Macaristan Başbakanı Viktor Orban mülteciler aleyhindeki halkoylamasından galip çıkmasına sevindi. Orban'ın AB'deki en sert karşıtlarından Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn ise katılma oranının yüzde 50'nin altında kalmasını ‘Macarların pasif direnişi' olarak nitelendiriyor. Her halükarda Avrupa Birliği'ni (AB) çetin tartışmaların beklediği söylenebilir.
Macaristan'daki referandum hukuken bağlayıcı sayılır mı?
Asgari katılma oranının altında kalındığı için referandum geçerli sayılamaz. Baraj kayıtlı seçmenlerin yüzde 50'si iken, oylamaya sadece Macarların yüzde 40'ı katıldı. Orban karşıtları halka geçersiz oy kullanma çağrısında bulunmuşlardı. Macaristan hükümeti ise büyük çoğunluğun iktidarın isteği doğrultusunda oy kullanmış olması nedeniyle izlediği mülteci politikasının doğru olduğunu savunuyor.
Macaristan'daki halkoylaması AB açısından zaten bağlayıcı sayılmıyordu. Oy pusulasında, ‘AB'nin parlamentonun onayı olmadan yabancı uyrukluların Macaristan'a yerleşmesini zorunlu kılmasına razı mısınız?' sorusu yer almış, böylece oylama AB hukukuyla ilgili referanduma dönüştürülmüştü. AB Komisyonu'nun göçten sorumlu üyesi Dimitris Avramapulos referandumdan birkaç gün önce, oylamanın yürürlüktekileri değil, ilerde alınacak kararları ilgilendirdiğini söylemişti.
Bundan sonra ne olacak?
Mülteci paylaşımının çoğunluk kararıyla belirlenmesini gündeme getirmek kolay olmayacak. Alternatif olarak, AB Konsey dönem başkanı ve mülteci karşıtı Slovakya'nın önerdiği ‘esnek dayanışma' formülü gösteriliyor. Bu öneriye göre mülteci almak istemeyen AB ülkesi para ödeyerek ya da başka tür destekte bulunarak bu yükümlülükten kurtulacak.
AB mülteci politikasını değiştirecek mi?
AB'nin mülteci politikası Macaristan'daki halkoylamasından önce zaten değişmişti. İtalya ve Yunanistan'da biriken mültecilerin paylaştırılması uzun sürüyor. Bu iki ülkeye sığınan 160 bin yabancı arasında iltica talebinde bulunma hakkı olmadığı için paylaştırılması söz konusu olmayan kalabalık bir grup da bulunuyor. Avrupa çoktan ‘mülteciye kapanma' politikası başlattı. Balkan rotası kapandı. Türkiye ile varılan mülteci geri kabul mutabakatı da Yunanistan'a geçmek isteyen mülteci adaylarının gözünü korkuttu.
Bütün bunlar AB açısından ne anlama geliyor?
Macaristan hükümeti AB'ye aşırı derecede kuşkucu yaklaşımıyla biliniyor. Ancak Macaristan AB'nin politikalarına ısınamayan tek üye ülke değil. Avrupa devletler topluluğunun uzun vadede AB'yi vatandaşlar karşısında temsil eden ve AB'yi halka anlatan üye ülkelere ihtiyacı var. Britanya'daki AB'den ayrılma kararında olduğu gibi, politikacıların milli çıkarlar ile Avrupa'nın çıkarları arasında çelişki yaratması durumunda halkın AB aleyhinde karar vermesi şaşırtıcı olmaz.
Önümüzdeki yılın önemli seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı yol gösterici olacak. Mart ayında meclis genel seçimlerinin yapılacağı Hollanda'da popülist Gerd Wilders'in partisi anketlere göre oyunu arttırıyor. Wilders İslam'a cephe alıyor ve Hollanda'nın AB'den ayrılmasını istiyor. 2017 yılının nisan ve mayıs ayları Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimiyle geçecek. Sağ popülist Marine Le Pen, cumhurbaşkanlığına seçilmesi durumunda AB üyeliğini halkın oyuna sunacağını açıkladı. Almanya'da da sağ popülist Almanya için Alternatif adlı partinin eylül ayındaki genel seçimlerden güçlenerek çıkması sürpriz olmayacak.
© Deutsche Welle Türkçe
DW, dpa/AG, BK