Gündem

Mahalle seçimini kazanan 'hayır'ın ortak adayı: Saray'ın değil, halkın muhtarı olmak zorundayım

"Temelinde canlıyı esas alan, gerçek projelerle o 'çılgın projeler'in üstesinden gelebiliriz"

08 Haziran 2017 11:05

Acıbadem Mahallesi muhtarlık seçimini solun ve 'Hayır'ın ortak adayı Semra Aydın kazandı. Aydın, "Hayır'daki ortak iradeyi, mahalle meclisleri üzerinden kalıcılaştırmamız gerekiyor. Saray'ın değil, halkın muhtarı olmak zorundayım" diyor.

Semra Aydın'ın BirGün gazetesinden Meltem Yılmaz'a verdiği söyleşi şöyle:

Bugün hiçbir mahallenin sorunları ülkenin genel sorunlarından farklı değil. Bu anlamda, sizin mahalleniz için sıralayacağınız, ancak hepimizin kendi mahallesi için temel ihtiyaç haline gelmiş konular nelerdir?

Mahallemizin ilk olarak ihtiyaç duyduğu konu, yeşil alan koruması. Yaşlıların oturup dinleneceği, çocukların oynayacağı alanlar neredeyse hiç kalmadı. Bu nedenle yeşil alanları çoğaltmak gerekiyor. İlk olarak yaşlıların oturacağı bir lokal ile çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumlu yönde etkileyecek etkinlik ve şenlikler yapacağız. Bugün çocukların yaz tatilleri Kuran kurslarında geçiyor. Bu yeterli midir? Bir çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimi böyle sağlanabilir mi?

Bir başka deyişle önceliğiniz yaşlılar ve çocuklar için yeşil alanlar. Sonra?

Kentsel dönüşüm projeleri. İktidarın rant odaklı kentsel dönüşüm projelerine karşı mahalleliyi bilinçlendirecek, alanında yetkin isimlerden oluşacak bir kentsel dönüşüm komisyonu kuracağız. Zira şu an kentsel dönüşüm adı altındaki rantsal dönüşüm projeleri, tümüyle müteahhitlerin insafına bırakılmış durumda ve mahalleli ancak müteahhitlerden bilgi alabiliyor. Bir diğer önemli konu da, depremde toplanma alanlarımızın olmaması. Biliyoruz ki depremde ilk 72 saat çok önemli ve biz bu 72 saate hazır olmak istiyoruz. Aynı zamanda mahalleliyi de bu konuda bilinçlendirmek istiyoruz. Paneller, etkinlikler, eğitim çalışmaları yapacağız.

Yalnızca fiziksel çalışmalara mı yoğunlaşacaksınız?

Hayır. Bizim için en önemli konu, başta Atatürk devrimleri ve laiklik olmak üzere, Cumhuriyetimizin kazanımlarını korumak ve ileriye götürmek temel ilkemiz olacaktır. Hepimizden farklı sesler çıksa da, beraber çok güzel bir bütünün parçasıyız. Bu bağlamda, mahalledeki önceliğimiz eğitim alanında olacak. Acıbadem’in çehresini değiştirmeye çalışırken eğitimi kullanıyorlar. Örneğin burada bir düz lisemiz vardı, geçen yıllarda yeni mantolama yapıldığı halde, çocuklar yıl içinde apar topar, doğru dürüst yolu olmayan bir okula gönderilerek bu okul imam hatibe çevrildi. Biz eğitimin dönüştürülmesine karşı da bilinçlendirme çalışmaları yapacağız. Bir diğer konumuz da sokak hayvanları… Sokak hayvanlarını sokağın sahibi yapmak istiyoruz. Onlarla mama dayanışması yapmak, onları sahiplendirmek, onların hayatını iyileştirmek istiyoruz.

Bu çalışmaları hangi yol ve yöntemleri kullanarak yürütmeyi tasarlıyorsunuz?

Mahalle meclisleri kuracağız. Bu mahalle meclislerini, sorunlara hâkim sokak temsilcilerinden seçerek oluşturacağız. Onların dile getireceği sorunları, belirli aralıklarla bir araya gelerek, bütün mahallenin katılımına açık, şeffaf bir şekilde tartışacağız. Öncelikle dilekçe vermek gibi yasal yolları deneyeceğiz. Ama bunlarla sonuç alamayacağımızı Validebağ’da açık bir şekilde gördük. Bu nedenle bu mahalle meclislerimizden çıkan sonuçlarla belediyeyi zorlayacağız.

“Çılgın projeler”e ne kadar direnebileceksiniz?

Üsküdar Belediye Başkanı'nın Validebağ için çılgın projesine direndik. Burayı bir 'Hyde Park' yapmak istemişlerdi ama biz buranın doğal bir koru olduğunu, asla bir kent ormanı veya şehir parkı olmadığını vurguladık. Buranın habitatıyla birlikte yaşadığımız bir sit alanı olduğuna yönelik kamuoyu farkındalığını artırarak o çılgın projeye karşı durduk. Bundan sonrasında da, temelinde canlıyı esas alan, gerçek projelerle o “çılgın projeler”in üstesinden gelebiliriz.

Belli bir siyasi duruşu olan bir muhtar adayı olduğunuz için eleştiri aldınız mı?

“Neden ‘Hayır’la çıktınız” diyenler oldu, “Kapsayıcı değil” diyenler oldu. Verdiğim cevap, "Biz hayır derken siyasi bir partiyi hedef almamıştık" şeklindeydi. Tek adam sistemini demokratik bulmadığımız için, çoğulcu bir demokrasi istediğimiz için "Hayır" demiştik. Ayrıca ben Saray'ın değil, halkın muhtarı olmak zorundayım. Buradaki adaylardan birisi, "Ben öldürülen muhtarın devamıyım, bana el verdi” diyerek oy istedi, diğeri AKP ile çok yakın bir işadamıydı, bir spor kulübü başkanıydı ve nerede durduğu çok açıktı.

Yaşam haklarımız unutturulmak isteniyor, kısır bir siyasetle uyuşturulduk. Bu nedenle siz, ev ev gezerken, insanlara taleplerini sorduğunuzda bir patlama yaşanmış dahi olabilir, doğru mu düşünüyorum?

Gerçekten de öyle. O kadar farklı, akla hayale gelmeyecek talepler oluyor ki, biz de bunu ancak baskılanmışlıkla açıklayabiliyoruz.

Örneğin?

Kentsel dönüşümde ben sanki proje müdürüymüşüm gibi talepler oluyor. Ulaşım konusunu çözmemi istiyorlar. Yolların yetersiz olduğunu ve bunu çözmemi söylüyorlar. Beklentiler çok büyük.

Acıbadem, Hayır cephesi açısından önemli göstergeler taşıyan bir mahalle. Buradaki yapıyı göz önünde bulundurarak, Hayır cephesinin geleceği için göz önünde bulundurulması gereken unsurlara dair, ne gibi çıkarımlarda bulunabilirsiniz?

Öncelikle, kadınlar ve gençlerin örgütlü çalışmalarının ne kadar işe yaradığını gördük. Daha önce örgüt kelimesinden korkanlar ilk defa ellerini taşın altına soktu ve verdikleri mücadelelerinin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu, bu ülkenin kötüye gidişatını değiştirmekte ne kadar etkili olduğunu gördü. Keza, emekliler de öyle. Emeklilerin, Hayır mücadelesinde çok önemli bir yer tuttuğuna inanıyorum ben, zira muhtarlık seçimlerinde çok aktif rol oynadılar.

Bir diğer çok önemli grup ise beyaz yakalılar. Beyaz yakalılar Hayır cephesinin geleceğinde çok kilit ve kritik bir rolde. Bugüne kadar beyaz yakalıların, toplumsal mücadeleye aktif olarak katılım sağladığına tanık olmadık. İstekleri var ama harekete geçmediler. Onları harekete geçirmek çok önemli, sahip oldukları gücü keşfetmeleri gerekiyor. Biz ilk sokağa çıktığımızda, “Siz bu sokağa çıkmayın Sultanbeyli’ye gidin” demişlerdi bize beyaz yakalılar. Neden Sultanbeyli’ye gidelim, olduğumuz yerde mücadele verebiliriz.

Bakın, burada bütün siyasetler yarıştı, tıpkı bir genel seçimde olduğu gibi. Ve biz bu yarışta gördük ki muhalefet kesiminin sokakta çalışanıyla yönetimi arasındaki makas daraldıkça başarı artıyor.

Mahalle meclisleri Hayır’ın geleceği açısından nasıl bir yer tutuyor? Sizin tasarladığınız mahalle meclisleri, nasıl geliştirilir ve Hayır cephesine nasıl bir katkı sağlayabilir?

Hayır süreci, tek adamlık sistemine karşı bir tavırdı. İnsanların kendi iradeleri ile işine, hukukuna, sokağına, parkına, korusuna sahip çıktığı bir süreç oldu. İnsanlar Hayır çalışması yaparken ortak bir geleceğin, bir arada, özgür ve demokratik bir ortamda yaşama inancını büyüttüler. Muhtarlık seçiminde aldığımız başarı da, böyle bir inancın sonucu olarak görülmeli. Seçim sürecinde ortaya konulan bu ortak iradeyi, mahalle meclisleri üzerinden kalıcılaştırmamız ete kemiğe büründürmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mahalle meclisleri, yaşam alanına, sokağına, mahallesine sahip çıkan halkın adresi olacak. Yurttaşları özne haline getirecek ve demokrasi kültürünü mahalle meclisleri üzerinden geliştireceğiz. Herkesin meclisler üzerinden yaşadığı mahallede söz, karar ve yetki sahibi olmasını istiyoruz. Böylesi bir zeminin yerel seçimler için de ön açıcı olacağına inanıyorum.