Mahfi Eğilmez*
Hukukun üstünlüğü ilk ağızda basit iki kelimenin yan yana gelmesiyle oluşmuş bir ifadedir. Buna karşılık hem hukuktan hem de üstünlükten çok daha önemli bir vurguyu ortaya koyar. Hukukun üstünlüğü, temel olarak hukukun bir topluluktaki veya ülkedeki yaygınlığını ve yetkisinin yüksekliğini ifade eder ve en üst düzeyde şöyle ifade edilir: “Fiat iustitia et pereat mundus” (dünya yıkılsa bile adalet yerini bulmalı.) Farklı bir bakışla şöyle de ifade edilebilir: “Fiat justitia ne pereat mundus” (dünyanın yıkılmaması için adalet yerini bulmalı.)
Hukukun üstünlüğü ifadesi içinde birçok hukuk ilkesi bir araya gelir. Bunlardan ikisi belki de en önemlileridir. İlki ‘yasalar karşısında eşitlik ilkesidir.’ Hiç kimseye, zümreye veya gruba yasalar karşısında ayrıcalık tanınmaması demektir. İkincisi ‘idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olacağı ilkesidir.’ Ülkeyi yönetme yetkisine sahip olanların aldıkları kararların ve yaptıkları uygulamaların yargıdan muaf olamayacağını vurgular.
Bu iki önemli ilkeyi ve diğer ilkeleri bir araya getirince karşımıza bir hukuk devleti kavramı çıkar. Eğer bir devlet, bütün parçalarıyla bu ve benzeri ilkelere sadık kalıyorsa o zaman bir hukuk devletinden söz etmek mümkün olur. Hukuk devleti olmadan demokrasi olmaz.
Bir yerde hukukun üstünlüğünün geçerli olup olmadığını anlamanın en kestirme yolu emniyet şeridine ve trafik ışıklarına bakmaktır. Emniyet şeridini ve trafik ışıklarındaki geçiş üstünlüğünü suçlu takibi yapan polis, hasta taşıyan ambulans ve yangına giden itfaiye dışında kullananlar varsa ve trafik polisi bunlara ceza yazamıyorsa o zaman orada hukukun üstünlüğü yok demektir.
World Justice Project tarafından dünyanın her ülkesinden akademisyen ve hukukçunun katılımıyla hazırlanan Rule of Law Index (Hukukun Üstünlüğü Endeksi) Türkiye’nin bu alanda ne kadar gerilerde olduğunu ortaya koymaktadır. Rapora göre Türkiye genel olarak hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde ölçümlemeye dahil edilen 126 ülke arasında Mozambik ve Myanmar’ın arasında 109. sırada bulunuyor. Arnavutluğun 71., Endonezya’nın 62., Romanya’nın 31. sırada olduğu bu sıralamada Venezuela son sırada, Danimarka, Norveç ve Finlandiya ilk üç sırada yer alıyor.
Hükümetin gücünün sınırlandırılması (hukukun üstünlüğü ilkesinin önemli bir alt ilkesi) esas alındığında Türkiye 126 ülke arasında 123. sıraya geriliyor. Mısır, Türkiye’nin üstünde. Altında ise üç ülke var: Kamboçya, Nikaragua ve Venezuela. Temel hakların değerlendirildiği endekste Türkiye 122. sırada. Venezuela bu ölçümlemede Türkiye’nin üzerinde. Son sırada İran yer alıyor.
Bir ülkede hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukuku egemense o ülkedeki demokrasi ahbap çavuş demokrasisinden öteye gidemez. Ahbap çavuş demokrasisi geçerliyse o ülkedeki ekonomik sistem de ahbap çavuş ekonomisinden öteye gidemez. Ahbap çavuş ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde bırakın yabancı yatırımcıları yerli yatırımcılar bile yatırım yapmaz.
O nedenle Türkiye’nin ekonomik durumundan şikâyet ediyorsak ya da en azından “biz bu duruma layık değiliz” diye düşünüyorsak o zaman ülkeyi layık olduğu yere çıkarabilmek için ilk olarak hukukun üstünlüğünü sağlamaya yönelik adımları atmamız gerekir.
*Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.