12 Eylül 1980 darbesinin hayatta kalan generalleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya aleyhinde açılan davanın, 4 müdahil avukatını hakkında, Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen bir faks nedeniyle soruşturma açıldı.
Davanın müdahil avukatları Arif Ali Cangı, Mehmet Horuş, Ömer Kavili ve Senih Özay tarafından yapılan açıklama şöyle:
"12 Eylül Darbesi ve darbenin işlediği insanlığa karşı işlenen suçları yargılamak yerine bu yargılamaların yapılması için yapılan müdahil avukatlar mı yargılanacak?
Bizler; 12 Eylül darbesinin sağ kalan generalleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya aleyhinde açılan 12 Eylül Darbe davasının müdahil avukatlarıyız. "12 Eylül'ün asarak, işkenceyle ya da yok ederek öldürdükleri insanların yakınlarının, işinden gücünden edilen, günlerce işkencelerden geçirilenlerin haklarını savunmak için iki buçuk yıldan bu yana dava dosyasında görev yapıyoruz. Bu süre zarfında 12 Eylül'ün gizli kalmış pek çok suç delilinin dava dosyasına girmesini sağladık.
Cumhuriyet Savcısının sanıkların ömür boyu hapis cezası ve rütbelerin geri alınması yönünde mütalaasını sunması, tarafımızdan esas hakkındaki iddialarımızı sunmamızın ardından "özel yetkili mahkemelerin yasayla kaldırılması" üzerine, savunma aşamasında dava dosyası Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesi'nden Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesi'ne devredildi. Bu mahkemenin yaptığı 28 Mayıs 2014 günü yaptığı duruşmada, yasanın düzenlemesine göre doğrudan sanık tarafa savunma için söz verilmesi gerekirken, iddia makamından yasaya aykırı biçimde yeniden esas hakkında mütalaa istenmiş, savcının hazır olmaması nedeniyle dava yine uzamış ve duruşma 18 Haziran gününe ertelenmiştir.
18 Haziran günü davanın sonuçlanması, otuz dört yıldır beklenen adaletin gerçekleşmesini beklerken Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından mahkemeden, başlatılan bir soruşturma nedeniyle müdahil avukatların isim listesinin istendiğini öğrendik.
Bugün Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nda yaptığımız araştırma sonunda Bir kişinin Genelkurmay Başkanlığı'na çektiği faksın, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından ciddiye alındığı, askeri suç olmadığından evrakın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Suçlar Bürosu tarafından şikayetçinin ifadesinin alındığı, ardından Cumhuriyet Savcılığı tarafından müdahil avukatlar için soruşturma başlatmak için mahkemeden isim listesinin istendiği tespit edilmiştir.
GenelKurmay Başkanlığı'na iletilen faks metninde ve savcıya verilen şikayet ifadesinde anlatılanlar suç duyurusu olarak nitelendirilemez. Şikayetçinin kullandığı ifadeler doğrudan doğruya bizlere, mahkemeye heyetine hakaretler içeren sözlerdir. Bu faks metninin "lüzumsuz evrak" olarak nitelendirilmesi gerekirken, Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Askeri Savcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ciddiye alınması açıkça hukuk ihlalidir, 12 Eylül'ün yargılanması için çabalayan bizleri çok şaşırtmıştır. Diğer yandan Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın Avukatlık Kanunu'nun 58.maddesinin amir hükmü gereği Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni almadan soruşturmaya girişmesi kaygı verici bir başka hukuk ihlalidir.
Bu kadar ciddiyetsiz, "lüzumsuz evrak" niteliğindeki bir faks metninden Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni dahi alınmadan müdahil avukatlar hakkında başlatılan soruşturma girişimi,12 Eylül Darbe Davasını takip edenlere gözdağı vermek, yargılamayı yürüten mahkemeye baskı uygulamak anlamına gelmektedir. 12 Eylül davasına askeri vesayetin müdahalesiyle karşı karşıyayız.
Tarafımıza henüz resmi tebligat yapılmamıştır, tebligattan sonra hakkımızda sarf edilen hakaret ve aşağılama sözleri ile müvekkillerimizin haklarını savunma görevimizi engellemeyen yönelik, görevi kötüye kullanma eylemleri nedeniyle gereken girişimlerde bulunacağız.
Otuz yıldır 12 Eylül’ü yargılamaya çabalıyoruz. 11 Eylül 2000’de başvuru yapmıştık. Geçici 15 madde dendi, dilekçemiz meclise gönderildi, mecliste kaybedildi, Geçici 15 madde kalktı dava açtırdık, davanın sahibiyiz. Buyursunlar; 12 Eylül'ün hesabını sormak için yürüttüğümüz çalışmalar nedeniyle hakkımızda yapılacak soruşturma/yargılama/mahkumiyeti yakamıza madalya olarak takarız. İşkenceden geçirilmiş binlerce insana, idam edilen onlarca insana, kaybedilenlere, geride bıraktıkları acılı ailelerine, Berfo Ana'ya borcumuz var, çocuklarımıza eşit, özgür, yaşanabilir bir ülke sözümüz var, ne yapıp edip 12 Eylül'ü mahkum ettireceğiz.18 Haziran 2014 duruşmasını bekleyin. Bu bir başlangıç olacak.
Hodri meydan.."