Zülfü Livaneli'nin "Engereğin Gözündeki Kamaşma" kitabından uyarlanan ve Destek Yayınları tarafından yayınlanan "HAREM" isimli çizgi roman için Metro’ya verilen reklam İBB’ye bağlı Ulaşım AŞ. Yetkililerince müstehcen olduğu gerekçesiyle geri çevrildi.
Osmanlı sarayını ve yaşantısını bir hadımın gözünden anlatan çizgi romanın kapağında, çizgi romanın kahramanı olan harem ağası ile çıplak bir kadın figürü yer alıyor.
İBB’ye bağlı Ulaşım AŞ. Genel Müdürlüğü yetkililerinin ilanı müstehcen bulması üzerine, Destek yayınevi kitabın kapağını kırmızı bir bant ile örterek yeni bir ilan hazırladı. İlan metroda ancak sansürlenmiş haliyle yayınlanabildi.
Osmanlı Sarayını ve yaşantısını hadım bir haremağasının gözünden anlatan “Harem”in hikâyesi 17. Yüzyıl Osmanlı sarayında geçiyor. Osmanlı sarayında yaşamış Etiyopyalı bir hadımın ve annesi tarafından tahtından edilmiş bir Osmanlı Sultanı’nın trajik hikâyesi Cağrı Coşkun’un çizgileriyle yeniden hayat buluyor.
Harem’in hikâyesi şöyle: Köle tüccarları tarafından çölde yakalanıp İstanbul’a getirilen Habeş Süleyman, yolda çok vahşi bir biçimde hadım edilmiş ve köle pazarında saraya satılmıştır. Köle, sarayda haremağası konumuna yükselir.
Haremağasının büyük bir sadakatle bağlı olduğu padişah, tahtından indirilip harem dairesine bir kadınla birlikte kapatıldığında haremağası, efendisinin yemek ve isteklerini karşılamakla görevlendirilir. Habeş Süleyman, efendisine hizmet ederken kendisini basit ve değersiz bir köle olarak görmekle kraliyet ailesine denk birisi olarak görmek arasında gidip gelmektedir.
Padişahın hareme kapatılmasının ardında iktidar hırsına kapılmış bir Valide Sultan vardır. Oğlu gönlünü bir hanım sultan kaptırdığı için saraydaki hâkimiyetini kaybetmekten korkan Valide Sultan, oğlunun yerine yedi yaşındaki torununu tahta geçirir. Ancak torununun kendisi yerine annesinin sözünü dinlediğini görünce onu öldürmeyi dener, başaramaz ve girişiminin cezasını yeniçeriler tarafından öldürülmekle öder.
Kapatıldığı harem odasında sürekli ölüm korkusuyla yaşayan eski padişaha saraydaki haberleri ileten haremağası ona, eğer isterse iktidarı tekrar eline alabilmesi için Osmanlı tahtında oturan oğlunu öldürebileceğini bildirir. Padişah ise bu vicdansızlığı yapamayacağına karar verir kendinin ölümü pahasına oğlunu yaşatır.
Yaşar Kemal bu kitap için şöyle demişti: “Bu roman, hem karanlığın, hem de aydınlığın romanı. En yıkılmış, en çürümüş bir insanın içindeki insani duyguların, bir an gelip, bir ışık topu olup parladığı roman, birçok nitelikleriyle yalnız ülkemizde değil, dünyada da hayranlıkla karşılanacak, hak ettiği yere oturacaktır.”
Harem’de, yüceltilmiş bir Osmanlı’ya karşılık, cinsel gücü elinden alınmış bir haremağasının inanılmaz yükselişi, ölümü beklerken çıldıran bir şehzade, kardeş katli, iktidar mücadelesi, entrika, aşk, şiddet ve cinsellik var...
Destek Yayınevi tarafından hazırlanan ve çizimlerini Çağrı Coşkun'un yaptığı kitabın içeriğindeki cinsel temalar ve şiddet unsurları sanılandan çok farklı bir Harem tablosu çiziyor. Harem, okuyucusuna, savaşlar kazanmış, ilerlemiş, genişlemiş, şuraya buraya hükmetmiş, büyük padişahların olduğu madalyonun tersini gösteriyor. Madalyonun diğer yüzünde ise bol entrikalı, zayıf kişilikli padişahların hüküm sürdüğü, validelerin iktidar uğruna entrikalar çevirdiği, her türlü cinselliğin sınırsızca at koşturduğu garip bir dünya var.
Harem’in uyarlandığı Livaneli’nin “Engereğin Gözündeki Kamaşma” adlı romanı, 1997 yılında yazara "Balkan Edebiyat Ödülü"’nü getirmiş, çeşitli dillere çevrilerek İspanya(1998), İsviçre (2000), Yunanistan (2000), Kore (2001) ve Bulgaristan’da (2006) yayınlanmıştı.