-Libya savaşının kalbinde haberci olmak TRABLUS (A.A) - 04.10.2011 - Kuzey Afrika'nın petrol zengini ülkesi Libya'da halk ayaklanmasıyla başlayan savaş Beni Velid ile Sirte'de düğümlenmiş gibi görünüyor. AA ekibi olarak Beni Velid'deki savaşı görüntülemek için çıktığımız yolda defalarca durdurulduk. Zaten Libya'da şu an en çok bulunan şey kontrol noktası. Kimliklerimizi ve aracımızı kontrol eden Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) askerleri, haftalardır kuşatma altında tutukları Beni Velid'e yiyecek, su ve cephane girişinden endişe ediyor. Kontrol noktalarında didik didik aranıyor olsak da Türk gazeteci olmanın ayrıcalığını da yaşıyoruz. ''Sahafi Turkey'' dediğimiz zaman bütün isyancılardan ''Arkadaş'' ve ''Erdoğan good'' sözlerini duyuyoruz. Muhalif askerler güler yüzle bir sonraki kontrol noktasına uğurluyor bizi, ta ki Beni Velid cephesine 20 kilometre mesafe kalıncaya kadar. Buradaki askerler, elimizde meclisin verdiği izne ilişkin yazı olmasına ve üst düzey bir UGK komutanının bize eşlik etmesine rağmen daha fazla ileriye gitmemizin çok tehlikeli olduğunu söylüyor. İkna çabalarımızın sonuç vermesiyle Beni Velid cephesine doğru yolculuğumuz sürdü. Sadece cephede savaşan askerlerin geçebildiği kontrol noktasından sonra yolun iki yanında gruplar halinde ağır silahlar ve askerleri görmek mümkün. Kaddafi'ye bağlı güçlerle Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) askerleri arasındaki en çetin çatışmalara sahne olan Beni Velid'de sınırları belli bir cephe savaşı yapılmıyor. Çünkü Beni Velid'i kontrolünde tutan Kaddafi birlikleri UGK askerlerine göre daha yüksek bir noktada. Karayolundan şehre yaklaşmaya çalışan UGK askerleri, Beni Velid'e ancak 2 kilometre yaklaşabilmiş durumda. -Havada uçuşan roket ve mermilerin arasında kalmak- Şehirden 2 kilometre uzaklıktaki bir tepenin gerisinde bekleyen muhalif askerler, sadece birkaç kişiyi Beni Velid'in girişindeki evlere ''sızmacı'' olarak gönderebilmiş. Bizim de sızmacıların olduğu yere gitmek istememiz en öndeki birliğin komutanı tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Burada kaydedeceğimiz görüntülerin Türkiye için önemli olduğu konusunda ikna olan komutan istemeden de olsa izin verdi. Cepheye kadar aracımızı kullanan, muhalif asker Ebubekir'in, kesinlikle gitmeyeceğini söyleyerek araçtan inmesi üzerine, yaşı en fazla 16 olan başka bir asker direksiyona geçti. Muhalif asker, en düzgün karayolunda bile görülmeyecek bir hızla bizi kimin elinde olduğu belli olmayan Beni Velid'in girişindeki evlerden birine götürdü. Araçtan iner inmez neden bu kadar hızlı geldiğimiz anlaşıldı. Yüksek noktadan şehrin girişindeki tüm hareketleri görebilen Kaddafi'nin askerleri, önünde durduğumuz evi hedeflerine yerleştirmişti. Atılan ilk roket saklandığımız evin 200, ikincisi 150 metre yakınına düştü. Roketlerin çıkardığı ses kesilmeden kurşunların rüzgarını adeta yüzümüzde hissettik. Bizim saklandığımız evin çevresinden geçen kurşunlar, hemen arkamızdaki evin duvarında kendini gösteriyordu. Çevredekilerin karşılık vermek için silah başına koşuşturmalarını görünce çatışmanın ortasına düştüğümüzü anladık. Bu durumda ''kaçıp canını kurtarma'' düşüncesi ile ''buraya kadar girebilmişken biraz daha kalıp iyi görüntü alalım'' düşüncesi arasında kalıyoruz. Sorumluluğumuzu alan komutanların ısrarları üzerine hedef bölgeden çıkmaya karar verdik. Muhalif asker, yaklaşık 500 metrelik mesafenin nasıl geçtiğini anlamadan, geldiğimiz hızla cephe gerisine getirmeyi başardı. Araçtan indiğimizde hem bizim hem de muhalif askerlerin yüzünde şaşkınlık vardı. Biz bütün bunların gerçek olup olmadığı konusunda, muhalifler ise bizim o noktaya nasıl gidip geldiğimiz konusunda şaşkındı. -Savaşın gerçek yüzü: Sirte- Beni Velid kuşatmasında UGK askerleri şehirde sivillerin olması nedeniyle çok fazla saldırı yapamıyor. Muhalifler, şehrin dışarıyla bağlantısını keserek düşürmeyi planlıyor. Ancak Sirte'deki mücadele Beni Velid'deki gibi zamana bırakılmıyor. Kaddafi'nin doğup büyüdüğü yer olması nedeniyle Sirte'nin isyancıların eline geçmesi psikolojik önem taşıyor. Bu nedenle bir tarafında deniz olan Sirte'ye muhalifler üç cepheden, NATO da havadan bomba yağdırıyor. Dolayısıyla Sirte'nin üzerinde haftalardır siyah bulutlar dolaşıyor. Silah ve mühimmat yığınağı yapılmış Bingazi yolu üzerindeki isyancıların cephesine ilk girişinizde, daha önce bu kadar yakından duymamışsanız tank veya roketatar sesiyle irkilebilirsiniz. Cephede geçen zaman içerisinde askerlerin davranışlarına bakarak hangi ağır silahın atışa hazırlandığını öğreniyor, onun çıkartacağı sese kendinizi hazırlıyorsunuz. Tekbir getirerek ağır silahları ateşleyen UGK askerlerinin yaş ortalamasının 20'nin altında olduğunu görünce, ister istemez bunların yapılan işin farkında olup olmadığını sorguluyoruz kafamızda. Çünkü cephedeki gençler savaşmaktan çok heyecanlı bir oyun içerisindeymiş gibi görünüyor. Kiminin üzerinde düzgün bir askeri üniforma var, ancak ayaklarında terlikle cephede, şort giymiş bir başka asker ise tankın üzerinde dürbünle hedefin vurulup vurulmadığını kontrol ediyor. Yaşının 15'ten fazla olmadığını tahmin edebileceğimiz çok sayıda gönüllü asker, roketatar monte edilmiş kamyonetleri rampaya götürüyor. Cephede muhalif Libyalıların yanı sıra Avrupalı bazı askeri yetkilileri görmek de mümkün. Topların düştüğü evde bulunanların neler yaşadığını sorgularken, savaşın acımasız yüzü karşımıza dikiliveriyor. Sirte'de NATO uçaklarına yerlerini belli etmekten çekinen Kaddafi birlikleri, muhaliflerin saldırısına çok fazla karşılık veremiyor. Bu nedenle de geri çekilerek şehrin üçte birine sıkışmış durumda. Dönüş yolunda yine aynı kontrol noktalarında aranıyoruz. UGK askerleri, Kaddafi yanlısı birini bölgeden çıkarıp çıkarmadığımızı kontrol ediyor. Aylardır devam eden UGK birlikleri ile Kaddafi'nin askerleri arasındaki çarpışma, Sirte ve Beni Velid'de sıkışmış görünse de her gencin elinde bir, her evde en az 10 silahın olması, Libya'da kazanan kim olursa olsun gelecek dönemde çok sayıda çatışmanın yaşanacağı düşüncesini akıllara getiriyor.