21 yaşındaki eşcinsel C. Y., bir süre kaldığı Maltepe 2 No'lu L Tipi Cezaevi'nde yaşadıklarını anlattı. Cezaevinde LGBT koğuşu olduğunu bilmediği için heteroseksüel erkeklerle aynı koğuşta kaldığını söyleyen C. Y., eşcinsel olmasının ardından tacize uğradığını anlattı.
Cumhuriyet gazetesinden Hilal Köse'ya konuşan 21 yaşındaki C.Y., grafik tasarımcısı. İnsan hakları savunucusu bir eşcinsel. LGBTİ Aile Grubu Derneği’nin aktif üyesi. Maltepe 2 No’lu L Tipi Cezaevi’ne 2013 yılında ‘düşmüş.’ C.Y, “Cezaevine girerken size açılan kapılar kocaman, maalesef çıkmak istediğinizde iğne deliği kadar küçük” diyor. Aşağıdaki satırlar, C.Y’nin cezaevine girdiği andan tahliyesine kadar bir yılda karşılaştığı insanlık dışı muamelenin bir özeti...
"Cezaevinin garaj kapısında nöbetçi memur ve nöbetçi astsubay karşılıyor. Önce suçunuzun ne olduğu soruluyor. Arama noktasında iç çamaşırınız kalacak şekilde soyunmanız isteniyor. Bütün vücudunuz aranıyor, eğilmeniz, kalkmanız, öksürmeniz, ıkınmanız isteniyor ve iç çamaşırınız kontrol ediliyor. Sonra, leş gibi sigara izmariti dolu olan geçici koğuşa alıyorlar. Burayı süpürmeniz isteniyor. ‘Geldiğimde temiz görmezsem o çekpas sopasını k... sokarım’ diye ekliyor hazır kuvvetteki izbandut gibi memur. Cezaeviyle ilgili hiçbir kural vs açıklanmıyor.
'28 kişilik hükümlü koğuşunda ilk iki gün yemek yememiştim'
"İlk üç gece uyuyamayacağınız hatta ağlayacağınız, çeşitli kavgalara karışacağınız, korkudan sinip, bazen de öfkeden gözlerinizin hiçbir şeyi görmeyeceği yeni evinizle tanışmış oluyorsunuz. LGBTİ koğuşu olduğunu bilmediğim için beni direkt erkek koğuşuna aldılar. 28 kişilik hükümlü koğuşunda ilk iki gün yemek yememiştim. Ertesi gün psikolog çağırdı. ‘Yumuşacık kalbi olan biridir’ diye düşündüm. Çocuk gibi ağladım, annemle görüşmek istediğimi söyledim. Yumuşak olan sadece oturduğum sandalyesinin kaplamasıymış...
"Bir ay sonra haberdar olduğum LGBTİ koğuşuna geçmeme izim verilmedi. Durumum koğuşta duyuldu. Birbirimizi yaralayacak şekilde kavgalar ettik. Her defasında tacize maruz bırakılıyordum. Çoktan bütün cezaevi C-1 koğuşuna geçmek isteyen bir ‘i...e’ var diye haber almıştı. Güvenlik sebebiyle hücre dediğimiz B-6’da 1 No’lu odaya yerleştim. İki ay sonra yalnızlıktan biri gelsin ses duyayım diye dua ettiğimi hatırlıyorum. 3.5 ay sonra doktor raporuyla hücreden çıktım.
'Gerçekten de Tanrı’nın unuttuğu yer orası'
"Brezilyalı arkadaşların koğuşuna geçtiğimde onların bizden daha çok acı çektiğini gördüm. Paranız yok, HIV pozitifsiniz, kimse dilinizi bilmiyor, mahkemede bile savunma yapamıyorsunuz, ne acı... Gerçekten de Tanrı’nın unuttuğu yer orası. Bir ay sonra Fabiano ile kavga edince homofobik bir başmemur tarafından ‘havluoda’ denilen yere konuldum. Bu odaya sizi arkadan ters kelepçeyle, iç çamaşırınızla koyuyorlar. Leş gibi rutubet ve dışkı kokusu, saniyelerinizi işkence olarak görmenizi sağlıyor.
"Cezaevlerinde yıldırma politikaları sürüyor. İnsanları normal diye sınıflandırdıkları kalıba sokmak için tek uyguladıkları ‘rehabilite’ şekli Kuran. Din baskısı uyguluyorlar. LGBTİ bireyler psikolojik taciz ve şiddet altında. Fiziksel görünüşleri değiştirilmeye zorlanıyor. Kimileri intihar ediyor."