Spor

Maçın yorumu / Oktay Ertan

İnönü’deki derbi mücadelesi öncesinde tahminler Beşiktaş’ın kazanacağı yönündeydi

04 Mayıs 2009 03:00


Kartal Kazanır, Belki Fark

İnönü’deki derbi mücadelesi öncesinde tahminler Beşiktaş’ın kazanacağı yönündeydi. Siyah-beyazlılar 13 maçtır kaybetmiyordu ve Sivasspor’un kaybetmiş olması kendilerine liderlik fırsatı sunuyordu. Buna karşılık ligde iddiası kalmayan Fenerbahçe, ideal defans hattından 3 eksikle başlamak zorundaydı. İbre fena halde Beşiktaş’tan yana görünüyordu, ancak derbilerin favorisi olmazdı. Kulüp başkanlarının haftaiçi bir araya gelmiş olmaları çeşitli dedikoduları gündeme getirmiş olsa da son söz yeşil sahada söylenecekti.

İlk 11’ler açıklandığında evsahibi cephesinde bir sürpriz göze çarpmazken Fenerbahçe’de Semih-Güiza ikilisinin yan yana başlayacak olması Aragones’in “en iyi savunma hücumdur” felsefesini uygulayabileceğini gösteriyordu. Beşiktaş’ın muhteşem seyircisi stadı yine doldurmuş ve liderlik inancını maçtan önce ortaya koymuştu.

Hangisi Şampiyonluğa Oynuyor?

İlk yarım saat geride kalırken beklenenden çok farklı bir mücadele ortaya çıkmış, Fenerbahçe ortaya koyduğu olumlu futbolla rakibine adeta top göstermemişti. Aragones’in hücum planı işe yaramış, Mustafa Denizli’nin rakibin defans hatalarını kollayan bir taktik benimseme kararı yanlış çıkmıştı. Orta sahadaki Fenerbahçe hakimiyeti kendini iyiden iyiye hissettirirken her an gol olabilecek bir maç görüntüsü ortaya çıkıyordu. Takımların ligdeki durumunu bilmeyen yabancı bir izleyici, sarı-lacivertlilerin şampiyonluk kovaladığını, siyah-beyazlıların ise hedefsiz kaldığını düşünürdü. Oysa gerçek tam tersiydi.

Bekten Stoper Yaratmak

Nadir ama etkili Beşiktaş atakları “sürpriz stoper” Gökhan Gönül engeline takılıyordu. O mevkide hiçbir tecrübesi olmamasına rağmen yeni yerini yadırgamayan Gökhan, üstün performansıyla siyah-beyazlı hücum hattına geçit vermiyor, ne kadar özel bir oyuncu olduğunu tekrar gösteriyordu. Beşiktaş ancak kontra atakla golü bulabilecek gibi görünüyor, buna karşılık kontra ataklara karşı en iyi direnebilecek savunmacıyla, Gökhan’la karşılaşıyordu.

Kezman, Anelka, Şimdi de Güiza 

Yarım saat geride kalırken Fenerbahçe’nin tek eksiği üstünlüğünü skora yansıtamamış olmasıydı. Derken Güiza sahne aldı ve Semih’le ortak çalışmasının sonucunda çok şık bir aşırtmayla takımını öne geçirdi. Golün atıldığı kale adeta Fenerbahçe’nin İnönü’deki uğurlu kalesiydi ve bu kaleye daha önce Kezman ve Anelka buna benzer şık goller atmışlardı. İlk yarı itibarıyla Beşiktaş’ın ucuz kurtulduğu düşünülebilirdi.

Asabi Emre, Golcü Semih

İkinci yarıya siyah-beyazlılar iyi bir başlangıç yapmışlardı ve ardı ardına iki gol pozisyonu üretmişlerdi. Ne var ki bencilce hareketler nedeniyle bu pozisyonlar golle sonuçlanmadı. Beklenen hamle gelmiş, Mustafa Denizli formda Yusuf’u oyuna kurtarıcı olarak sahaya sürmüştü. Emre Belözoğlu’nun Deivid’i önce azarlaması, ardından üstüne yürümesi maçın en çirkin fotoğrafı olarak hafızalara kazınıyordu. Bizler “Fenerbahçe oyundan düşer mi?” diye düşünürken Ali Bilgin’in sağdan getirdiği topu plaseyle gole çeviren Semih farkı ikiye çıkarıyordu.

Holosko Gol, Beşiktaş Şov

Son yarım saate girilirken Filip Holosko tüm Fenerbahçe savunmacılarını adeta ipe diziyor, 40 metre sürdüğü topu harika bir vuruşla gole çeviriyordu. Farkın bire inmesiyle maç adeta yeniden başlıyor, Beşiktaş şampiyonluğa oynadığını hatırlatan, güzel bir futbol ortaya koyuyordu. Bu görüntüden etkilenen tribünler, üzerindeki ölü toprağını atıyor ve takımını ateşli bir şekilde desteklemeye başlıyordu. Beşiktaş’ın üstünlüğü ele almasındaki asıl neden ise Aragones’in Semih’i kenara almasıydı. İspanyol teknik direktörün bu kararı Fenerbahçe’nin ileride top tutamamasına ve ancak hızlı hücumlara bel bağlamasına neden oluyordu. 

Golsüz Heyecan Fırtınası

Özellikle son 15 dakika futboldan ziyade bir basketbol maçını andırdı ve top bir o kalede, bir bu kalede göründü. Beşiktaş sonuna kadar bastırırken Fenerbahçe boş alanlar buldu, ancak ne Beşiktaş’ın baskısı, ne de Fenerbahçe’nin hızlı hücumları gol getirmedi.

NOT DEFTERİ:

Alex Meselesi

Şurası artık iyice anlaşılmalı ki Fenerbahçe Alex’siz çok daha olumlu ve yapıcı bir futbol ortaya koyuyor. Brezilyalı’nın istatistikleri göz kamaştırsa da takımın dinamizminden bir şeyler götürdüğü yadsınamaz bir gerçek. Fenerbahçe ne hikmetse sezonun en iyi maçlarını Alex olmadığı zamanlarda çıkarıyor.

Komplo Teorileri

Papermoon buluşması “Şampiyonluk sizin, kupa bizim.” Pazarlığı olarak algılandı ve bu mesele hafta boyunca konuşuldu. En temiz düşünmeye çalışanlar bile açıkça dillendiremeseler de böylesi bir pazarlığın olabileceğini hesaba katıyorlardı. Ancak bir kez daha görüldü ki futbol sahada oynanır ve sahada kazanılır. Komplo teorisyenleri, sizler adına üzgünüm.

Keskin Emre Takıma Zarar

Emre Belözoğlu’nun yaptıkları artık bardağı taşırmıştır. Bu oyuncunun uzun vadede Fenerbahçe forması altında yaptıkları, yapacaklarının sağlam bir teminatıdır. Aragones son derece isabetli bir kararla duruma el koymuş, hiç vakit geçirmeden kendisini oyundan çıkarmıştır. Emre’nin bireysel mentöre, belki de bir psikologa ihtiyacı var. Dışarıdan görünen budur.

Gönüllü Gökhan

Gökhan Gönül bence maçın adamı olmuştur. Hırsıyla göz dolduran genç yıldız futbol kumaşının ne kadar iyi olduğunu göstererek değme stoperlere taş çıkartacak bir performans ortaya koydu. Edu’nun en iyi performanslarından çok daha iyi stoperlik yaptığını söyleyebiliriz.

Derbi Kralı Neden Burada?

Fenerbahçe bu sezon derbi kaybetmemiş takım ünvanını kazandı, ki her zaman ulaşılamayan, zor bir ünvandır. Akıllara gelen soru şu: Bu takım diğer maçlarda nerede? Takımın motivasyon sorunu olduğu ve istekli oynadığı maçlarda çok iyi işler yapabildiği artık iyice ortaya çıkmıştır. Öncelikle teknik kadronun, gerekirse yönetimin bu sorunu doğru teşhis etmesi ve gerekli tedavi çabalarını göstermesi gerekmektedir.

Çantadan Keklik Çıkmadı

Sivas’ın kaybetmesiyle Beşiktaş liderlik için çok daha heveslenmiş, şampiyonluk umutları çok daha artmıştı. Ne var ki EVdeki hesap ÇARŞI’ya uymadı ve Beşiktaş liderlik umutlarını gelecek haftalara bıraktı.