Gündem

Mardin'de de HDP basın açıklamasına polis ablukası: "Bu fotoğraf darbe fotoğrafıdır"

21 Ağustos 2019 16:35

Hakların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine kayyım atanmasına karşı Mardin’de bulunan Karayolları Parkı’nda Eş Genel Başkan Sezai Temelli’nin katılımıyla kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi. Sabah saatlerinden itibaren parkı yüzlerce polis ve TOMA tipi zırhlı araçlarla abluka altına alan polis, partililer ve vatandaşların parka girişine izin vermedi. emelli, “Bu fotoğraf darbe fotoğrafıdır. Bu fotoğrafa karşı demokrasinin sesini yükselteceğiz. HDP’nin belediye eş başkanları, Mardin’in kadim halkının temsilcisidir. Bu devlet aklı değildir” dedi.

Mezapotamya Haber Ajansı'na göre, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, görevden alınarak yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, partinin milletvekilleri, yöneticileri ve çok sayıda yurttaş, geldikleri parkta polis tarafından engellendi. 
 
Barikatlarla kitleyi engelleyen polis ile HDP’li vekiller arasında uzun süre tartışmalar yaşandı. Engellemeler sırasında açıklamaya katılmak isteyen partililere de polisler tarafından müdahale edildi. Engellemelere tepki gösteren Ahmet Türk’e, polisin “Siz bu kentin büyüğüsünüz” demesi dikkat çekti. Daha sonra polis engeline rağmen kitlesel basın açıklaması gerçekleştirildi. 

"Barışın sesini yükselteceğiz"

Eş Genel Başkan Temelli’nin yaptığı açıklama şöyle:
 
“19 Ağustos günü Türkiye’de bir darbe daha yaşandı. Bir sivil darbe yaşandı. Türkiye'nin karanlık tarihine bir karanlık sayfa daha eklendi. 3 belediyemize el konuldu, belediyelerimiz gasp edildi seçilmişlerin iradesi yok sayıldı. Bir basın açıklamasından bile ürker haline gelmiş kendisini polislerin arkasına saklamış korkak bir iradeyi görüyorsunuz. Bu fotoğraf budur işte. Bu fotoğraf halkın iradesini, halkların iradesin, yok saymaktır. Bu fotoğraf bir darbe fotoğrafıdır. Bu darbeye karşı buradayız. Halkımızla birlikte demokrasiyi savunmaya, halkın iradesini savunmaya devam edeceğiz. Kürt düşmanlığından beslenen, savaştan ve zulümden beslenen bu anlayışa karşı sokaklarda barışın hakikatin barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz. 
 
HDP'li belediye eş başkanları, seçilmiş belediye eş başkanlarıdır. Mardin halkının iradesidir. Kürt halkının, Arap halkının, Süryani halkının iradesidir. Kadim halkların iradesidir. Bir arada yaşama iradesidir. Bu iradeyi yok sayanlar bu tekçi anlayış her yeri tecritleştirdiği bu tecrit anlayışı ile Mardin’in kadim iradesini yok sayarak bir kayyımla burayı da tekçileştirmeye çalışmaktadır. Bu tecrit aklını, bu kayyım aklını kabul etmiyoruz. Bu devlet aklı değildir. Bu aklını yitirmişlerin iradesidir. Bu iradeyi halkların iradesi kabul etmeyecektir. Devlet aklı kolektif bir akıldır. Devlet aklı hakların aklını, halkların iradesini varsayan bir akıldır. Devlet aklı, halkların hakkını, iradesini var sayan bir akıldır. Bunu yok sayan anlayışa karşı halklar bir aradadır. Kürt halkının mücadelesinde bugün Türkiye buluşmuştur. Bu iradeyi yok sayanlar bunun hesabını verecek. Biz sokaklarda, meydanlarda bunun hesabını sormaya devam edeceğiz. 

"Demokrasiye duyarlı bir devlet!"

Bugün ortaya konulan bu tasarruf hukuk tanımazlıktan öte yasa tanımazlık halindedir. Kendi yasalarını bile yok sayan bir irade artık bir zorbalığın ifadesinden başka bir şey değildir. Karşı karşıya olduğumuz şey zorbalıktır burada artık devleti görmemiz mümkün değildir devlet kendi hukukunu yasalarını yok saymaktır. Devlet anayasal bir devlet olmaktan çıkmıştır. O yüzden tüm Türkiye’ye sesleniyoruz. Bir hukuk devleti, anayasal bir devlet için demokrasiye duyarlı bir devlet. Şimdi itirazımızı mücadelemizi her yerde yükseltmeliyiz. 

"HDP bir kadın partisidir"

Bakın suçlamalara bakın aklını yitirmiş insanların neler ifade ettiğini çok iyi anlarsınız. Diyorlar ki eş başkanlık sistemi var. Evet var. Eş başkanlık sistemi suç değildir. Suç olamaz. Tam tersi kadını yok sayma karşı işlenen bir suça karşı ile mücadeledir. Bir kadın özgürlüğü mücadelesidir eşit temsiliyet mücadelesidir. HDP bir kadın partisidir. Olduğu her yerde eşit temsiliyetle ile hareket eder. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi verir.
 
Eş başkanlık budur; eş başkanlıklarımız belediye meclis üyeliklerinin birinci sırasında seçilen arkadaşlarımızdır. Siyaseten kadını yok sayanlara karşı, kadın emeğini sömürenlere kadına şiddeti olağanlaştıranlara karşı bugün kadınlar vardır eş temsiliyette bunun en önemli mücadele hattıdır. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz Tüm Türkiye’deki kadınlara sesleniyoruz. Hangi siyasi görüşte olursanız olun hangi inanca sahip olursanız olun bu kadın mücadelesinde omuz omuza verme zamanıdır. Kadınları yok sayan bu eril zihniyete bu erkek egemen zihniyete karşı bu mücadele de buluşma zamanıdır. 

"Borç ödeyen belediye olduk"

Diyorlar ki belediyenin imkanlarını biz çarçur ediyormuşuz oraya buraya gönderiyormuşuz. Son 4 ayda belediyelere geldik. Borçlanan değil borç ödeyen belediyeler olduk. Hukukta ne yazıyorsa onu uyguladık. Daha önce de olduğunu gibi her türlü denetime açıktır. Bir tek suç belgesi bulamadılar. Bizim belediyelerimize dair bir tek suç belgesi bulmuş değiller. Ama kendi dönemlerinde yani kayyım dönemlerinde yapmadıkları yolsuzluk kalmadı. Yapmadıkları hırsızlık kalmadı bu halkın hakkını nasıl çarçur ettiklerini kayyım raporunda belgeledik. Sayıştay belgeleri orada duruyor, gidin bakın. Yolsuzluk, hırsızlık, talan neymiş görün. İşte talana karşı bu yolsuzluğa karşı belediyelerimiz halkın iradesiyle göreve geldikleri günden bugüne tam 4 aydır halkın bir kuruşunun heba olmaması için emek verdiler. Kendilerinin olmayan borçları bile ödediler. İşte bu yalana ve talana karşı çıkmalıdır tüm halkımız. Bu yalana karşı durmalıdır Türkiye’nin her yerinde durmalıdır. 

"Ülkede tecrit var"

Neden bu talan var, neden kayyım var? Çünkü bu ülkede tecrit var. Çünkü bu ülkede OHAL dışında yönetememe hali vardır. Bugünkü iktidar artık yönetemiyor. Acze düşmüş, siyasetsiz kalmıştır. Bu ülkenin sorunlarını bırakın çözmeyi, ülkeyi daha büyük sorunlara sürüklemektedir. Kürt meselesini çözmek yerine Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden beslenen bu iktidar her yeri savaş, zulme, şiddet haline dönüştürmektedir. 

"Savaş için bütçeye el koyuyorlar"

Halklarımıza savaşı şiddeti dayatmaktadır. Suriye halklarına savaşı dayatmaktadır. Pençe harekâtıyla savaşı dayatarak toplumu bölmeye çalışmaktadır. Toplumu bölmeye çalışmaktadır tam da bunun karşısında savaşa karşı çıkarak bir arada yaşama irademizi Barış irademizi ortaya koyuyoruz. Savaştan beslenenler savaşa kaynak ayırmak için bugün belediyelerimizi gasp ediyorlar. Savaştan beslenenler savaşa kaynak ayırmak için bu halkın bütçesine el koyuyorlar. Bu el koymaya hak gaspına karşı savaşa karşı da ses çıkaracağız. 
 
Ülkeyi yangın yerine çevirdiler. Ülkenin ormanlarını yaktılar, yetmedi şimdi bu halkın vicdanını yakma peşindeler. Bu yangına karşı, ülkeyi yangın yerine çevirenlere karşı, yangına benzin dökenlere karşı Türkiye’nin her yerinde yan yana gelmeliyiz. Halklarımızın iradesini güçlendirmeliyiz. Buradan bütün siyasi partilere çağrı yapıyorum. Bütün siyasete çağrı yapıyorum. Eğer bugün bu gasba karşı çıkmazsanız, siyaseten artık yoksunuz. Çünkü siyaset halkın iradesiyle var eder kendisini. Halkın iradesi bir yerde gasp ediliyorsa bilin ki siz de artık yok sayılıyorsunuz. Yok olmamak için yok sayılmamak için tüm siyasi partiler şimdi bu halkın iradesini yok sayan bu iktidara karşı sesini yükseltmeli, iradesini ortaya koymalıdır.  Bu mücadelede bizim yanımızda yer almalı. Mardin halkının yanında yer almalı. Bugün belediyemizi gasp edenlere karşı dikilmeli, itirazını yükseltmeli. 

"Şimdi sokağa çıkmalı"

Türkiye’deki bütün STK’lere, sendikalara, tüm demokratik kitle örgütlerine herkese sesleniyoruz, emekçilere sesleniyoruz. Bugün toplu iş sözleşmesi ile sizin hakkınızı gasp edenlerle burada bizim belediyelerimizi gasp eden anlayış aynıdır. Türkiye’deki tüm gençler, tüm emekçiler, tüm kadınlar, tüm STK’ler şimdi ses çıkarmalı. Şimdi sokağa çıkmalı, mahallesine, sokağına, işyerine, ilçesine iline sahip çıkmalıdır. Bu haksız saldırıyı ancak omuz omuza vererek yan yana gelerek durdurabiliriz. 

"Kentler, sokaklar bizimdir"

Ayrımcılıktan, savaştan, nefretten beslenen bu anlayışa karşı bir arada yaşama irademizi, barış irademizi demokratik cumhuriyet irademizi hep birlikte ortaya koymalıyız. Kentler bizimdir, sokaklar bizimdir. Hep birlikte dayanışarak bu anlayışa karşı mücadelemizi vereceğiz. Bu belediye ile bu kayyımcı anlayışla hiçbir hukukumuz yoktur hiç bir hukukumuz olmayacaktır. 
 
Ne selamlarını alırız ne selam veririz ne onlardan hizmet alırız ne onlara karşı yükümlülük yerine getiririz. Kentimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz dedik tam da bunu gerçekleştirme zamanı. Bu kayyımcı anlayışı yok sayma zamanıdır, dayanışma zamanıdır. Bu dayanışmayı Türkiye’nin her yerinde sadece Mardin’de, Van’da, Amed’de değil Türkiye’nin her yerinde göstereceğiz. Belediyelerimize sahip çıkmak, irademize sahip çıkmaktır. İstanbul’da İzmir’de Antalya’da Adana’da Mersin’de her neredeysek orada irademize ve geleceğimize sahip çıkacağız. 
 
Bu sadece bir basın açıklaması ile bitmeyecek, her gün her yerde sokaklarda alanlarda olacağız, sesimizi, itirazımızı yükselteceğiz. Korkanla daha da çok korkacak o korku duvarlarının altında o çürümüş siyasetleri ile çürümeye devam edecekler.”