Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, döviz kurunun 3.78’den birden bire 7.20’lere yükselmesinin çok ciddi etkiler yarattığını belirterek, Merkez Bankası’nın Tüketici Fiyatları Endeksini hedeflemesinin yanlış olduğunu C Endeksini esas alması gerektiğini savundu. 2018’e dair önemli ekonomik verileri paylaşan Eğilmez, “2019’da dış kaynak bulmak zorlaşacak, şirketler için zor geçecek” şeklinde konuştu.
Altınbaş Üniversitesi'nin Gayrettepe Kampüsü’nde düzenlenen panelde “Ekonomide 2018 değerlendirmeleri ve 2019 beklentileri” konuşuldu. Panele Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin moderatörlük yaparken, üniversite öğretim üyelerinden Dr. Mahfi Eğilmez ve eski Devlet Bakanı Ekonomist Işın Çelebi konuşmacı olarak katıldı.
“Milli gelir ve nüfus artışının kalkınmaya etkisi tartışılır”
Panelin açılış konuşmasını yapan Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, dünyada güvenliğe her yıl 14,3 trilyon dolar para harcandığını ve bunun Çin’in milli gelirine eşit olduğunu belirterek, “Buna karşın silahlı çatışmalarda ölen insanların oranı hava kirliliğinden ölümlerin sadece 1/20 kadarını oluşturuyor ve buna rağmen sürekli buna maruz kalacakmışız gibi senede 14,3 trilyon doları güvenlik kaygısı için harcıyoruz” şeklinde konuştu.
Milli gelir büyüdüğünde kalkınmanın da büyüceği yönündeki savın çok da doğru olmadığını söyleyen Prof.Dr. Alkin, aynı zamanda nüfus büyümesinin de kalkınmaya etkisinin tartışılması gerektiğini vurgulayarak, “2050 yılında Nijerya dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olacak. En kalabalık ülkeler arasında Endonezya, Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler olacak, bu ülkelerin 2050 yılında en çok kalkınan ülkeler arasında olacağını söyleyebilir miyiz?” şeklinde soru sordu.
Türkiye’de elektriğin yüzde 42,4’ünün doğalgazdan üretildiğini hatırlatan Alkin, Türkiye’nin Rusya ve İran ile yakınlaşmasının ekonomik sebeplerden kaynaklandığını ifade etti.
“2018’de Türkiye'yi en çok TL’ deki değer kaybı etkiledi”
Panelde konuşan Altınbaş Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Mahfi Eğilmez, 2018 yılında Türkiye’yi en çok TL’deki değer kaybının etkilediğinin altını çizerek, “Türk Lirası’ndaki değer kaybı birkaç anlamda çok ciddi etki yarattı. Bunlardan biri enflasyonun çok etkilenmesi oldu. Çünkü biz üretimimizde ağırlıklı olarak “ithal girdi” kullanıyoruz. Bu yüzden ithal maliyetlerimizi müthiş şekilde arttırdı” ifadelerini kullandı.
Döviz kurlarında yükselme başladığında insanların paralarındaki erimenin önüne geçebilmek için dövize yöneldiklerini söyleyen Eğilmez, güven kaybının yaşandığını ve karar alıcıları en çok döviz kurunun etkilediğini vurguladı. Dolayısıyla dolardaki artışın güvende ciddi bir düşüşe neden olduğunu ve bu iki değişken arasındaki ilişkinin çok yüksek bir korelasyon katsayısına sahip olduğunu belirtti.
Benzer bir durumun perakende ticaret sektöründe olduğunu söyleyen Eğilmez: “Dövizdeki yükseliş, perakende ticarette de güven endeksini çok olumsuz etkilediğini net bir şekilde görüyoruz. Özellikle 2018’in ilk 11 ayında karar alıcılar çok ciddi bir güven kaybı ile karşılaştı. Dolayısıyla insanlar ekonomiye güven duymamaya başladığı zaman yatırım yapmayı bırakıyorlar.” dedi.
Döviz kurunun 3.78’den 4.20’ye gelmesinin çok büyük tehlike olmadığını, ancak 3.78’den birden bire 7.20’lere yükselmesinin çok ciddi etkiler yarattığı sözlerini ekleyen Eğilmez, Merkez Bankası’nın Tüketici Fiyatları Endeksini hedeflemesinin yanlış olduğunu C Endeksini esas alması gerektiğini savundu. 2018’de sanayide üretimin düştüğünü, işsizlik oranlarının arttığı verileri paylaşan Eğilmez 2019’da Türkiye’de büyümenin eksi yönde olacağını ve işsizliğin daha da artacağını savunarak “2019’da dış kaynak bulmak zorlaşacak, şirketler için zor geçecek” şeklinde konuştu.
“2019’da ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz açık”
Dünyada çok önemli değişimlerin yaşandığını ve korumacılık önlemlerinin arttığını belirten Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Işın Çelebi, Türkiye’de ödemeler dengesi konusunda sorunların olduğunu söyleyerek, “Net hata noksan 2017’de -3 milyar dolarken 2018’de 17 milyar dolar seviyesinde. En önemli sorun budur. Bir başka sorun enflasyon rakamı yüzde 25 seviyesindeyken büyüme yüzde 2’nin altında kalıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin durgunluk içerisinde bir enflasyon sürecine girdiğini ve bunun sonucunda da işsizliğin sosyal problemleri arttırdığı bir komplikasyonla karşı karşıya olduğunu ileri süren Çelebi şunları kaydetti:
“Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 12 civarındayken eğitimli gençlerin işsizlik oranı yüzde 26-27 civarında. Bu eğitim kalitemizin bozuk olmasından mı kaynaklanıyor? Neden insanlar üniversitelerde okuyup iş bulamıyorlar? Çünkü sorgulayan, araştıran bir eğitim sistemi gelişmemiş. Ekonomik büyümenin ve gelişmenin temel girdisi olan insan gücü kaynaklarını yeterince değerlendiremediğimiz bir süreci yaşıyoruz.”
Tüm bunlara rağmen ekonominin yeniden düzelmesinin mümkün olduğunu, Türkiye’nin bu potansiyele sahip olduğunu da sözlerine ekleyen Çelebi, ”2019’da ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz çok açık, eğitimli gençlerin işsizlik oranı artıyor. Sorunları yok saymak ve her yıl seçim yaparak Türkiye açısından ne kadar doğru veya eğri? Bunu tartışmak gerekir” dedi.
(DHA)