Gündem

'Letonya’daki bir katliamdan Madımak yangınına zaman aşımı'

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Letonya'da 1944 yılındaki bir olayı örnek göstererek, Sivas davasında zaman aşımı olup olmadığını yazdı

17 Mart 2012 14:12

 

Sedat Ergin

(Hürriyet - 17 Mart 2012)

 

Letonya’daki bir katliamdan Madımak yangınına

 

Letonya’da İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda meydana gelen bir katliamla, yarım yüzyıl sonra Sivas’ın göbeğinde Madımak Oteli’nin ateşe verilmesi arasında bir paralellik kurulabilir mi?

Soruyu açalım: Letonya’nın Mazie Bati köyünde sivilleri hedef alan bir katliam nedeniyle 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) çıkan ve mahkemenin içtihadı haline gelen zamanaşımına ilişkin bir karar, Sivas katliamının sanıklarının yargılanmasında hukuki bir dayanak oluşturabilir mi?

 

TCK’da insanlığa karşı suçlar

 

Bu sorulara yanıt aramadan önce ulusal mevzuata kısaca göz gezdirelim ve bu çerçevede Sivas’ta 35 kişinin ateşe verilerek yakılmasının “insanlığa karşı bir suç olup olmadığı” tartışmasına bakalım.

2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nun 77’nci maddesi “İnsanlığa Karşı Suçlar”ı düzenliyor. Bu maddenin birinci fıkrası aynen şöyle diyor:

“Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

a) Kasten öldürme, b) Kasten yaralama, c) İşkence, eziyet veya köleleştirme...”

Yasada bu suç için öngörülen yaptırım ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Maddenin belki de en kritik bölümü dördüncü fıkrasında tek bir cümleyle ifade edilmiş:

“Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.”

 

Sivas zaman aşımına girer mi?

 

Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, tepkiye yol açan kararında Sivas katliamının firari sanıklarını zamanaşımını gerekçesiyle beraat ettirmiş bulunuyor.

Kararı eleştiren çevreler, “Mahkeme TCK 77’nci maddeyi kullansaydı zamanaşımı işlemeyecekti” itirazını getiriyor.

Aslında mahkeme kararının bu konuda ne dediği de büyük bir tartışmanın konusu. Bunun nedeni, kararda suç fiili açık bir dille bu kategori içinde tanımlanmasa da, yine de hüküm verilirken “insanlığa karşı suç” kavramına dolaylı bir atfın yapılmış olması.

Aslında Ankara’daki mahkemenin kuvvetle vurgulamasa da kararında “insanlığa karşı suç” tezine yakın durduğunu söylemek hatalı olmaz.

Ancak yeni TCK 2005 yılında yürürlüğe girdiği için zamanaşımına ilişkin hükmü 1993’te meydana gelen Sivas katliamına uygulanamıyor.

Nedeni Anayasa’nın iki ayrı hükmü. Birincisi Anayasa’nın “Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez” diyen 15’inci, diğeri ise “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” hükmünü taşıyan 38’inci madde.

Gelgelelim, Türkiye AİHM içtihadını ulusal hukukunun üstünde tutma yükümlülüğünü üstlenmiş olan bir ülke. Bu çerçevede AİHM’nin zamanaşımına ilişkin içtihadı Türk mahkemeleri açısından da bağlayıcılık taşıyor.

 

AİHM içtihadı geriye yürüyor

 

Bu noktada insanlığa karşı suçları ilgilendiren çok ilginç bir AİHM kararıyla karşılaşıyoruz. Karar, İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusu adına sabotajlar yapmak üzere Alman işgali altındaki Letonya topraklarına sızan bir partizan grubunun lideri Vassili Kononov’un başına gelenleri konu alıyor.

Katliam Mazie Bati köyünde 1944 yılında gerçekleşir. Burada yaşayan bazı köylülerin partizanlara karşı Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Kononov köye bir baskın düzenler. Baskında 3’ü kadın olmak üzere 9 köylü öldürülür.

Sonradan Letonya vatandaşlığı da alan Kononov 1998 yılında bu ülkenin bir savcısı tarafından katliam yapmakla suçlanır ve 2000 yılında mahkûm olur. Sonrası uzun bir öykü. Karar önce Yüksek Mahkeme’den döner ve Kononov yeniden yargılanır. Mahkeme 2004 yılında 3 kadının öldürülmesi suçunun “zamanaşımına girdiğine” karar verir. Ancak Yüksek Mahkeme bu kez farklı davranır, kararı bozar ve Kononov’u mahkûm eder. Kononov 81 yaşında hapse atılır.

Kononov, AİHM’ye başvurur. Şikâyetinin dayanaklarından biri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin zamanaşımına ilişkin “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkûm edilemez” şeklindeki 7’nci maddesidir. AİHM’nin şikâyeti inceleyen dairesi 3’e karşı 4 oyla Kononov’u haklı bulur.

Letonya hükümeti, 2008 yılında çıkan bu kararı AİHM Büyük Daire’de temyiz eder. Büyük Daire, 2010 yılında 3’e karşı 14 oyla Kononov’u suçlu bulur. Mahkeme, Kononov’un durumunun Sözleşme’nin 7’nci maddesinin ihlali olmadığına, yani zamanaşımının işlemeyeceğine hükmeder.

Ankara’daki mahkemenin Sivas katliamıyla ilgili kararı önümüzdeki günlerde temyiz edilecektir. Yargıtay’ın bu kararı incelerken, Kononov içtihadını da göz önünde bulundurup bulundurmayacağı şimdiden Ankara’nın gündeminde asılı duran bir konudur.