İzmir’deki Kobanê eylemleri sırasında silahla vurulup yaralanan, düştüğü yerde dövülen ve kaldırıldığı hastanede kurtarılamayan HDP’li 38 yaşındaki Ekrem Kaçeroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine devam edildi. Oğlunu linçten kurtarmaya çalışırken 2 polisi darp ettiği iddiasıyla yargılanan baba Bedrettin Kaçeroğlu, "Yerde yatan yaralı oğluma sahip çıktığım için beni yargılıyorlar. Beni suçlu buldular. Orada oğluma sahip çıkmak isterken, iki polisi yaralamışım. Benim canım yandı. Bu nasıl adalet" dedi.
Geçen yıl 7 Ekim’de, Kobanê'ye yönelik IŞİD saldırılarını Bornova Doğanlar Mahallesi’nde protesto edenlere polis müdahale etti. Bu sırada Ekrem Kaçeroğlu, açılan ateş sonucu yaralandı. Mahalleden gelen bir grup, kanlar içinde yerde yatan Kaçeroğlu’nu darp etti. Ağır yaralanan ve Ege Üniversitesi Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınan Ekrem Kaçeroğlu, 10 Ekim’de hayatını kaybetti. Polis, TOMA’nın üzerindeki kameralardan çekilen görüntülerden Ekrem Kaçeroğlu’na saldırdıkları ve silah kullandıkları saptanan Reşit A., kardeşi Kubilay A. ile akrabaları olan Suat D. ve Murat K.’yı gözaltına aldı.
İzmir nöbetçi 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği, Kaçeroğlu’nun ne şekilde ve kim tarafından yere düşürüldüğünün bilinmediği belirtip, yerdeyken yaralıya eylemde bulunduklarından, Kubilay A. ve Murat K. için tutuklama kararı verdi. Tutuklu Kubilay A. ve Murat K. de daha sonra serbest bırakıldı.
Tutuksuz sanıklar mahkemeye gelmedi
İzmir 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya, kasten adam öldürme suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan sanıklar Murat K., Suat D., Kubilay A., Reşit A. katılmazken; Ekrem Kaçeroğlu’nun ailesi ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmayı HDP İzmir milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Müslüm Doğan ve HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur da izledi.
Müşteki avukatı Mustafa Rollas, mahkeme heyetinin tarafsızlığını koruyamadığını, olaya ilişkin ilgisiz ve duyarsız olduğunu öne sürüp, bu sebeple redd-i hakim isteminde bulunduklarını söyledi. Rollas, "Mahkeme, sanık Kubilay A’nın babasının talebi üzerine askerliğini yapmak üzere yurt dışına (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) çıkışına izin vermiştir. Bu karar özensizdir. Sanıkların vareste talebi yokken duruşmalardan vareste tutularak davadan uzaklaştırıldı. Mahkeme tarafsızlığını koruyamadı. Heyetiniz tarafından yapılan yargılama sürecine inanmıyoruz" dedi.
Rollas, telsiz kayıtlarındaki şahısların dinlenilmesini, olayda kullanılan silahla ilgili başka bir uzman kuruluştan rapor alınmasını, olay anına ilişkin kamera kayıtlarında 1 saatlik görüntünün eksik olduğu için Bornova Belediyesi’nden görüntülerin tamamının istenmesini talep ettiklerini belirtti.
"Polisler hem olay yerinde yokuz diyorlar hem de ’darp edildik’ diye müracaatta bulunuyor"
Avukat Nezahat Paşa, olay yerindeki TOMA-10’un harddisklerinin ibrazına ilişkin mahkeme kararı olmasına rağmen bu kararı yerine getirmeyen emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını isteyerek, şöyle konuştu:
"Olay günü oğluna ulaşmaya çalışan baba Bedrettin Kaçeroğlu’nun iki polisi darp ettiği iddiasıyla 13. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Bu polisler hem olay yerinde yokuz diyorlar hem de ’darp edildik’ beyanıyla müracaatta bulunuyorlar. Bu sebeple o dava dosyasının getirtilerek mahkemeniz tarafından incelenmesini talep ediyoruz."
Paşa, sanıkların tutuklanmasını istediklerini, mahkemeden bireysel bir beklentisi bulunmadığını, heyetin adil yargılama yapıp adil karar çıkaracağına inanmadıklarını, buna rağmen delillerin toplanması için ara karar oluşturulmasını istediklerini söyledi.
"Sanıklar göstermelik olarak tutuklanmış, sizler emniyet ile çalışmayı bırakmamışsınız"
Avukat Nergiz Tuba Aslan, kanıtların karartıldığını, tanıkların dinlenmediğini, dinlenenlerin baskı altına alındığını, telsiz kayıtlarının dikkate alınmadığını savunarak, "Aile adalet beklemektedir. Mahkeme heyetinize güvenimiz kalmamıştır. Sanıklar göstermelik olarak tutuklanmış, sizler emniyet ile çalışma işini bırakmamışsınız. Sizden adalet bekleyemeyiz. Sanıkların duruşmalarda hazır edilmesini istiyoruz. Adli vaka olarak görünmesine karşın, olayın politik yanının olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Olayın ucu kendilerine dokunacağı için TEM Şube’de görevli polislerin her celseye gelip duruşmaları izlediğini savunan Aslan, izleyiciler arasında gösterdiği bir kişinin kimlik tespitinin yapılmasını istedi. Avukat Eylem Yıldız ise, "Sanıklara beraat kararı vererek yargılamaya son verin, müteveffanın annesi ve babası kahrolmasın" dedi.
Sanık avukatı: Heyet baskı altına alınmaya çalışılıyor
Sanık Reşit A’nın avukatı Ercan Dönmez, müvekkilinin asgari ücretle zorla geçindiğini, tanıklar üzerinde baskı kurmasının mümkün olmadığını, sanıkların tutuklanması için heyetin baskı altına alınmaya çalışıldığını, müvekkilinin tutuklanmasını gerektirecek bir hususun bulunmadığını söyledi. Sanık Suat D’nin avukatı Kadir Kumbasar da katılan vekillerinin taleplerinin reddini istedi.
Duruşma zaman zaman iki tarafın avukatları arasında ve mahkeme başkanıyla gerilim yaşandı. Şikayetçi avukatları beyanlarının zapta tam geçirilmediğini savunarak, Mahkeme Başkanı Nilüfer Öncel’e tepki gösterdi, ara kararlar açıklanırken salonu terk etti. Bunun üzerine salonda izleyici olarak bulunanlar ile Kaçeroğlu ailesi de salon dışına çıktı. Mahkeme heyeti avukatların ve duruşmayı izlemeye gelenlerin salondan dışarı çıkmalarını zapta geçirdi Ardından, avukat Tuba Aslan’ın kimlik tespiti isteği ile yanındaki kişiler, salonun arka kapısından dışarı çıktı.
Ocak ayına ertelendi
Mahkeme heyeti olay yerinde bulunan TOMA-10 harddiskinin, İzmir Emniyet Müdürlüğü Foto Film Şube Müdürü’nden ve Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden olay yerindeki çekim cihazlarının hafıza kartlarının istenmesine, harddisk ve kartların duruşma gününe kadar gönderilmemesi halinde suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Emniyet Müdürlüğü’ne celse arasında mahkeme kalemine teslim edilen harddiski teslim eden kişinin cihazın içeriğinin ve ne şekilde temin edildiğinin sorulmasına, 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde Bedrettin Kaçeroğlu hakkında açılan dava dosyasının istenmesine, tanıkların dinlenilmesi isteminin dosya incelendikten sonra karara bağlanmasına, TİB kayıtlarında adı geçenlerin tanık olarak dinlenilmesine, katılan avukatlarının salonda bulunan TEM görevlisinin kimlik tespitine ilişkin talebinin reddine karar verildi.
Heyet, olay yerine ait fotoğraf, görüntü ve harddisklerin Ankara Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Şube’ye gönderilerek incelenmesine, olay yerinde keşif yapılması talebinin kanıtlar toplandıktan sonra değerlendirilmesine hükmederek, duruşmayı 12 Ocak 2016 tarihine erteledi. Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapan HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, yargılamanın ’mankurt’a dönüştüğünü, bu davadan adalet beklemediklerini, ancak önünde sonunda adaletin tecelli etmesi için davanın takipçisi olacaklarını söyledi.
"Yerde yatan yaralı oğluma sahip çıktığım için beni yargılıyorlar, beni suçlu buldular"
Baba Bedrettin Kaçeroğlu, "Yerde yatan yaralı oğluma sahip çıktığım için beni yargılıyorlar. Beni suçlu buldular. Orada oğluma sahip çıkmak isterken, iki polisi yaralamışım. Benim canım yandı. Bu nasıl adalet" dedi.
Açıklama bitiminde, koltuk değnekli bir vatandaş, "Yaradana kurban. Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut, Laz ve Çingene birbirimizi neden sevmiyoruz? Neden insanlar öldürülüyor? Bak o sakallı (Ertuğrul Kürkçü işaret edip) biliyor. Kendi ömrünü çürüttü. Kendini öldürüyor. Irkını, çocuklarını öldürüyor. Bu vatan hepimizin" diye bağırdı. Sivil polisler, bağıran yaşlı adamı grubun bulunduğu yerden uzaklaştırdı.
Ekrem Kaceroğlu'nun başına neler geldi?
Kaceroğlu’nun başına gelenleri İrfan Aktan Zete’de özetle şöyle anlatmıştı:
“Ekrem Kaceroğlu, 7 Ekim 2014’te İzmir Bornova’daki protestoda oturma eylemi yapanlardan biriydi. Nadire Mater’in aktardığı bilgiye göre Kaceroğlu ailesi 33 yıl önce Muş Bulanık’tan İzmir’e taşınmış. Yani Ekrem henüz 5 yaşındayken. 19 yıl önce akraba kızı Dilşah’la evlenmiş ve biri 8, biri 15, diğeri de 18 yaşında üç kız çocuğu babasıydı Ekrem. Çay ocağı işletiyordu. IŞİD vahşetine Türkiye’den gösterilen müsamahaya dayanamayıp hayatında ilk kez bir protesto gösterisine katıldı ve oturma eylemi sırasında polis tarafından vuruldu.
Ağır yaralı olarak yerde yatarken, polis destekli ırkçı güruh tarafından linç edildi. Hastaneye kaldırıldı. 19 Ekim’de hayatını kaybetti. Kaceroğlu’nun nasıl bir vahşi sürüsünün ortasında kaldığı ve yerde hareketsiz yatan bedeninin nasıl hunharca darbelendiği görüntülerle sabit.
Hukuk devletinde yaşadığımız için tabii ki suçluların kollandığı bir soruşturma açıldı. Paylaştığım linkteki görüntülerde tespit edilen sadece dört kişi göstermelik bir biçimde yargılanıyor. Kaceroğlu’nu vurup linç edilişini seyreden, destekleyen polis soruşturma dışı bırakıldı. Kobane olayları sırasında, Kaceroğlu gibi korkunç bir biçimde katledilen Yasin Börü hakkında cumhurbaşkanından başbakanına kadar tüm yöneticiler bir yıldır meydanlarda hamasi nutuklar atarken Kaceroğlu’nun katilleri, görüntüleri çarşaf çarşaf yayınlandığı halde İzmir sokaklarında gündelik hayatlarını olağan akışı içinde sürdürdüler, sürdürüyorlar.
Kaceroğlu’yu linç edenlerden hakkında dava açılan Suat D., Murat K., Reşit A. ve Kubilay A. ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet istemiyle yargılanıyor. Murat K. ve Kubilay A. tutuklandıktan iki ay sonra tahliye edildiler. Sanıklardan Reşit A. ile Suat D.’nin evlerinde yapılan aramada tabancalar, ses fişekleri, av fişeği kovanın ele geçirildiği savcının iddianamesiyle sabit.”