Mahfi Eğilmez*
Altın, 2019 yılı Aralık ayından başlayarak hızlı bir yükseliş sergiledi. Bu yükselişi aşağıdaki grafikten izlemek mümkün (Kaynak: Bloomberg HT):
Grafikten görüleceği gibi altın fiyatları 2019 ortalarında yükselmiş, 2019 sonlarına doğru düşmüş ve Aralık ayından itibaren yeniden ve ciddi biçimde artışa geçmiş.
Bunu bir tabloda gösterirsek yükselişin boyutu hakkında daha açık fikir sahibi olabiliriz (Kaynak: Bloomberg HT ve Bigpara Verileri):
Tablo bize birkaç konuda bilgi veriyor: (1) Dünyada altın fiyatı 13 ayda gram başına yüzde 22 yükselmiş. Bu, 2010 yılından bu yana görülen en ciddi yükseliş. (2) Aynı dönemde Türkiye’de altın fiyatı gram başına yüzde 39 artmış. Türkiye’de altın fiyatının dünyaya göre daha hızlı artmış olmasının nedeni TL’nin Dolara karşı yaşadığı yüzde 12 dolayındaki değer kaybı. (3) Demek ki Türk altın yatırımcısı 2019 yılında her zaman görülmeyen bir kazanç yaşamış: Bir yandan altın fiyatı artarken bir yandan da Dolar değerlenmiş ve böylece altın yatırımcısı çift yönlü kazanç elde etmiş.
Altındaki fiyat performansını belirleyen bazı itici güçler var: (1) Ekonomik genişleme: Büyüyen ekonomilerde lüks mallara ve dolayısıyla altına yönelim oldukça güçlü oluyor. Bu yöneliş daha çok mücevher şeklindeki altına yöneliyor. (2) Piyasalarda jeopolitik olumsuzluklar, doğal afetler, yaygın ve bulaşıcı hastalıklar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkan risk algısı artışları ve belirsizlikler: Bu gibi durumlar altının bir çeşit güvenli liman konumuna girmesine yol açarak talep ve dolayısıyla fiyat artışına yol açıyor. (3) Altın yatırımına rakip olabilecek varlıkların fiyatlarında çeşitli nedenlerle ortaya çıkan düşüşler: Bu tür değişimler altına olan talebi ve dolayısıyla altın fiyatını artırabiliyor (fırsat maliyeti.) (4) Merkez Bankalarının ve diğer bankaların rezervlerinde altının payını artırmak istemeleri: Bu girişimler talebi artırarak altın fiyatının yükselmesine yol açabiliyor.
2019 yılında bu saydığımız itici güçler arasında 2, 3 ve 4 numaralı olanlar oldukça etkili oldu. Orta doğuda yaşanan belirsizlikler, ABD – Çin ticaret savaşı gerginliği, Brexit tedirginliği ve bazı Merkez Bankalarının rezervlerini altınla desteklemeye çalışması altına yönelişi artırdı. Bunlara ek olarak özellikle tahvil faizlerinin düşüklüğü de bu yönelişe katkıda bulundu.
Dünya Altın Konseyi 2020 yılı için aynı yükselişin devam edeceği konusunda oldukça kuşkulu görünüyor. Konsey’in son raporunda; 2019 yılında yaşanan ekonomik ve jeopolitik belirsizliklerin ve Merkez Bankalarının yaptıkları alımların 2020 yılında aynı düzeyde olmayacağı tahmini yer alıyor. Bu tahminin arkasında giderek yavaşlayan dünya büyümesinin ve özellikle Çin’de görülen düşük büyüme performasının altın talebini düşüreceği görüşü bulunuyor.
2020 yılına girildiğinde altına yönelişi tetikleyen ve frenleyen bazı gelişmeler bir arada ortaya çıkmaya başladı. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan depremler ve onlarla aynı zamanda Çin’den yayılan koronavirüs gibi olumsuzluklar altına olan talebi tetikleyici etkiler yarattı. Buna karşılık ABD – Çin ticaret savaşının belirli bir uzlaşma çerçevesinde çözülmeye yönelmesi, uzun zamandır piyasaları meşgul eden Brexit meselesinin sonuçlanmış olması da altına yönelişi frenleyen olumlu etkiler yarattı.
2020 yılının ilk aylarında yaşanan depremler, virüsler ve diğer olumsuzlukların altına yönelişi tetiklemiş olması ve ilerleyen günlerde bu etkilerin kalkmasıyla ortamın yeniden sakinleşeceği düşünülse bile dünyada parasal genişlemenin ve dolayısıyla likidite bolluğunun devam etmesi altın fiyatlarının artacağı yolundaki görüşü güçlendiriyor.
*Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.