Dünya

Macron'un Türkiye'yle ilişkilerinde önceliği ne olacak?

Uzmanlar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki tasfiyelerin ve tutuklamaların da Macron'un Türkiye'yle ilişkilerinde gündemde olacağı kanısında

08 Mayıs 2017 20:59

Çağıl Kasapoğlu

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Emmanuel Macron, rakibi Marine Le Pen'in aksine Avrupa Birliği'ni savunan, Avrupa'da siyasi ve ekonomik birliğin güçlenmesinden yana olan bir siyasetçi.

Fransız gözlemcilere göre Avrupa'nın demokratik değerlerine verdiği önem, Macron'un izleyeceği dış politika açısından Türkiye ile ilişkilerinde de öncelikli ölçütü olacak.

Uzmanlar, insan hakları ihlalleri, demokrasi ve ifade özgürlüğü kavramlarının Türkiye'nin Fransa'da eleştirildiği konuların başında geldiğini, Macron'un da bu konular üzerinde durabileceğini söylüyor.

Emmanuel Macron seçim kampanyası dönemi boyunca Türkiye'ye ilişkin sorular ve gelişmelere dair açıklamalarında da bu değerleri öne çıkardı.

Mart ayında Almanya ve Hollanda'nın Türkiye'de düzenlenen referandumla ilgili mitingleri yasaklamaları üzerine çıkan diplomatik krize ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Nazi benzetmelerine" ilişkin açıklamasında Macron, Türk yetkilileri "Avrupa değerlerini hedef almakla" suçlamıştı.

Macron'un açıklamasında, "Türk yetkililerin yorumları kabul edilemez (...) Almanya ve Hollanda başta olmak üzere en yakın ortaklarımızın hedef alınmasına karşı zayıflık gösterilemez. Bu provokasyonları kınıyorum" ifadeleri yer aldı.

Macron, 16 Nisan'daki referandumdan sonra attığı tweetlerinde, Türkiye'nin otoriterliğe sürüklendiğini belirtti ve ‘’Eğer Cumhurbaşkanı seçilirsem, mücadele etmeye devam eden Türk demokratlara yardım etmek için her şeyi yapacağım’’ dedi.

16 Nisan'Daki referandum sonrası "Türkiye'nin izlediği yoldan derin üzüntü duyuyorum ve onaylamıyorum" diyen Macron, Fransa'nın Avrupa değerlerini taşıdığını' belirtip "tüm ülkelerdeki demokratları koruyacağı" sözünü yineledi.

'En Marche' (Yürüyüş) hareketinin lideri Macron, her fırsatta "Fransa'nın en yakın müttefiklerinden" olarak nitelediği Almanya'yı yine Türkiye konusunda eleştirdi.

Ve Die Welt gazetesine "Türkiye'yle yapılan göçmen anlaşma çok kötüydü ... Avrupa Birliği üyesi diğer ülkelerle müzakere edilmeden karar alındı" dedi.

Duclert: Bu, Erdoğan Türkiye'si için iyi bir haber değil

Macron'un Türkiye'ye ilişkin tutumu, Fransız gözlemcilere göre iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğine dair de "olumlu işaretler vermiyor."

Türkiye'deki gelişmeleri yakından izleyen Fransız tarihçi Vincent Duclert, Macron'un cumhurbaşkanı seçilmesinin halk arasında 'demokratik değerlerin korunması ve yükseğe çekilmesine onay' anlamına geldiğini belirtiyor ve Türkiye'ye yapılan demokrasi eleştirilerini hatırlatıp "Bu, Erdoğan Türkiye'si için iyi bir haber değil" diyor.

Meunier-Chuvin, ‘’Macron'un Almanya'yla, Merkel'le iyi ilişkileri var. Merkel de seçilirse, bu siyaset Avrupa Birliği'nde Türkiye'de baskı görenlere karşı ortak tavır alınmasına ön ayak olabilir’’ diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "stratejik olarak Avrupa'da çatlaklar oluşmasından yana" tavır sergilediğini ifade eden Duclert, Macron'un "güçlü Avrupa" söylemiyle cumhurbaşkanı seçilmesinin de Erdoğan'ın stratejisi için "düş kırıklığı" anlamına gelebileceği görüşünde.

Fransa'da 11 ve 18 Haziran'da, Almanya'da da 24 Eylül'de genel seçimler yapılacak. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in yeniden seçilmesi durumunda, Avrupa Birliği'nin "Macron-Merkel" ikilisiyle güçlenebileceği yorumunu yapan Duclert, "Bu iki lider, Erdoğan'ın provokasyonlarına uzun süre hoşgörü göstermeyecektir" diyor:

"Macron'un seçilmesiyle uluslararası ilişkilerde yeni bir döneme giriliyor. Fransa'nın tek başına dış politikasından çok Avrupa siyaseti açısından değerlendirmeli. Erdoğan'ın gardını düşürmeye yönelik bir yol izlenebilir.

"Siyasi meselelere açıklık getirilebilir. Bir yandan, Türkiye gibi yükselen bir ülkeyle bağın koparılmaması lazım. İlişkiler korunmalı ama göçmen meselesi gibi konuların dikkate alınması lazım (...) Erdoğan'ın Putin'le, Trump'la olduğu gibi güvenebileceği yeni otoriter, milliyetçi bir güç kalmıyor. Burada siyasi bir değişim var ve bu, Erdoğan'ı çok tatmin etmeyecek."

Meunier-Chuvin: Fransa tek başına Türkiye'ye tavır almaz

Fransa'nın Türkiye'ye yönelik dış politikasında Avrupa Birliği'nin belirleyici olacağını ifade eden bir diğer Fransız tarihçi de Huguette Meunier-Chuvin.

Meunier-Chuvin, "Fransa'nın tek başına Türkiye'yle ilgili tavır alacağını" zannetmediğini ama Avrupa Birliği seviyesinde harekete geçilebileceğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

"Erdoğan'ın Avrupa karşıtı tutumuna rağmen, diplomatik ilişkilerin kopmamasını umuyorum. Erdoğan ile Avrupa Birliği arasında devam eden müzakereler var.

"Macron'un Almanya'yla, Merkel'le iyi ilişkileri var. Merkel de seçilirse, bu siyaset Avrupa Birliği'nde Türkiye'de baskı görenlere karşı ortak tavır alınmasına ön ayak olabilir."

Uzmanlar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki tasfiyelerin ve tutuklamaların da Macron'un Türkiye'yle ilişkilerinde gündemde olacağı kanısında.

Emmanuel Macron'un "Türkiye'de demokratlara yardım edebilmek için her şeyi yapacağım" sözünün ne anlama geldiği sorusuna da Fransız tarihçi, "Bunlar Türkiye'de tasfiyelerin, gözaltıların, tutuklamaların devam edip etmeyeceğiyle alakalı. Bu tasfiyeler, Fransa halkında ciddi anlamda şok etkisi yaratıyor ve Türkiye'nin aleyhine işliyor" yanıtını veriyor.

Reuters haber ajansının verilerine göre Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra görevden alınan, çoğu eğitimci, akademisyen, kamu çalışanlarının sayısı 145 bini aştı. Tutuklananların sayısı da 40 bin civarında.

Uzmanlar, bu tasfiyelerin ve tutuklamaların da Macron'un Türkiye'yle ilişkilerinde gündemde olacağı kanısında.

Vincent Duclert, "Macron felsefe eğitimi alan bir entelektüel ve Türkiye'de akademisyenlerin, gazetecilerin, elitlerin gördüğü zulmün farkında, bilgi sahibi" diyor ve ekliyor:

"Dolayısıyla mesela akademisyenlerin Fransa'da çalışmalarına devam edebilmeleri için programlara destek verebilir. Sonuçta bir siyaset adamı, ilişkileri kesmez ama entelektüellerin durumlarına ilişkin ciddi hassasiyet gösteriyor. Bunu da özellikle Merkel'in seçilmesi durumunda Macron-Merkel ikilisinde göreceğiz."