıyor. İktisadi faaliyetteki toparlanma neticesinde kredi hacminde belirgin bir canlanma gözlendi. Kredi gerçekleşmeleri daha çok kredi talebine dair dinamikleri yansıtıyor. Kredi portföyünde KOBİ kredilerinin ve tüketici kredilerinin payı artıyor. Kredi genişlemesine paralel olarak ağırlığı kriz döneminde artmış bulunan menkul kıymet yatırımlarının toplam aktifler içindeki payı azaldı. Diğer ülkelere kıyasla, Türkiye'de krediler istikrarlı kaynaklarla fonlanıyor. Merkez Bankası raporuna göre, bankaların yurt dışı yükümlülükleri artıyor. Kredilerdeki artışla birlikte bankaların likit kalma eğilimi azalıyor, buna karşın sektörün likidite oranlarının asgari yükümlülüğün üzerinde olduğu görülüyor.