Dr. Mahfi Eğilmez
Ülkelerin ekonomik güçlerini karşılaştırmak için en çok başvurulan iki sıralama ölçütü GSYH büyüklüğü ve kişi başına gelirdir. Bir ülkede belirli bir dönem içinde (3 ay, 1 yıl) üretilen bütün nihai malların o yıla ilişkin ortalama piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla oluşan toplam değere gayrisafi yurtiçi hasıla (ya da kısaca GSYH) diyoruz.
Aşağıdaki tablo GSYH’si en büyük ülkelerin 2015 ve 2022 yılları itibarıyla sıralanmasını gösteriyor (kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, April 2021.)
Tabloya göre GSYH açısından son yedi yılda en ciddi değişiklikler olmuş, Türkiye ve Brezilya, son dönemde en fazla ivme kaybı yaşamış ülkeler olurken İran en yüksek çıkışı yakalamış ülke konumuna gelmiş görünüyor (bu konuyu ayrı bir yazıda ele alacağım.) Türkiye’deki düşüş son derecede çarpıcıdır.
Ekonomideki bozulmayla ilgili olarak sığınılan dünyada da işlerin kötüye gittiği tezinin doğru olmadığını yukarıdaki tablo açık bir biçimde gösteriyor.
IMF’nin 19 Nisan 2022 tarihinde yayınladığı Türkiye ile ilgili tahminlerini de aşağıdaki tabloda sunuyorum (World Economic Outlook, April 2022 ve WEO Database, April 2022.)
IMF’nin 2022 Türkiye tahminleri dolar cinsinden GSYH’de ve kişi başına gelirde ciddi gerilemeler olacağını ortaya koyuyor. Bu görünümde iki göstergedeki olumsuz gelişmelerin etkisi var: (1) Büyüme 2021 yılında ulaştığı yüzde 11 oranına karşılık 2022 yılı için yüzde 2,7 olarak tahmin edilmiş bulunuyor. Bu düşüş ciddi bir soğumaya işaret ediyor. (2) 2021 yılında 8,87 olan yıllık ortalama USD/TL kuru 2022 için 16,37 olarak tahmin edilmiş görünüyor. Bu 2021 yılına göre iki kat dolayında bir artışa işaret ediyor (aslında IMF’nin bir kur tahmini yok. TL cinsinden GSYH’yi dolar cinsinden GSYH’ye bölerek hesaplamalarda kullandığı ortalama kuru biz buluyoruz.)
IMF, yılsonu enflasyon oranını yüzde 52,4 olarak tahmin etmiş. Bu tahmin gerçekleşirse Mart ayı itibarıyla yüzde 61,4 olan enflasyonun bir miktar gerilemesi öngörülmüş olsa da yılsonunda ciddi bir düşüş yaşanmasının söz konusu olmayacağı anlaşılıyor.
Tabloda işsizlik oranı tahminine baktığımızda az da olsa bir düşüş beklendiğini görüyoruz. Büyüme oranının yüzde 11’den yüzde 2,7’ye düşeceği tahminiyle işsizlik oranındaki düşüş tahmini bana tutarlı gelmiyor.
Eğer IMF’nin tahminleri doğru çıkarsa hükümetin son dönemde ortaya attığı faizleri düşürüp kuru yükselterek cari açığı düşürme tezinin tam tersi gerçekleşecek, hem kur yükselmiş hem de cari açık artmış olacak.
Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.