Ekonomi

Mahfi Eğilmez yazdı: Merkez Bankası faizi artırmadı ama yükseltti

"Faizi bu şekilde örtülü olarak arttırmanın siyaseten daha kolay olduğu düşünülebilir; buna karşılık bu şekildeki örtülü bir hamlenin açıklama etkisi olmaz"

11 Ağustos 2020 16:56

Mahfi Eğilmez*

Covid-19 pandemisi sürecinde çoğu ülkede olduğu gibi para basılarak kamu harcamaları artırıldı. Böyle bir ortamda para basılması ve kamu harcamalarının artırılması doğru bir yaklaşımdı. Ne var ki basılan paraların yönlendirildiği yerler doğru değildi. Basılan paralar işsizlere, işinden ayrılanlara ve asgari ücretli tüketicilere yönlendirilmeliydi. Çünkü bu kişiler aldıkları parayı harcarlar, o parayla döviz almaya gitmezler. Oysa paraları ellerine geçirenlerin önemli bir bölümü para bolluğunun TL'de değer kaybı yaratacağını düşünerek döviz almaya yöneldi. Bu süreçte kredi kullanımı da teşvik edildi. Bu da doğru bir adımdı. Ne var ki burada da verilen kredilerin nerede kullanıldığı denetlenmeyince kredi alanların önemli bir bölümü bu kredilerle döviz almaya yöneldiler. Özetle söylemek gerekirse doğru adımlar yanlış yönlere atılınca ekonomiyi canlandırmak yerine dövize talep canlandırılmış oldu.

Merkez Bankası, bankaları, kısa vadeli borç vermek suretiyle fonlar ve bu yolla bir yandan likiditeyi ayarlarken bir yandan da piyasada oluşacak faizleri etkiler. TCMB'nin para politikasını yürütmek için kullandığı 4 çeşit fonlaması ve bunlara uyguladığı 4 çeşit faizi vardır (ayrıntıları merak edenler için metnin sonunda açıklama notu var.)

TCMB yaklaşık bir yıl önce politika faizini indirmeye başladı. Faizi indirmeye başladığında yüzde 24 olan politika faizi bugün yüzde 8,25. Diğer faizler politika faizine bağlı olduğu için onlar da paralel olarak düştü ve TCMB ortalama fonlama faizi de indi. Yaklaşık 2 hafta önce TCMB ortalama faizi yüzde 7,50 dolayına gerilemişti. Merkez Bankası faizi bu kadar düşürünce bankalar da mevduat faizlerini ortalama yüzde 7 – 8 aralığına çekmişlerdi. Bir yıl sonrası için beklenen enflasyonun TCMB Beklenti Anketinde yüzde 10'un üzerinde seyrettiği bir ortamda yüzde 7,50 oranındaki nominal faizin (stopaj sonrası neti yaklaşık yüzde 6,50'ye geliyor) tasarruf sahiplerini TL vadeli hesaplarda kalmaya ikna etmesi beklenemezdi. Çünkü bu faiz kabaca yüzde 3,2 oranında bir negatif reel faize işaret ediyordu. Faizler üzerindeki bu baskılama sonucunda tasarruf sahipleri TL tasarruflarını, faizi sıfır dolayına inmiş de olsa döviz tevdiatına dönüştürmeye başladılar. Yaklaşık 2 hafta önce 234 milyar dolar olan döviz cinsinden bankalar mevduatı ve katılım fonları toplamı 243 milyar dolara yükseldi (veriler için kaynak: BDDK, günlük bülten, 6 Ağustos 2020.)

Piyasaya sunulan yüksek TL miktarı ve aktif rasyosu zorlamasıyla açılan krediler ile düşük TL faizlerinin dövize karşı yarattığı talep artışı, kurları hızla yukarı çekti ve 2 hafta kadar önce 6,85 olan dolar kuru bu sabah (11.08.2020) 7,33'ün üzerine çıkınca TCMB bir açıklama yaparak faiz kararında değişikliğe gitti. TCMB bu açıklamasıyla piyasa yapıcı bankalara yüzde 7,25 faizle sunulan haftalık fonlama imkânının yürürlükten kaldırıldığını onların da diğerleri gibi yüzde 8,25 ile borçlanabileceklerini ortaya koyuyordu. Bu düzenleme TCMB ortalama fonlama maliyetini yukarı çekecek bir düzenleme. Böylece faizleri arttırmış olacak. TCMB'nin önümüzdeki dönemde ilk ağızda gecelik fonlamaya ağırlık vererek faizleri yüzde 9,75'e çekeceği, eğer bununla kuru frenlemeyi başaramazsa geç likidite penceresini geçmişte yaptığı gibi normal fonlama mekanizması yerine kullanarak ortalama fonlama maliyetini yüzde 11,25'e kadar yükselteceği anlaşılıyor.

Böylece Merkez Bankası, bir kez daha faizi arttırmamış görünerek yükseltmiş olurken öteden beri söyleyegeldiği 'sadeleştirme politikasını' gündemden kaldırmış bulunuyor.

Faizi bu şekilde örtülü olarak arttırmanın siyaseten daha kolay olduğu düşünülebilir. Buna karşılık bu şekildeki örtülü bir hamlenin açıklama etkisi olmaz. Sokaktaki vatandaş TCMB'nin bu yaptığını ancak bankacı kendisine anlattığında anlar, oysa politika faizi artışı hemen duyulur ve insanlar döviz satın almakla yükselen TL faizi arasında tercih yapmaya yönelirler. Eğer reel faiz pozitif olmuşsa o zaman TL mevduata geçmeyi tercih ederler.

TCMB fonları ve faizleri hakkında not

Haftalık repo ihalesi yoluyla fonlama ve politika faizi: TCMB, bankaları bir hafta vadeyle ve repo ihalesiyle fonlayabilir. Bu fonlama işleminde bankalar ellerindeki tahvil veya senetleri TCMB'ye vererek karşılığında bir haftalık borçlanırlar.  Haftalık vade dolduğunda bankalar aldıkları parayı faiziyle birlikte TCMB'ne geri ödeyerek tahvil veya senetlerini geri alırlar.

Piyasa yapıcısı bankalar ve onlara uygulanan fonlama ve faiz: TCMB her yıl piyasada fazla işlem yapan bankaları piyasa yapıcısı bankalar olarak açıklamakta ve bu bankalara diğerlerinden 1 puan daha düşük faizle haftalık repo ihalesi fonu sağlamaktadır. An itibarıyla piyasa yapıcısı banka listesinde yer alanlar şunlardır: Akbank, Denizbank, HSBC, QNB Finansbank, Türk Ekonomi Bankası, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası.

Gecelik fonlama ve gecelik fonlama faizi: TCMB'nin, bankalara sağladığı kısa vadeli fonlardan birisi de gecelik fonlamadır. 

Geç likidite penceresi fonlaması ve geç likidite penceresi faizi: Normal olarak saat 16.00'a kadar hesaplarını denkleştirememiş bankaların açıklarını kapatmak üzere başvuracağı bir imkândır. TCMB, yakın geçmişte faiz artırımı yapıldığı görünümü vermemek için politika faizini artırmak yerine geç likidite penceresi fonlamasını zorunlu bir başvuru kaynağı olmaktan çıkarıp zaman zaman diğer fonlama imkânlarının yerine kullanmıştır.

TCMB ortalama fonlama maliyeti (ya da TCMB ortalama faizi): TCMB bankaları yukarıda değindiğimiz farklı yollar ve faizlerle fonladığında fonlama miktarıyla ağırlıklandırılmış faizlerin ortalaması TCMB ortalama fonlama maliyetini verir. Ki bu TCMB'nin bankaları ortalama olarak hangi faizle fonladığını bize gösterir. Görüleceği gibi bu ayrı bir fonlama ya da faiz değil yukarıdakilerin ortalamasıdır. Bu ortalama faizi TCMB'nin ortalama borç verme faizi olarak almak doğrudur.


*Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır