Maliye Bakanı Naci Ağbal, "İnşallah referandum sonunda ‘evet’ çıkacak ve bu ortam Türkiye’yle ilgili ileriye dönük öngörülebilirliği o kadar artıracak ki yatırımlarda Türkiye’de çok ciddi bir hareketlenme olacak." dedi.
Bakan Ağbal, TVNET’te katıldığı programda, soruları yanıtladı.
Türkiye Varlık Fonu'na (TVF) ilişkin eleştirilere cevap veren Ağbal, Fon'un, Türkiye ekonomisinin potansiyelini açığa çıkarmak için çok önemli bir merhalenin başlangıcı olduğunu söyledi.
Dünyada birçok ülkenin varlık fonları kurduğunu ve bu ülkelerin sadece petrol ve gaza sahip, bütçe fazlaları olan ülkeler olmadığını anlatan Ağbal, söz konusu fonun birçok amaçla kurulabildiğini ifade etti.
TVF'nin tasarruf, yatırım, kalkınma, finansal ve mali istikrarı sağlamak amacıyla kurulduğunu belirten Ağbal, ülkenin, TVF ile önümüzdeki dönemde çok önemli projelere imza atacağını ifade etti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Fon'a devredilen tüm şirketlerin mevcut stratejik planları, operasyonları, personel politikaları, yatırım kararları, borçlanma ve kredi ilişkileri ve daha da önemlisi uluslararası yükümlülükleri ve ilişkilerinin aynen devam edeceğini belirterek, "Şaşırmamak elde değil. Türkiye’nin varlıkları Hazine Müsteşarlığının uhdesinde bulunurken de özelleştirme programında bulunurken de devletin ve hükümetin tasarrufundaysa, TVF'nin altında bulunduğunda da yine hükümetin tasarrufu ve karar çerçevesi içindedir." diye konuştu.
Şirketlerin Fon'a devredilmedi
Fon'a devredilen şirketlerin rehin verileceği iddialarına da yanıt veren Ağbal, şunları kaydetti:
“Bu rehin meselesi denilince, geriye dönüp bakmamız lazım. Kimler zamanında Türkiye’nin hangi varlıklarını, Türkiye’nin, hükümetin, devletin gücünü kime rehin vermişler ona bakmak lazım. Bakın, Türkiye’nin bugün geldiği nokta itibarıyla kamu maliyesi dimdik ayakta, bütçe açıkları olabildiğinin en düşük seviyesinde, kamu borç yükünün milli gelire olan oranı en düşük seviyesinde. Yani biz şimdi kalkmışız da kamu maliyesi 2001 krizinde olduğu gibi tam bir batağın içerisine saplanmış da borç arama telaşına düşmüşüz, öyle mi? Yok öyle bir şey. Şu anda borç yükünün milli gelire oranı itibarıyla herkes Türkiye'ye gıpta ediyor. Bütçe açıkları yüzde 1’ler seviyesinde gidiyor. O açıdan, Türkiye Varlık Fonu'nu bir borç yönetim şirketi olarak kurduğumuz iddiası, bir kere kamu maliyesi rakamları itibarıyla hiçbir gerçekliği olmayan bir iddia."
"Referandumda inşallah ‘evet’ çıkacak ve yatırımlar artacak"
Referandumun ekonomik canlılığı nasıl etkileyeceğine yönelik soruyu da yanıtlayan Ağbal, seçim dönemlerinin, toplumun en hareketli olduğu dönemlerden biri olduğunu söyledi.
Bu dönemlerde birçok sektörde canlılık yaşandığını dile getiren Ağbal, şöyle devam etti:
“Ama kritik olan şu, İnşallah referandum sonunda ‘evet’ çıkacak ve bu ortam Türkiye’yle ilgili ileriye dönük öngörülebilirliği o kadar artıracak ki yatırımlarda Türkiye’de çok ciddi bir hareketlenme olacak. Referandum oylamasından evet çıktıktan sonra artık 2019’a kadar siyasi öngörülebilirlik net bir şekilde ortaya çıkıyor. Ondan sonra herkes işine gücüne bakacak. Yatırımcı yatırımını yapacak, Türkiye’deki yeni oluşturulan anayasal sistem artık Türkiye’nin orta ve uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılayacak. Bugün TVF'nin niye kurulduğunu anlayamayanlar anayasa değişikliğini de anlayamayanlar. Yani böyle enteresan bir ilişki var. Neden? Kapalı bir ekonomik model, kapalı bir siyasi model, geleneksel bir yönetim modeli içerisinde sıkışmış kalmış. Dünyanın yeni geldiği gelişmeleri, evreleri yakalayamayan bir siyaset perspektifi var. Türkiye artık o eski kabuğundan sıyrıldı. Global dünyada büyük bir oyuncu olarak bütün araçlarıyla, global aktörler hangi araçları kullanıyorsa o araçları kullanarak ülkeyi, ekonomiyi büyütecek.”