Gündem

'Lahika' müebbetlik suç

Genelkurmay Adli Müşavirliği'nin Türkiye'yi biçimlendirme planı belgesini darbe planı olarak değerlendirdiği ileri sürüldü. GĞenelkurmay ise belgenin sahte olduğunu aç&

17 Kasım 2009 02:00

T24 – Taraf gazetesinin “Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı” başlığıyla yayımladığı haber üzerine Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşavirliği’nce alınan hukuki değerlendirmede söz konusu lahikanın  “darbe planı” olarak değerlendirildiği, cezasının de “müebbet hapis” olduğu yönünde görüş bildirildiği öne sürüldü. Bu görüş üzerine  dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un belgeleri imha emri verdiği iddia edildi. Genelkurmay Başkanlığı ise, habere dayanak gösterilen belgenin sahte olduğunu açıkladı ve Albay Dursun Çiçek'in ikinci kez tahliye edilmemisinin hemen ertesinde gündeme gelen "üçüncü ihbar mektubunun zamanlamasının düşündürücü olduğunu" vurguladı.

Taraf gazetesinde yayımlanan (17 Kasım 2009) iddiaya göre, gazetenin 20 Haziran 2008’de yayımladığı haber üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun konuyla ilgili Genelkurmay Adlî Müşavirliği’nden hukuki görüş istedi. Haberdeki iddiaya göre, Adli Müşavirlik'ten gelen Avukat Simay Fahriye Biçken imzalı bilgi notunda, yasal açıdan bir "darbe planı" olarak değerlendirilen “lahika” için zamanaşımının kanunlarda 30 yıl olarak belirlendiği kaydedildi.
 
Simay'ın değerlendirmesindeki “Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların bir an önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir” görüşü üzerine Lahika’nın imha edilmesi emri verildi.

Ancak Genelkurmay Başkanlığı saat 18.30 sıralarında (17 Kasım 2009) yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu belgenin "sahte" olduğunu duyurdu. Açıklamada "üçüncü ihbar mektubunun zamanlamasının düşündürücü olduğu" vurgulandı.

Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasının tam metni şöyle:

1. Son günlerde medyada, var olduğu iddia edilen üçüncü bir ihbar mektubu ve mektubun ekinde yer alan CD’de bulunan konulara ilişkin haberler yer almaktadır.

2. Var olduğu iddia edilen yeni ihbar mektubunun; Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yapılan ve 24 Haziran 2009 tarihinde görevsizlik kararı verilerek yetkili makamlara gönderilen soruşturma dosyasında yer alan bazı maddi hususlardan da yararlanmak suretiyle, hazırlayanların kendi hedefleri istikametinde düzenlendiği değerlendirilmektedir.

3. Medyaya yansıyan haberlerden öğrenildiği kadar, söz konusu ihbar mektubu ekindeki CD’de yer alan hususlardan büyük bir kısmının 2008 ve daha önceki yıllarda medyaya yansıyan haberlerle benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.

4. Kamuoyunun, gereğinden fazla, bu tip haberlerle meşgul edilmesinden üzüntü duyulmakla birlikte, dün olduğu gibi bugün de medyaya yansıyan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ilgilendiren bütün haberler değerlendirilmekte ve gerekli görülen durumlarda gerekli işlemler yapılmaktadır.

5. 17 Kasım 2009 günü bir gazetede yer alan ve bu konularla ilişki kurulmaya çalışılan Genelkurmay Adli Müşavirliği tarafından hazırlandığı iddia edilen belge ise, sahtedir. Söz konusu bilgi notu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca (CMK 250’nci md. ile yetkili) yapılan soruşturma doğrultusunda bazı şüphelilerde ele geçirildiği belirtilerek, 8 Nisan 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığın'a incelenmek üzere gönderilen belgeler arasındadır. Yapılan inceleme neticesinde, ilgili savcılığa 1 Mayıs 2009 tarihinde “Kayıtlarımızda böyle bir belgeye rastlanmamıştır. Askeri yazım teknikleri ve isimler kullanılarak kurgulanmış sahte bir belgedir” ibaresiyle cevap verilmiştir. Sahte belgeyi, kasıtlı olarak gerçek gibi sunan, gazete hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

6. İddia edilen üçüncü ihbar mektubunun 15 Kasım 2009 günü medyada yer almaya başlamasının tesadüf olmadığı ve zamanlamasının da oldukça düşündürücü olduğu ortadadır.

7. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine karşı uzun bir süreden beri yürütülmekte olan faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin bütün boyutlarının farkındadır. Bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak her türlü saldırı da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kararlı duruşunu ve mücadele azmini asla etkilemeyecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.


Taraf'ın "Müebbetlik suç işledik belgeyi imha edin" başlığıyla sürmanşetten yayımladığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın yalanladığı Mehmet Baransu imzalı haberi şöyleydi:

Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşavirliği’nin Taraf’ın ortaya çıkardığı Lahika’yı “darbe planı” olarak değerlendirip cezasının ise “müebbet” olduğu yönünde görüş bildirmesi üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un belgeleri imha emri verdiği ortaya çıktı.

Taraf’ın 20 Haziran 2008’de “Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı” başlığıyla yayımladığı haber üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun konuyla ilgili Genelkurmay Adlî Müşavirliği’nden hukuki görüş istedi.

Adlî Müşavirlik’ten gelen cevap yazısında “Lahika”nın yasal olarak bir darbe planı olduğu ve zaman aşımının da 30 yıl olarak kanunlarda belirlendiği bildirildi.
Adli Müşavirliğin “Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka;
konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir” değerlendirmesi üzerine de Saygun’un Lahika’nın imha edilmesi emrini verdiği anlaşıldı.


Orgeneral Saygun’a sunuldu

Ergenekon soruşturmasında Levent Göktaş’la birlikte gözaltına alınıp, serbest bırakılan ve halen davada birçok askerî sanığın avukatlığını yapan Hüseyin Buzoğlu’nun flash belleğinden ele geçirilen Lahika’nın imhasıyla ilgili emir, Taraf’ın haberinden hemen sonra verildiği tesbit edildi.

Haziran 2008 tarihli “Bilgi Notu” başlığıyla, Hukuk Müşaviri Avukat Simay Fahriye Biçken tarafından hazırlanan belge, Hâkim Binbaşı H. Çeken, Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a sunuldu.


İmha etmezseniz müebbetlik olursunuz


Lahika’nın darbe planı olduğunu belirten hukuk muşavirliğinin görüşünde şöyle dendi: “Son günlerde basında çıkan ‘Bilgi Destek Eylem Planı’ ve bu kapsamda Hükümet’i düşürmek için yapıldığı iddia edilen eylemlerin açığa çıkması halinde, bu durumun hukuki açıdan ne tür sonuçlarının olacağı Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşavirliği’nden sorularak görüş istenmektedir. Bu konuya ilişkin tesbitlerimiz şunlardır:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 312’inci maddesinde Hükümeti yıkmaya yönelik yasadışı eylemlerin cezalandırılacağına yönelik düzenleme yer almaktadır. Bu maddeye göre:

1- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
2- Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Hükümeti gerek doğrudan baskı yoluyla gerek sivil toplum kuruluşlarını devreye sokmak suretiyle devirmeye yönelik faaliyetler yukarıda belirtilen Hükümete karşı suçu oluşturacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun dava zamanaşımını düzenleyen 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının a) bendinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarca dava zamanaşımının otuz yıl olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla ilgi (a) yazıda belirtilen eylemler nedeniyle yargılama süreci otuz yıl içinde her an başlatılabilecektir.

Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir. Arz ederim.”

Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın orijinalini gönderen meçhul subay da Lahika’yla ilgili belgelerin Ergin Saygun’un Özel Sekreteri Kurmay Albay Uğur Berksu’nun kontrolünde imha edildiğini ayrıntılarıyla anlatmıştı.


Büyükanıt ‘Böyle bir plan yok’ demişti

Taraf’ın Lahika’yla ilgili haberinin ardından açıklama yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt “Komuta katı tarafından onaylanmış böyle bir resmî evrak veya plan bulunmamaktadır” demişti.
Kamuoyunun bu açıklama karşısında tatmin olmayıp, “komuta katı dışında böyle çalışmalar mı yapılıyor” eleştirileri üzerine de Genelkurmay Başkanlığı sekiz gün sonra ikinci bir açıklama yaparak, böyle bir planını kesinlikle hazırlanmadığını iddia etmişti. Ancak bu açıklama bile kamuoyunu ikna etmeye yetmemişti.